Çerezleri kullanmamız için izninizi yönetme aracımız geçici olarak çevrimdışı. Bu nedenle, çerez kullanımına izin vermenizi gerektiren bazı işlevler eksik olabilir.
HİDROJEN YAKIT HÜCRELİ OTOMOBİLLER.
FCEV’ler hakkında bilmek istediğiniz her şey.
Motorlar için alternatif güç kaynakları söz konusu olduğunda genel görüş, yakıt hücre bataryalarının günümüzde biraz arka planda kaldığı yönünde. Ancak uzmanlar hidrojen yakıt hücreli otomobillerin, yani FCEV’lerin arayı kapatacağına inanıyor. Peki bu teknoloji nasıl çalışıyor? Artıları ve eksikleri neler? Tüm önemli soruların cevapları için okumaya devam edin.
18.09.2020
Daha az kirlilik ve daha az gürültü, elektrikli otomobillerden beklenen çok sayıda önemli özellikten bazıları. Elektromobilite denince, aklımıza duvar tipi prizden şarj edilen büyük bataryalı otomobiller geliyor. Ancak trafik uzmanlarının uzun şarj sürelerine alternatif oluşturması dahil çok şey beklediği başka bir itiş gücü teknolojisi daha var.
Söz konusu teknoloji, yakıt hücreli elektrikli otomobil veya FCEV olarak da bilinen hidrojen motoru. Hidrojen yakıt hücreli otomobillerin artıları ve eksilerinin yanı sıra maliyetleri ve ilgili riskleri ele almadan önce, bu teknolojinin nasıl çalıştığını kısaca özetleyelim.
1. HİDROJEN MOTORU NASIL ÇALIŞIR?
Hidrojen yakıt hücreli otomobiller elektrikli motorla çalıştığı için elektrikli otomobil olarak sınıflandırılır. “Battery Electric Vehicle” (Batarya Elektrikli Otomobil) veya BEV denilen elektrikli otomobil tipinden farklı bu otomobiller için “Fuel Cell Electric Vehicle” (Yakıt Hücreli Elektrikli Otomobil) ifadesinin kısaltması olarak FCEV kullanılır (Elektrikli otomobil türlerini tanımak için bu sayfaya göz atın).
Hidrojenle çalışan otomobilleri neden elektrikli otomobiller olarak kabul ediyoruz? Sebebi; oksijen ve hidrojen elektrik enerjisine dönüşmesi, bunun da elektrikli motora bir bataryayla güç sağlaması yani günün sonunda yakıt hücreli elektrikli otomobillerin kendi elektriğini üretmesi.
FCEV’ler ile diğer elektrikli otomobiller arasında önemli bir fark var. Hidrojenli otomobiller elektriği kendisi üretir. Bu nedenle tamamen elektrikli (BEV) veya plug-in hybrid (PHEV) otomobillerin aksine bu otomobiller, gücünü harici bir güç kaynağından şarj edilen yerleşik bir bataryadan almaz. Bunun yerine, hidrojenli otomobillerin verimli bir güç kaynağı sağlayan kendi yakıt hücresi vardır.
Bir FCEV’in yakıt hücresinin içinde, hidrojen ve oksijen elektrik enerjisi üretir. Bu enerji, ihtiyaca bağlı olarak, elektrikli motora veya bataryaya yönlendirilir
Yakıt hücresi teknolojisinde, hidrojenin yakıt hücresindeki oksijenle reaksiyona girdiği ters elektroliz olarak bilinen bir işlem gerçekleşir. Hidrojen, FCEV içine yerleştirilmiş bir veya daha fazla tanktan gelirken, oksijense ortamdaki havadan gelir. Bu reaksiyonun tek sonucu, egzozdan su buharı olarak yayılan elektrik enerjisi, ısı ve sudur. Dolayısıyla, hidrojenle çalışan otomobiller yerel olarak emisyonsuzdur. Birazdan bu konuya daha detaylı değineceğiz.
Bir hidrojen motorunun yakıt hücresinde üretilen elektrik, sürüş durumunun gerekliliklerine bağlı olarak iki yöne gidebilir. Üretilen bu elektrik, ya elektrikli motora iletilerek FCEV'ye doğrudan güç sağlar ya da enerjiyi motor için gerekli olana kadar depolayan bataryayı şarj eder. Çekiş bataryası olarak bilinen bu batarya, yakıt hücresi tarafından sürekli olarak şarj edildiği için önemli ölçüde daha küçüktür, dolayısıyla tamamen elektrikli otomobillerin bataryasından daha hafiftir.
