Pandemi Eşiğinden Sonra Sanat | BMW Joy Blog

PANDEMİ EŞİĞİNDEN SONRA SANAT.

Giderek dijitalleşen yeni bir sanat anlayışı.

PANDEMİ EŞİĞİNDEN SONRA SANAT.Giderek dijitalleşen yeni bir sanat anlayışı.

 

20.04.2020

 

İçerisinden geçtiğimiz bu zorlu dönemde, çoğumuz kendi sağlığımız kadar başkalarının sağlığını da düşünerek evimizden çıkmıyor ve sanal ofislerimizden ya da gündelik işlerimizden artan zamanda vakit geçirmek için alternatifler arıyoruz. Sosyalleşmek kadar sanatla buluşmayı, sergi gezmeyi, tiyatro izlemeyi, konsere ya da sinemaya gitmeyi özlüyoruz. Bunların birçoğunun dijitalleşen sanat dalları ve teknolojinin sunduğu imkanlar sayesinde evimizden de erişilebilir olduğunu bilmekse bir nebze içimizi rahatlatıyor. Salgının da etkisiyle, sanat dünyası varlığını ne gibi yeni şekillerde korumaya devam ediyor? Bu soruyu Türkiye ve dünyadan örnekler çerçevesinde inceleyip ilerleyen dönemlerde bizleri beklediğini öngördüğümüz, giderek dijitalleşen yeni sanat anlayışına yakından bakalım.

Devamı
Pandemi Eşiğinden Sonra Sanat | BMW Joy Blog

* Fotoğraf: Mika Tajima, İnsan Sentezi (İstanbul) - Human Synth (Istanbul), 2018

SANAL MÜZELER.

 

2010’ların başından beri bulunduğumuz yerden dünyanın farklı noktalarındaki müzeleri ziyaret etmemizi, koridorlarında birkaç tıkla gezebilmemizi ve türlü sanat eserini, kültürel değeri yakından incelememizi sağlayan Google Arts & Culture (kurulduğu yıllardaki adıyla Google Art Project) evimizde bulunduğumuz bugünlerde sanatla buluşmak için en büyük dayanaklarımızdan biri oldu. Projeye zamanında dahil olmuş ve galerilerini, koleksiyonlarını dijitalleştirmiş müzeler de bu süreçte avantajlı duruma düştü. Sergi ya da müze gezmenin alternatifi olarak yeterince tatmin edici olmasa da bilgilendirici, eğitici ve zaman geçirmeye yarayan bir aktivite olarak birçok kişi evdeki zamanını bu müzelerde geçiriyor.

 

Dünyanın en çok ziyaret edilen müzelerinden Londra’daki British Museum, New York’taki The Metropolitan Museum of Art, Berlin’deki Pergamonmuseum ve Amsterdam’daki Rijksmuseum, koleksiyonlarının tamamına ya da önemli bir kısmına Google Arts & Culture aracılığıyla ulaşılabilen müzeler arasında. Türkiye’den projeye dahil olmuş ilk iki müze olan Pera Müzesi ve Sakıp Sabancı Müzesi’nin de koleksiyon sergilerini sanal olarak gezebilmek mümkün, ayrıca artık İstanbul Modern, Borusan Contemporary, Masumiyet Müzesi, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, SALT, Rezan Has Müzesi, Elgiz Müzesi ve Sadberk Hanım Müzesi’ne Google Arts & Culture üzerinden erişilebiliyor. Üstelik müzelerin yanı sıra, galeriler de dijital olarak var olabilmek ve herkesin mümkün olduğunca evde kaldığı bu süreçte sanatı takip edenlerle buluşabilmek için çeşitli fikirler üretiyor. İstanbul’daki galerilerden Pilot Galeri’nin güncel sergisini sanal turla web sitesi üzerinden ziyarete açması ya da x-ist’in her gün temsil ettiği bir sanatçının atölyesinden Instagram hesabı aracılığıyla canlı yayın yapması gibi projeler hem evlerimizle sınırlandırmaya çalıştığımız hayatımıza sanata dair alternatifler ekliyor hem de sanatın dijital dünyada da yer alması için yeni seçenekler doğuruyor.

