Çerezleri kullanmamız için izninizi yönetme aracımız geçici olarak çevrimdışı. Bu nedenle, çerez kullanımına izin vermenizi gerektiren bazı işlevler eksik olabilir.
NØRREBRO:
KOPENHAG’IN EN HAVALI SEMTİ.
Rune Glifberg rehberliğinde Yeni BMW iX1 ile keşfe çıkıyoruz.
Üçlü zirve: Dünyanın en sürdürülebilir şehirlerinden biri, kaykayın en güçlü simgelerinden biri ve Yeni BMW iX1. Yerel bir kahraman olan olimpiyat sporcusu, profesyonel kaykaycı ve mimar Rune Glifberg’in kendi yerel kahramanlarını ve onların hayat verdiği semti göstermek amacıyla çizdiği rotada, Kopenhag’ın Norrebro semtinde neler yapılabileceğini keşfetmek için yazımıza göz atın.
17.04.2023
Kocaman gülümsemesi ve “skunk” tarzı saç modeliyle Kopenhaglı olimpiyat kaykaycısı Rune Glifberg’in keyfi yerinde ve bunun nedenlerinden biri de BMW. Yeni BMW iX1'in anahtarları elinde ve en sevdiği şehrin en havalı noktalarını keşfetmeye hazır.
Rune, Danimarka’nın en ünlü kaykaycısı. Yeteneklerinden dolayı “Danimarkalı Yok Edici” lakabıyla anılan kaykaycı, 11 yaşında kaykaya başladı ve 17 yaşında bir profesyonele dönüştü. Elit bir kaykaycı olarak başarılarla dolu olan kariyerinde Rune; 2008 ve 2009 yıllarında X Games’i kazandı, Tony Hawks’ın Pro Skater Playstation oyununda orijinal oynanabilir karakterlerden biri olarak yer aldı. 2001 yılında on the vert ramp (dikey rampa) ve 2008 yılında bowl (çanak)’da dünyanın en iyi kaykaycısı seçilen Rune, 2020 Tokyo Olimpiyatları’nda park kaykayı etkinliğinin açılış töreninde Danimarka’yı temsil ettiğinde ise 46 yaşındaydı.
GERÇEK BİR BMW TUTKUNU.
Danimarkalı kaykaycı Amerika’da geçirdiği 20 yılın ardından memleketi Kopenhag’a geri döndü. Tasarımcı Ebbe Lykke ile Glifberg-Lykke adlı bir şehir mimarlık firması yöneten ünlü kaykaycı; kaykay parkları ve kentsel alanlar tasarlayarak 30 yılı aşkın bir süredir dünyanın dört bir yanına seyahat etmesini sağlayan bu şehir sporu tutkusunu, diğer insanların da deneyimlemesi adına fırsatlar sunuyor.
Bugün ünlü kaykaycı sıfır emisyonlu en yeni SUV modeli olan Yeni BMW iX1'in direksiyonu başına geçiyor. Sürekli büyüyen BMW elektrikli araç yelpazesinin yeni bir üyesi olan bu model, köşeli tasarımı, mavi kaplaması, krom ızgaraları ve kutuyu andıran arka tasarımıyla kaslı bir görünüm sunsa da sportif tarzıyla şehrin sokaklarını stil sahibi şekilde keşfetmeye hazır.
Bu araç Rune’un ilk BMW’si değil. Rune ilk BMW’si olan BMW 328is modelini 1997 yılında ABD’de yaşarken satın almış ve o zaman beri başka marka bir araç kullanmamış. Sürüş geçmişinde BMW X5, BMW M5, proje otomobilleri ve çok daha fazlasının bulunduğunu paylaşan Rune, Kaliforniya’da yaşarken oradaki pistlerde BMW otomobilleriyle yarıştığını da ekliyor. Yakın zamanda İsveç’in Gotland kentine yaptığı geziyi anımsarken heyecanlanan Rune, bu gezide Yeni BMW iX M60’ı bir pistte sürdüğünü ve arabanın sürüş kalitesinin insanın aklını başından alacak kadar iyi olduğunu paylaşıyor. “Elektrikli araç kullanırken şehir içinde araç kullanmak anlamlı geliyor,” diyen Rune, şu an BMW’lerden oluşan garajında plug-in-hybrid bir araç kullanıyor.