Diğer elektrikli otomobiller gibi, hidrojenli otomobiller de fren enerjisini geri kazanır. Elektrikli motor, otomobilin kinetik enerjisini tekrar elektrik enerjisine dönüştürür ve bu enerjiyle yedek bataryayı besler.
Toplam sistem çıkışı 275 kW gücünde olan BMW yakıt hücreli yürüyen aksam, 2022’den sonra ilk kez BMW i Hydrogen NEXT’de deneyimlenecek
2. HİDROJENLE ÇALIŞAN OTOMOBİLLERİN ARTILARI VE EKSİLERİ
Bir itiş gücü teknolojisinin artıları ve eksileri, kullanıcılar ve çevre olmak üzere iki ana bakış açısından ele alınabilir. Herhangi bir teknoloji, yanmalı motora başarılı bir alternatif olarak sunulacaksa kullanıcı dostu olmalı ve kirletici emisyonunu önemli ölçüde azaltmalı. BMW Group Hidrojen Yakıt Hücresi Program Müdürü Axel Rücker'ın yardımıyla hidrojen yakıt hücreli otomobillerin sürücüleri/sahipleri için temel avantajları ve dezavantajları inceleyerek başlayacağız.
KULLANICILAR IÇIN AVANTAJLAR:
✔ Hidrojen yakıt hücreli otomobillerde itiş gücü tamamen elektrikli. Bu otomobilleri kullanmak normal bir elektrikli otomobil kullanmaya benzer. Yani? Elektrikli motorlar, düşük hızlarda bile tam tork sağladığı için neredeyse hiç motor gürültüsü duyulmaz ve canlı bir kalkış deneyimi sunar.
✔ Diğer bir avantajı ise elbette çok hızlı şarj süresi... Şarj istasyonuna ve batarya kapasitesine bağlı olarak, tamamen elektrikli otomobillerin tamamen şarj olması için gerekli süre şu anda 30 dakika ile birkaç saat arasında değişiyor. Yakıt hücreli otomobillerin hidrojen tankları ise beş dakikadan daha kısa sürede dolu bir şekilde tekrar kullanıma hazır olabiliyor. Bo, otomobilin kullanılabilirliği ve esnekliği açısından büyük bir avantaj. Yani benzinciye girip yakıt almak ne kadar sürüyorsa, FCEV’ler için de durum aşağı yukarı aynı.
✔ Şu anda, hidrojenli otomobiller tamamen elektrikli otomobillerden yani BEV’lerden daha uzun bir menzile sahip. Dolu bir hidrojen tankı yaklaşık 480 kilometrelik bir yolu gidebiliyor. Batarya ile çalışan otomobiller, bu menzile ancak çok büyük bataryalarla ulaşabiliyor (bu da hem araç ağırlığında hem de şarj sürelerinde artışa neden olan bir durum).
✔ Yakıt hücreli otomobillerin menzili dış sıcaklığa bağlı değil. Başka bir deyişle, menzili soğuk havadan olumsuz etkilenmiyor.
Kullanıcılar için mevcut dezavantajlar:
Şu anda, hidrojen yakıt hücreli otomobillerin en büyük eksikliği yakıt ikmali için seçeneklerin az olması. Hidrojen motoru için özel yakıt pompalarında yakıt ikmali yapılması gerekir ki gelecekte muhtemelen bu özellik normal servis istasyonlarında da yerini alacak. Ancak şu an, hidrojenle çalışan otomobiller için yakıt ikmal istasyonu sayısı çok ama çok az.
BMW’nin anavatanı olan Almanya, hidrojen yakıt hücreli otomobiller için altyapı konusunda öncülük ediyor. BMW gibi otomobil üreticileri, Almanya’da yakıt ikmali altyapısının genişletilmesini teşvik etmek için hidrojen yakıt istasyonu ağını genişleterek 2022 yılına kadar 130 istasyona çıkarmayı planlandıkları Temiz Enerji Ortaklığı girişimi kapsamında hidrojen üreticileri ve benzin istasyonu operatörleri ile iş birliği yapıyor. Bu iş birliği Almanya'da yaklaşık 60.000 hidrojenli otomobilin trafiğe katılmasına olanak sağlayacak. Bunun sonucunda yakıt hücreli otomobillerde sağlanması beklenen artış ile bir sonraki hedef, istasyon sayısının 2025 yılına kadar 400’e çıkarılması olacak.