 

Sanal müzelerin ve müzelerin dijitalleşmesinin önem kazanmasıyla bundan sonraki süreçte, henüz gerekli adımları atmamış müze ve kurumlarını da hızla dijitalleşmeye itecek, tüm müzeler dijital olarak da var olabilmek için hazırlıklarını tamamlayacak. Sadece kalıcı koleksiyon ve koleksiyon sergileri değil, geçmiş sergilerin de online ziyarete açılması, böylece süreli sergi kavramının ortadan kalkması da öngörülebilir.
 

Devamı
Pandemi Eşiğinden Sonra Sanat | BMW Joy Blog
Pandemi Eşiğinden Sonra Sanat | BMW Joy Blog

SAHNE SANATLARINDA DİJİTALLEŞME.

 

Günümüzün neredeyse tamamını internette ve ekran karşısında geçtiği bugünlerde tükettiğimiz içeriğin büyük kısmını filmler ve diziler oluşturuyor olsa da, önemli bir alternatif daha mevcut ve bu da sanatın dijital ortama taşınmış olması sayesinde mümkün oluyor. Tiyatro, opera ve klasik müzik konserleri, ya da genel olarak sahne sanatları, doğası gereği anlık ve tekrar edilemez performanslara dayalı. Bu performansların kayıt altına alınması ise oyunların, temsillerin ve konserlerin çok daha geniş kitlelere ulaşmasına olanak sağlıyor. Aslında Avrupa ve ABD’deki birçok tiyatro, opera ve orkestra son yıllarda arşivlerini online erişime sunmuş ve bunun için abonelik sistemleri geliştirmişti. Koronavirüs nedeniyle sahne sanatlarının geçici olarak askıya alınmış olması ise bu arşivlerin ve abonelik sistemlerinin önemini hatırlatmak ve duyurusunu yapmak için bir fırsat oldu.

Devamı
Pandemi Eşiğinden Sonra Sanat | BMW Joy Blog

Berlin’deki Berlin Filarmoni Orkestrası ve Schaubühne Tiyatrosu, Londra’daki Londra Senfoni Orkestrası, Moskova’daki Bolşoy Balesi ya da New York’taki Metropolitan Operası, dijital arşiv konusunda öncü kurumlardı ve bu dönemde arşivlerini başarıyla kullanıyorlar. Sadece abonelerine sundukları arşivle değil, günlük ya da haftalık periyodlarla geçici süreliğine ücretsiz olarak erişime açtıkları oyun, temsil, performans ve konser kayıtlarıyla dünyanın dört bir yanındaki tiyatro izleyicisine ve klasik müzik dinleyicisine ulaşıp, vakit geçirmek için onlara kaliteli alternatifler sunuyorlar. Türkiye’deki benzer başarılı örnekler arasında gösterilebilecek Nilüfer Belediyesi Kent Tiyatrosu’nun ücretsiz olarak erişime açtığı videoların yanı sıra, TRT2 ekranlarında da Devlet Tiyatroları ve Devlet Opera ve Balesi’nin yayınları takip edilebiliyor.

Sahne sanatları konusunda bundan sonraki süreçte online olarak yayınlanan canlı performanslar ve arşiv kayıtlarına ücretli erişimin birer gelir kaynağı olarak tüm dünyada önem kazanacağı öngörülebilir. Bunu halihazırda sürdüren kurumlara yenileri eklenecek ve geliri koltuk sayısıyla sınırlı olan birçok kurum ve topluluk ekstra bir fon sağlamış olacak.

 

Devamı
Pandemi Eşiğinden Sonra Sanat | BMW Joy Blog

DİJİTAL FİLM GÖSTERİMLERİ.

 

Koronavirüs ile birlikte, sinema da tüm sanat dalları kadar etkilenmiş olsa bile, etkisi en hızlı fark edilen ve gündeme en çok oturan da yine sinema oldu. Dünyadaki SXSW, Tribeca Film Festivali ve Cannes Film Festivali, Türkiye’deki İstanbul Film Festivali gibi festivallerin iptal ya da erteleme kararlarıyla; No Time to Die, Mulan, A Quiet Place 2, Black Widow, F9 gibi birçok popüler gişe filminin vizyon tarihlerinin ertelenmesiyle başlayan süreç, sinema salonlarının zorunlu olarak kapılarını kapamasıyla bir krize dönüştü.