ŞEHRİN YERLİSİNİN GÖZÜNDEN KOPENHAG.
Rune, pencereden sabah bisikletleriyle işe giden çift sıra halindeki bisikletçilere bakarak, “Kopenhag son derece yaşanabilir bir şehir. Temiz, yeşil ve aktif hissettiriyor. Baktığınız her yerde insanların bir şeyler yaptıklarını, bir şekilde hareket halinde olduklarını görüyorsunuz. Gerçekten canlı bir şehir,” diyor.
İlk durağımız olan Curbside Stories’e yaklaşırken Rune, “Şu an gittiğimiz yer olan Nørrebro da genç bir enerjiye sahip” diyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “İçinde birçok kültürü ve birçok yaş grubunu barındırıyor. Yaşadığım yere çok yakın; araç veya kaykay ile yaklaşık 5-10 dakika uzaklıkta.”
Böylece Rune Glifberg ile yaptığımız Kopenhag’daki Nørrebro gezimizde ilk durağımız için Stefansgade’e aracımızı park ediyoruz. Başlangıç noktası olarak oldukça iyi bir yer. 2022 baharında Kopenhag’ın ilk yeşil trafik yolu seçilen bu cadde, şehir içinde çevre açısından daha sürdürülebilir ulaşım yöntemlerini test etmek adına dizel ve benzinli araçlara kapatıldı. Dolayısıyla buraya Yeni BMW iX1 ile gelmemiz isabet oldu.
Glifberg’in Seçtikleri: Kopenhag’ın en havalı yerlerini şehrin yerlisinin gözünden keşfedin.
“CURBSIDE STORIES”
Stefansgade 12 | Rota 1
Parke taşlı bir sokakta bir plak dükkânı ve ileri dönüşümlü kıyafetler satan bir giyim mağazası arasında yer alan Curbside Stories, kategorize edilmesi zor bir yer. Bir oturma odasından biraz büyük olan bu sanat galerisinde mavi bir koltuk, sanat ve kaykay kitaplarıyla dolu bir kitaplık yer alıyor. Yerel kaykay topluluğunun buluşma noktası olan bu sanat galerisi, ayrıca Nørrebro'nun yaratıcı merkezlerinden biri.
Rune, Curbside Stories ile ilgili şunları söylüyor: “Burayı seçtim çünkü sahibi René arkadaşım. Kendisi yerel bir film yapımcısı ve fotoğrafçı. Burası da yerel yaratıcı insanlara ve sanatçılara odaklanan bir yer. Stefansgade de havalı bir cadde ve Kopenhag’ın en havalı semtlerinden biri olan Jægersborggade’nin hemen yanında.”
Bir film yapımcısı, yönetmen ve kaykaycı olan mekânın sahibi René Sascha Johannsen’in stüdyosu, ana galeri alanında bir perdenin arkasına gizlenmiş durumda. René için kaykay mekânın merkezinde yer alıyor.
René, “Hem bir ofis hem de bir sanat galerisi olan bir alan yaratmak ve yaratıcı insanları kaykay sporuna dahil etmek istedim,” diyor. Şu anda sanatını sergileyen “Bebe Jones/Blosti” adıyla bilinen sanatçı Jonas Orlof da dahil olmak üzere galerideki birçok sergi, kaykaycılar tarafından düzenleniyor.
“PSYCHE ORGANIC & PSYCHE ORGANIC CAFÉ”
Jægersborggade 18 & 41 | Rota 2
Curbside Stories’den birkaç sokak uzaklıktaki Jægersborggade, 2021 yılında Time Out tarafından “Dünyanın En Havalı Semti” seçilen gözde nokta Nørrebro’nun da merkez üssü. Birbirinden bağımsız dükkânlar ve yemek mekânlarıyla dolu, dükkânların dışında el yapımı örgülerin asılı olduğu, parlak çizgili iplikle süslenmiş bir ağaç gövdesinin yanındaki çinko saksılardan sardunyaların sarktığı bu semtin yaratıcı bir havası var.