BMW uzmanı Rücker “Hidrojen yakıt hücresi teknolojisinde tavuk ve yumurta problemine benzer bir paradoks mevcut.” diyor “Hidrojenle çalışan otomobiller için yakıt ikmal istasyonu bu kadar az olduğu sürece, müşterilerden gelen düşük talep nedeniyle yakıt hücreli otomobillerin seri üretiminden kar elde etmek mümkün olmayacak. Yollarda neredeyse hiç hidrojenli otomobil olmadığı sürece de operatörler yakıt ikmali istasyonu ağlarını genişletme konusunda tereddüt edecek.”
Axel Rücker“Bu teknolojideki kısır döngü: FCEV’ler için yakıt ikmal istasyonu az olunca, talep düşük kalacak ve seri üretimden pek kar elde edilemeyecek. Yollarda neredeyse hiç hidrojenli otomobil olmayınca da bu sefer istasyon sayısı artmayacak.”
3. HİDROJENLE ÇALIŞAN OTOMOBİLLERİN MALİYETİ
Hidrojen yakıt hücreli otomobillere talebin henüz düşük olmasının, yakıt istasyonu ağı sayısının az olmasının dışında bir nedeni daha var. O da bu otomobillerin nispeten daha pahalı olması. Piyasada bulunan az sayıda yakıt hücreli otomobil modelinin maliyeti, tamamen elektrikli veya hibrit bir otomobilin yaklaşık iki katı (orta veya üst-orta sınıf bir otomobil için)
Hidrojen yakıt hücreli otomobillerin hala pahalı olmasının çeşitli nedenleri var. Üretimin hala sanayileştirilmemiş olmasından kaynaklanan küçük üretim hacimlerine ek olarak, güç üretimi sırasında katalizör görevi gören değerli bir metal olan platine olan ihtiyaç da söz konusu. Otomobil yakıt hücreleri için gerekli platin miktarı halihazırda büyük ölçüde azaltıldı. Rücker’a göre genel hedef, hidrojenle çalışan otomobillerin fiyatını diğer elektrikli otomobillerinkine yakın bir seviyeye indirmek.
Otomobilin yüksek fiyatının bir başka nedeni, hidrojen yakıt hücreli otomobillerin oldukça büyük olma eğilimi, çünkü hidrojen tankları çok fazla yer kaplıyor. Öte yandan tamamen elektrikli bataryayla çalışan otomobillerin motorları diğer küçük otomobillere de sığacak kadar küçük boyutlarda. Zaten klasik tipteki elektrikli otomobillerin şu anda tüm otomobil sınıflarında bulunabilmesinin sebebi de bu.
Satın alma maliyetine ek olarak, işletme maliyetleri de “kabul görme” açısından önemli bir rol oynuyor. Hidrojen yakıt hücreli otomobillerde bu maliyetler, özellikle yakıt fiyatına bağlı. Şu anda, Almanya’da $4,80 olan 1 lb (0,45 kg) hidrojenin maliyeti ABD’de $14 civarında**. Bir FCEV, 1 lb (0,45 kg) hidrojen ile yaklaşık 45 km yol kat edebiliyor.
Bu nedenle, şu anda hidrojenli otomobil kullanmanın kilometre başına maliyeti, evde şarj edilen bataryayla çalışan otomobillerin neredeyse iki katı. Rücker, bu işletme maliyetlerinin de birbirine yaklaşmasını bekliyor: “Hidrojene yönelik talep artarsa, fiyat 2030’a kadar 1 lb başına yaklaşık $2,50 ABD dolar seviyesine düşebilir.”