Festivaller cephesindeki farklı çözümler, film festivallerin geleceği konusunda merak uyandırıyor. Örneğin SXSW Amazon Prime ile anlaşarak, festival programındaki birçok filmi ABD’de 10 günlüğüne tüm üyelerine ücretsiz olarak yayınlayacağını duyurdu, Tribeca Film Festivali de online düzenleneceğini açıkladı. Türkiye’deki Filmmor Kadın Filmleri Festivali her gün bir filmin geçici bir süreliğine aktif olacak erişim linkini paylaşarak festivali dijital ortama taşıdı, İşçi Filmleri Festivali de online düzenleneceğini açıkladı. Tüm bu örnekler sayesinde ileride festivallerin düzenlendikleri sınırları aşabileceğini, online film festivalleri sayesinde birçok filmin çok daha kısa sürede çok daha geniş kitlelere ulaşabileceği öngörülebiliyor. Diğer yandan düzenlenemeyen festivallerin ödül sezonuna etkisi de henüz bilinmiyor; sürecin uzunluğuna bağlı olarak 2020’de diğer yıllara kıyasla çok daha az film izleyiciyle buluşabilir, bu da Akademi Ödülleri dahil birçok ödülün bu yıl değerlendirilecek yeterli seçenek bulunamadığı için ertelenmesine neden olabilir.
 

Devamı
Pandemi Eşiğinden Sonra Sanat | BMW Joy Blog

Sosyal yaşamın durmasından en çok faydalananlar arasında kuşkusuz dijital platformlar var. Netflix, Hulu, Amazon Prime, Disney+ ve AppleTV gibi platformlar, çok daha fazla film ve dizi tüketilen bu dönemde üye sayılarını katlarken, vizyon başarısı virüs nedeniyle sekteye uğramış birçok film ikinci bir şans olarak ücretli dijital erişim seçeceğini denedi. Universal’ın The Hunt, The Invisible Man ve Emma., Disney’in Onward filmleri planlandığından çok önce iTunes, Amazon ve çeşitli platformlardan ücreti karşılığında izlenebilmeye başlandı. Trolls: World Tour gibi gişe filmleri ve Never Rarely Sometimes Always gibi bağımsız yapılar da vizyondan önce doğrudan dijital yayın yapmayı seçti. Bu hamlelerin ardından, hayat normale döndüğünde vizyon tarihleri ve dijital gösterimler arasında uzun sürelerin olduğu düzenin değişmesi kaçınılmaz.

Tehlike çanlarınınsa bağımsız sinema salonları için çalmaya başladığını tahmin etmek güç değil. Hem dünyada hem de Türkiye’de zaten izleyici azlığı ve artan kiralar nedeniyle zorlanmakta olan birçok bağımsız sinema salonunun kapılarını kapamak zorunda kaldıkları bugünleri en az kayıpla atlatabilmesi için birçok yaratıcı fikir ortaya atılıyor, çözümler üretiliyor ve yardım kampanyaları başlatılıyor. ABD’de birçok bağımsız sinema salonu, gösterim programlarındaki birçok filmi ücretli olarak, tek kullanımlık linklerle online erişime açmaya başladı. Criterion ve Janus Films işbirliğiyle uluslararası düzeyde başlayan ya da New York’taki sinemaseverlerin yerel olarak başlattığı yardım kampanyaları da bağımsız sinema salonlarına destek için izleyicinin elinden geleni yapmaya çalıştığını gösteriyor. Türkiye’den verilebilecek bir örnek ise Beyoğlu Sineması; sinema, kapalı olduğu süreçte çalışanlarını zor durumda bırakmamak ve kapılarını tekrar açtığında var olmaya devam edebilmek için, aylık ya da yıllık abone olunabilen haftalık bir dijital bültene imza attı ve daha ilk haftasından birçok destek aldı. Bu süreçte bu gibi projeler geliştirerek ya da izleyicinin verdiği desteğe ulaşarak gelir sağlamaya devam edemeyen bağımsız sinema salonları, ne yazık ki hayat normale döndüğünde kapılarını kapamak zorunda kalabilir.

 

Bu dönemin sanat dünyası açısından en az hasarla atlatılmasını diliyoruz. Giderek dijitalleşen yeni sanat anlayışı trendlerini Joy Blog olarak yakından takip etmeye devam edeceğiz. Siz de bizi takip edin; sağlıkla ve sanatla kalın.
 

Devamı

İLGİLİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YAZILAR:

X’İN KEŞFETTİKLERİ. | BMW Joy Blog

X’İN KEŞFETTİKLERİ.

Merak Virüsü İçeri, Korona Dışarı | BMW Türkiye

MERAK VİRÜSÜNÜ EVE ALIN.