Rune, “Böyle semtleri havalı yapan şey küçük yerel işletmeler. Bunlar bir şehri yaşatır ve nefes aldırır. Jægersborggade’in sevdiğim yanı, tüm bu küçük dükkânlar ve ayrıca Superkilen’e ve caddenin sonundaki bir kilise bahçesi olan Assistens Kirkegaard’a bağlanması,” diyor.
Sorumlu ve sürdürülebilir değerlere sahip özel bir zeytinyağı dükkânı olan Psyche Organic’e uğruyoruz. Burası, sahibi Theophilos Constantinou sayesinde başka bir kaykay bağlantısı niteliği taşıyor.
Rune şunları söylüyor: “Theo, ABD’den gelip buraya Kopenhag’a yerleşti ve New York’ta kaykay yapan ortak arkadaşlarımız var. Yunanistan’dan gelen organik zeytinyağını satmak istediği için Amerika’daki her şeyini bırakıp buraya yerleşmiş olması hoşuma gidiyor. Uluslararası zevke sahip yerel bir işletme, organik ve ayrıca zeytinyağı harika.”
Psyche Organic’in; zeytinyağı dükkânın ilerisinde Noah Becker gibi modern sanatçıların eserlerinin de yer aldığı ve organik yerel yemekler sunulan bir kafesi de bulunuyor.
“URBAN 13”
Under Bispeengbuen, Bispeengen 20 | Rota 3
Yeni BMW iX1 ile keşfetmek için Urban 13’ten daha iyi bir yer olamaz. Nørrebro’nun uzak noktalarında, üst geçidin altında kalan bu yaratıcı alan, insanların harika şeyler gerçekleştirebileceği deneysel bir şehir laboratuvarı olarak tasarlandı. Önümüzde genç bir çocuk basket potasına şut atıyor; bisikletle işe gidip gelenler bisiklet sepetlerinde çiçeklerle evlerine dönüyorlar ve bir basketbol sahasında sokak modası çekimi yapılıyor.
Müzik gruplarının ve kaykay festivallerinin posterlerinde, yaklaşan konserlerin afişlerinde özlü söz niteliğinde ifadeler yer alıyor. Bunlardan birinde şu sözler yazıyor: “Hayat çetinleşirse, siz daha da çetin olun ama aynı zamanda tadını da çıkarın.” Bu söz, Kopenhag’ın hayata bakış açısını öne çıkarıyor: “Ya büyük oyna ya da hiç oynama” yerine “Büyük oyna ve tadını çıkar.”
Rune, yenilikçi şehir planlamasının harika bir örneği olarak bahsettiği Urban 13 ile ilgili şunları söylüyor: “Kopenhag, etkinlikleri düzenli kentsel alanlara entegre etme ve eski alanları yeni amaçlar için yeniden yapılandırma konusunda iyi bir şehir. Burada şehir planlamasıyla ilgili pek çok yeni düşünce ve yaratıcı yöntemler görmek mümkün. Başka bir Kopenhag belediyesi olan Høje Taastrup’ta kayılabilir bir su yönetimi kanalı tasarladığımız bir proje yaptım. Yağmur gideri fazla su için kullanılmadığında, üzerinde kaykay yapabilirsiniz.”
“CIRCUS CIRCUS”
Guldbergsgade 16 | Rota 4
Şehirdeki kaykay etkinliği CPH Open ise, kaykay dükkânı da Circus Circus’tır. Bir sirk çadırını andıran kırmızı ve beyaz çizgili dükkânın yöneticiliğini Rune’un eski bir arkadaşı olan baş şovmen Mischa Gundmann yapıyor. İki odalı dükkânın içinde; 90’lardan kalma bir boombox ve orijinal ambalajında bir Snoop Dogg bebeği, kaykay dingilleri ve tekerlekleriyle dolu tezgâhtan Rune’un pikselli yüzünün basılı olduğu kaykay tahtalarının yer aldığı duvara kadar birçok detay bulunuyor.
Rune, “Mischa eski bir arkadaşım olduğu için buraya geldik ve Circus Circus Nørrebro’daki en iyi kaykay dükkânıdır,” diyor. “Buraya her türlü şey için geliyorum; temsilcisi olduğum Flip kaykayların dağıtımını yapıyorlar ve kargo paketlerimi de buraya göndertiyorum.”