4. HİDROJEN YAKIT HÜCRELİ TEKNOLOJİ NE KADAR ÇEVRE DOSTU?
Yalnızca yenilenebilir enerji kullanan ve zararlı emisyon üretmeyen bir otomobil, çevresel açıdan idealdir. Diğer itiş gücü türlerine kıyasla yakıt hücreli otomobillerin bu hedefe ne kadar yaklaştığına birlikte göz atalım:
✔ Alternatif itiş gücü sistemleri, kirleticilerin özellikle de iklime zarar veren CO2'nin ve ayrıca azot oksit gibi diğer zehirli gazların emisyonunu azaltmak için tasarlanmıştır. Bir hidrojen motorundan çıkan egzoz gazı saf su buharından oluşur. Bu nedenle, hidrojen yakıt hücresi teknolojisi yerel olarak emisyonsuzdur. Bu durumda sistem, şehirdeki havayı temiz tutar. Ancak aynı zamanda iklim de korunur mu?
✔ Bu sorunun cevabı aslında yakıt hücresi otomobilleri için gerekli hidrojenin üretildiği koşullara bağlı. Hidrojen üretimi elektrik enerjisi gerektirir. Bu elektrik enerjisi, elektroliz işlemi yoluyla suyu bileşenleri olan hidrojen ve oksijene ayırmak için kullanılır. Kullanılan elektrik yenilenebilir enerji kaynaklarından elde ediliyorsa, hidrojen üretimi nötr karbon ayak izine sahiptir. Diğer yandan fosil yakıtlar kullanılırsa, bunun hidrojen kullanan yakıt hücreli otomobillerin karbon ayak izi üzerinde ikincil bir etkisi olacaktır. Bu etkinin ne kadar güçlü olduğu, kullanılan enerji karışımına bağlı. Bu bakımdan hidrojen yakıt hücreli otomobiller, diğer elektrikli otomobillerden farklı değil.
✔ Ancak hidrojen üretmenin bir dezavantajı elektroliz sırasındaki kayıplardır. Bu nedenle “güçten motora” enerji zincirindeki genel verimlilik, bir batarya elektrikli otomobildeki düzeyin yalnızca yarısıdır.
✔ Bununla birlikte, hidrojen bazen, halihazırda üretilen rüzgar veya güneş enerjisi başka şekilde kullanılmadığında bu yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen fazla elektrik kullanılarak üretilebilir. Bunun için gerçekten çok büyük bir potansiyel mevcut.
✔ Hidrojen, aynı zamanda birçok endüstriyel işlemin bir yan ürünüdür, çoğu zaman başka bir amaçla kullanılmayan bir “atık”tır hatta. Yakıt hücreli batarya, bu hidrojeni dönüştürmenin bir yolunu sunar, ancak hidrojenin önce temizlenmesi gerekir.
✔ Hidrojen yakıt hücreli otomobiller için bir enerji bilançosu çıkarıyorsak, hidrojenin taşınması ve depolanmasına da yer vermemiz gerekir. Kullanılan taşıma teknolojisine (sıvı veya gaz) bağlı olarak, sıkıştırma, soğutma, taşıma ve depolama için farklı maliyetler ortaya çıkar. Daha iyi taşınabilirliği ve depolanabilirliği nedeniyle, sıvı hidrojene doğru bir eğilim söz konusu. Bununla birlikte, hidrojenin taşınması ve depolanması, bu aşamada hala benzin veya dizele göre çok daha karmaşık ve enerji gerektiren bir süreç. Fosil yakıtların aksine hidrojen, elektrik ve suya erişimin olduğu her yerde, teorik olarak yakıt hücreli otomobillerin dolum istasyonlarında bile üretilebilir. Dolayısıyla daha gelişmiş bir altyapı, gelecekte ulaşım mesafelerini önemli ölçüde kısaltabilir.
Oliver Zipse, BMW AG CEO’su“Tüm değer zincirinin sürdürülebilir olması durumunda elektrikli otomobiller iklim değişikliğinin azaltılmasına gerçek anlamda bir katkı sağlayabilir.”
5.HİDROJEN YAKIT HÜCRELİ OTOMOBİLLERİN RİSKLERİ NELERDİR?
Hidrojen kontrolsüz bir ortamda oksijenle reaksiyona girdiğinde ne olur? Bir ihtimal bunu okuldaki kimya dersinden hatırlayabilirsiniz. Bunun sonucunda, oksihidrojen gazı reaksiyonu olarak bilinen patlayıcı bir reaksiyon oluşur. Bu durumda gördüğümüz gibi hidrojen yanıcıdır, ancak bir FCEV'nin çalışması sırasında kontrolsüz bir hidrojen ve oksijen reaksiyonu oluşması neredeyse imkansızdır.
