SESSİZ LÜKSÜN GÜNCEL KODLARI.

Succession dizisini izlediyseniz; Greg Hirsch’e varlıklı ve güçlü olmaktan bahseden Tom Wambsgans’ın “Bu süper kahraman olmak gibi. Bir kostüm giyebilirsin, sadece Armani tarafından tasarlanmış ve seni kötü biri gibi göstermiyor olmalı.” repliğini muhtemelen hatırlarsınız. Dizinin “Stili satın alamazsınız.” mantrası üzerine kurulu kostüm tasarımları, sessiz lüksü anlamak için en iyi örnekler arasında. Sade, minimal, işlevsel ama en ince detaylarıyla kusursuz. Sessiz lüks kavramını bir “non-trend trend” yani zamansız ve güncel yapan da tam olarak bu tavır. 

Yüksek moda markalarının kimi zaman kurucularının vizyonundan uzaklaşmayı dahi göze alarak şaşalı olanı sade olana tercih ettiği bir dönemi geride bıraktık. Özellikle 2010’ların ikinci yarısında rap kültürüyle de etkileşime geçen moda, dev logoları, kaba sneaker’ları, sokak giyimine uyumlanan tasarımları, parlak renkleri, ışıltıyı ve desenleri bolca kullandı. Elbette kendini belirli ritimlerle tekrar eden moda ve genel anlamda tasarım trendleri bir kez daha tersine dönüyor. Bu dönüşüm etkisinde yükselen sessiz lüks de iyi dikilmiş sade giysileri, nötr renkleri ve kaliteli işçiliğe sahip minimal aksesuarları geri getiriyor. Lüksü yaymak için abartılı olunması gerekmediği fikrinden yola çıkan konsept, “en yeni” olanlardan ve “dikkatleri kişinin üzerine çeken”den uzak duruyor. Ancak önemli bir farkla: Sadelik etrafında şekillenen bu tercihlerin her biri hangi markaya ait olduklarını bağırmasalar dahi lüks olduklarını hissettiriyor.  

“Lüksü seviyorum. Lüks zenginlikte ya da gösterişte değil, bayağılığın yoksunluğundadır.” Coco Chanel’e ait bu sözler, sessiz lüksün şifresini açıklarken zamansızlığını da kanıtlıyor. Çünkü sessiz lüks, sahip olunanların ötesinde bir tavrı temsil ediyor. Hırpalanmış bir Hermès Kelly çantası veya eski bir vintage kot pantolonun üzerine atılmış Max Mara palto… Karmaşık değil mi? Vogue’un tanımıyla “Minimalizmden daha az sade ama normcore’dan daha gösterişli” bu snob tavır, satın alınması mümkün olmayan bir estetik anlayışını gerektiriyor. Céline’in Joan Didion gibi isimleri kampanyalarının bir parçası olmaya ikna edebilmesinin altında da bu vizyon yatıyor. Sessiz lüks, pahalı hissettirmenin ötesinde günlük yaşamlarımıza daha uyumlu hissettiren fonksiyonel bir moda anlayışı sunuyor. 

influencer kültürü ve maksimalizmin yükselişini getiren Z kuşağının üyesi Sophia Richie’nin sessiz lüksü bir trend olarak yeniden konuşuyor olmamızın en önemli nedenlerinden olduğunu biliyor muydunuz? Tasarım trendlerinin güncel ilk durağı olan TikTok, Richie’nin sessiz lüks stilini keşfettiğinde aslında yeni nesil bir minimalizm anlayışını da doğurmuş oldu. Bu yeni anlayış, zorlama olmayan zarafete, yatırım parçalarına ve farkındalık sahibi alışverişe daha fazla odaklanıyor. Böylece, sessiz lüks, popüler kültürün bir parçası da olsa yalnızca birbirini taklit eden görünümlerden daha fazlasını getiriyor. Bu da tasarım dünyasını görselliğin bir adım ötesine geçerek sürdürülebilirlik, etik üretim gibi konular üzerinden lüksü yeniden tanımlamaya davet ediyor. 

Sessiz lüksün yeni yorumu, BMW’nin yeni lüks anlayışı “Forwardism” akımı ile de yakından ilgili. Geleneksel ruhu alışılmışın dışında bir hale getirerek, yeniden hayal edilmesini tasvir eden Forwardism lüksün dilini amaç ve farkındalıkla ilişkilendirecek şekilde değiştiriyor. Forwardism anlayışının amiral gemisi olan Yeni BMW 7 Serisi modelleri, iç ve dış tasarımındaki göz alıcı fonksiyonel dokunuşlarla sessiz lüksün tasarımın her alanında var olabileceğini kanıtlıyor.