Rune’un resmi olmayan postanesi olmasının yanı sıra kaykay topluluğunun merkezi olan bu çok sevilen dükkân, X Games ve diğer etkinliklerde kupalar ve şampiyonluklar için yarışan şehrin gelecek vaat eden kaykaycılarını destekliyor. Kaykay konusunda tutkulu ve sektörde saygın bir isim olan Mischa, adeta bir tamirci gibi. Mischa, “Bu, otomobil yapmak gibi, tüm parçaların birlikte nasıl çalıştığını bilmeniz gerekiyor. Aslında Kopenhag’da kaykay sporu, özünde bir topluluk olmakla ilgili. Rune da bu topluluğun kralı”, diyor.
“BEVAR’S”
Ravnsborggade 10B | Rota 5
Rune’un en sevdiği mağazalardan biri olan Carhatt’ın da bulunduğu alışveriş caddesi Elmegade’den de geçtikten sonra son durağımız olan Ravsborggade Caddesi’nde yer alan Bevars’a varıyoruz.
Bu samimi yerel restoran, yazın şehrin yerlilerinin uğrak noktası olan Dronning Louise Köprüsü’nün yakınında bulunan Nørrebro’daki ana caddede mükemmel bir konuma sahip. Ağırlıklı olarak Danimarka yemeklerinin yer aldığı dinamik menüsü ve doğal şaraplar içeren şarap listesi ile ilgi çeken bir alan. Başka bir deyişle; mümkün olduğu kadar katkısız şekilde hazırlanan reçetelere karmaşık işlemler geçirilmeden üretilen şaraplar eşlik ediyor. Restoranın sahibi Lau Guldbrand Dalgaard, insanların gündüz çalışabilecekleri, akşamları harika yemekler yiyebilecekleri ve hafta sonları geç saatlere kadar vakit geçirebilecekleri gösterişsiz bir yer, bir tür yerel oturma odası yaratmak istemiş.
Rune bulunduğumuz cadde ile ilgili şunları söylüyor: “On yıl önce bu cadde boyunca bir sürü antika mağazası ve ikinci el dükkânı bulunuyordu. Arka avluya girip bir mobilya deposuyla karşılaşabileceğiniz yerlerden biriydi ama artan sayıda restoran ve kafe açılmasıyla şimdi çok daha canlı bir caddeye dönüştü. Son derece havalı hale geldi.”
YENİDEN YARATIM, SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE İNOVASYON: KOPENHAG’IN EN HAVALI SEMTİ.
Nørrebro gezimiz sona ererken, Rune’un bir kez daha direksiyon başına geçtiği aracımızla Dronning Louise Köprüsü üzerinden geçiyor ve BMW Genel Merkezi’ne dönüyoruz. Rune’un yüzünde yine o tanıdık kocaman gülümseme beliriyor.
Aracın beklentilerini karşılayıp karşılamadığını sorduğumuzda, “Bu aracı kullanmak harikaydı,” diyor. “Dış tasarımı muhteşem görünüyor, son derece şık ve maskülen. Küçük ve çevik bir otomobil hissi verse de amaca yönelik ve güçlü tasarımıyla olduğundan daha büyük görünüyor. Park etmesi kolaydı ve şehirde dolaşmak için harika bir araç seçimi oldu.”
Kopenhag’da güneş batıyor ve şehrin sokaklarında ışıklar yanmaya başlıyor. Bu Nørrebro gezisi; yeniden yaratım, sürdürülebilirlik ve inovasyona meraklı, topluluk duygusunun güçlü olduğu bu şehri, bir yerlinin gözünden keşfetmek için bize harika bir fırsat sundu. Tasarım ve stilden yeşil yaşama, yerel karakterlere ve BMW dostu sokaklara kadar her şeyi avucunun içi gibi bilen bir tur rehberi arıyorsanız, bunun için en uygun ismi biliyoruz...
* Yazar: Laura Hall; Sanat: Shin Miura, Madita O’Sullivan; Fotoğraflar: Lasse Bech Martinussen | Yazı için kaynak: https://www.bmw.com/en/magazine/automotive-life/what-to-do-in-copenhagen.html