Bunun nedeni, hidrojen yakıt hücreli otomobillerde, hidrojenin özellikle güvenli olarak geliştirilen kalın duvarlı tanklarda sıvı halde depolanmasıdır. Rücker'ın vurguladığı gibi, çok sayıda çarpışma testi hidrojenli otomobillerin tasarım güvenliğini doğrulamıştır. Tanklar testlerden hasar almadan çıkmış ve hidrojen sızıntısı olmamıştır.
Ayrıca hidrojen teknolojisinin yeni olmadığını, bir dizi alanda denendiğini ve test edildiğini de unutmayalım. Örnek olarak, bugün rafineriler ham petrolün işlenmesinde proses gazı olarak büyük miktarlarda hidrojen kullanıyor. Boru hatları ve hidrojen depolama da onlarca yıldır kullanılıyor.
Axel Rücker“Çarpışma testleri, hidrojen tanklarının bir çarpışma sırasında hasar görmediğini ve hidrojen sızıntısı olmadığını gösterdi.”
6. GELECEKTE HİDROJEN YAKIT HÜCRESİ TEKNOLOJİSİNİN ROLÜ
BMW, gerekli hidrojen altyapısının mevcut olması, hidrojen için iyi bir fiyat sunulması ve otomobil fiyatlarının düşmesi durumunda hidrojenin gelecekte BEV'lerle (Bataryalı Elektrikli Otomobil) birlikte sürdürülebilir mobiliteye önemli katkıda bulunabileceğine inanıyor. Bu koşullar altında, hidrojen yakıt hücreli otomobiller, kullanıcıların alışkın oldukları esnek sürüş alışkanlıklarını sürdürmelerini sağlayan sıfır emisyonlu teknoloji olabilir!
Önde gelen enerji, ulaşım ve sanayi şirketlerinden oluşan global girişim olan Hidrojen Konseyi de bu konuda aynı görüşü paylaşıyor. Konsey, hidrojeni hem gelecekteki yakıt hücreli otomobiller için sürdürülebilir bir itiş gücü aracı olarak hem de ısıtma, elektrik ve sanayi için temiz bir enerji kaynağı olarak görüyor.
SON SÖZ SÜRÜCÜLERİN OLACAK.
Mobilite söz konusu olduğunda her sürücünün farklı istekleri ve ihtiyaçları var. BMW AG CEO’su Oliver Zipse, bu konuyu şöyle açıklıyor: “Bizim için iki önemli soru şu: Müşterilerimiz gelecekte ne tür bir itiş gücü ve teknoloji isteyecek? Ve müşterilerin tercihlerini mümkün olan maksimum iklim koruması ile nasıl gerçekleştireceğiz?” Bu nedenle BMW, klasik yanmalı motor, tamamen elektrikli otomobiller ve plug-in hybrid otomobiller gibi bir dizi farklı itiş gücü konseptine odaklanmaya ve hidrojen yakıt hücreli otomobiller hakkında araştırmalarına devam edecek..
SON SÖZ SÜRÜCÜLERİN OLACAK.
Mobilite söz konusu olduğunda her sürücünün farklı istekleri ve ihtiyaçları var. BMW AG CEO’su Oliver Zipse, bu konuyu şöyle açıklıyor: “Bizim için iki önemli soru şu: Müşterilerimiz gelecekte ne tür bir itiş gücü ve teknoloji isteyecek? Ve müşterilerin tercihlerini mümkün olan maksimum iklim koruması ile nasıl gerçekleştireceğiz?” Bu nedenle BMW, klasik yanmalı motor, tamamen elektrikli otomobiller ve plug-in hybrid otomobiller gibi bir dizi farklı itiş gücü konseptine odaklanmaya ve hidrojen yakıt hücreli otomobiller hakkında araştırmalarına devam edecek..
*İllüstrasyon: Cyprian Lothringer; Video: Benjamin Roth; Yazan: Nils Arnold | Yazı için kaynak: https://www.bmw.com/en/innovation/how-hydrogen-fuel-cell-cars-work.html
** H2 Mobility’nin açıkladığı fiyattır.