Çerezleri kullanmamız için izninizi yönetme aracımız geçici olarak çevrimdışı. Bu nedenle, çerez kullanımına izin vermenizi gerektiren bazı işlevler eksik olabilir.
BMW’NİN GENETİK ŞİFRELERİ.
BMW otomobillerinin DNA’sını keşfediyoruz.
BMW Dış Tasarım Departmanı’nın başkanı Christopher Weil, Hofmeister kıvrımından ikiz farlara ve Böbrek Izgaralarına kadar BMW’nin temel tasarım özelliklerini Joy Blog’ta anlatıyor; taslak çiziminden nihai üretim aşamasına dek bir otomobilin tasarımına dahil olan önemli adımları paylaşırken Yeni BMW 4 Serisi Gran Coupé’yi baz alıyor.
21.06.2021
Çocukluk çağından beri BMW’nin tasarım genlerine büyük bir ilgi duyduğunu söyleyen BMW Dış Tasarım Departmanı Başkanı Christopher Weil, “BMW otomobilleri beni her zaman büyülemiştir. Otomobillerin benzersiz özellikleri, örneğin otomobilin ön tarafından arkasına doğru uzanan sportif ve bir o kadar da zarif geçişler, çocukluk çağımda bile beni etkisi altına almıştı,” diyor. Günümüzde, kendisini büyüleyen otomobillerin tasarımında aktif olarak rol alan Weil’in çalışmaları arasında, Como Gölü’nde düzenlenen Concorso d’Eleganza Villa d’Este 2011 otomobil fuarı için çalışılan BMW 328 Hommage modeli de bulunuyor. “Markanın geçmişinden esinlenen otomobil, klasik tasarım özelliklerini modern çağa taşıyor. Bu etkiyi, otomobil yarışları tarihçesine göz kırpan farlardan BMW 328 modeline bir gönderme niteliğindeki jantlara ve günümüzde Yeni BMW 4 Serisi’nde de karşımıza çıkan dikey olarak yorumlanmış ikonik BMW Böbrek Izgaraları’na kadar her detayda görebiliyoruz. (➜ Daha fazla bilgi için: Böbrek Izgaralarının Evrimi.) Geçmişten günümüze bir köprü inşa etmek söz konusu olduğunda, BMW gibi üst düzey bir markanın süreci bir adım ileri taşıması gerekiyor. Yeni BMW 4 Serisi, Yeni BMW 4 Serisi Gran Coupé ve Yeni BMW i4, bu anlamda sınırları bir kez daha zorlamayı başarıyor. Yeni BMW 4 Serisi’ndeki kadar güçlü ve aynı zamanda duygulara hitap eden bir yan paneli, uzun zamandır herhangi bir BMW’de gördüğümü hatırlamıyorum.”
Geleceğe uzanan köprü: Geçmiş zamanlardan aldığı ilhamı modern çağa taşıyan BMW tasarımını, BMW 328’den başlayarak BMW 328 Hommage’a ve Yeni BMW 4 Serisi’ne uzanan bir yelpazede görebilirsiniz.
Bir BMW’nin karakteristik silüetini tanımlayan en önemli tasarım genleri nelerdir? Uzmanımız Christopher Weil, bu stil kılavuzunda sizler için BMW’de otomobil tasarım sürecini genel hatlarıyla açıklıyor.
TEMEL ADIMLAR.
Fikir aşamasından başlayarak otomobilin ilk tasarım taslağına ve nihayetinde seri üretim modeline kadar uzanan süreçte BMW, net bir koreografi ile çalışıyor. Süreç daima otomobil karakterinin tanımlandığı bir atölye çalışması ile başlıyor. Ardından, tasarımcılara otomobilin estetik, teknolojik ve aerodinamik özelliklerini belirleyen bir özet iletiliyor ve tasarımcılar, farklı taslaklar ve tasarımlar üzerinde çalışmaya koyuluyor. Weil, süreçten şu şekilde bahsediyor: “Tüm dünyadan fikirler topluyoruz. Los Angeles ve Şanghay’da tasarım stüdyoları bulunan yaratıcılık uzmanımız Designworks’un katkıları da oldukça değerli.’’
Derken, tüm bu fikirler arasından bir esin kaynağı, başka bir deyişle spesifik bir vizyon ortaya çıkıyor. Uzmanımıza göre bu modele ikinci bir taslak, yani bir rakip eşlik ediyor. Amaç mı? Elbette sınırları mümkün olduğunca zorlamak. “BMW otomobilleri daima çok sayıda karakteristik stil özelliği barındırmıştır. Hedefimiz, bu özellikleri özenli bir şekilde daha ileriye taşımak. Tıpkı Yeni BMW 4 Serisi modelinde olduğu gibi hem teknolojide hem de tasarımda yenilikler sunmak istiyoruz. Bir otomobil tasarımcısının, etkisini uzun süre sürdürecek otomobiller tasarlaması görevinin bir parçasıdır. Bununla beraber, BMW karakterinin tüm otomobillerimizde ilk bakışta fark edilmesi gerekiyor.” İşte süreç tam olarak böyle işliyor.
KARAKTERİSTİK TASARIM ÖZELLİKLERİ.
“BMW, ikon haline gelmiş pek çok stil özelliğine sahip ve otomobil tasarımcıları olarak bizler, bu özellikleri muhafaza edip geliştiriyoruz. BMW’nin ikon haline gelmiş en önemli parçası, tüm BMW’lerin ayırt edici özelliği olan ünlü Böbrek Izgaraları. Markanın günümüze kadar olan tarihçesinde yalnızca iki istisna görüyoruz: BMW 700 ve Isetta. BMW’nin geçmişine ve ızgaranın evrimine baktığımızda Yeni BMW 4 Serisi Coupé’nin, markanın efsanevi spor otomobil geleneğini yakından takip ettiği görülüyor. 1930’lardaki BMW 328 Coupé ve 1970’lerdeki BMW 3.0 CS gibi olağanüstü klasikler prestij, eşsiz sürüş keyfi ve yarış pistinde başarı ile karakterize olan ve beni kişisel olarak oldukça etkileyen BMW coupé tarihçesinin bir parçasını oluşturuyor. Dikey olarak hizalanmış Böbrek Izgaraları’yla BMW 3.0 CS’in ön bölümü de benzer bir yapıya sahip, ancak bu sefer biraz daha dar bir tasarım kullandık. Bir bakıma, tarihi yeniden yorumlamış olduk” diyen Weil, sözlerine şöyle devam ediyor: “Elbette bundan sonra da her BMW otomobilinde, otomobilin karakterine göre özel olarak tasarlanmış Böbrek Izgaraları görmeye devam edeceğiz.”
İkonik otomobiller bazı tartışılmaz tasarım özellikleri barındırsa da bu temel özelliklerin yeniden yorumlanması otomobil tasarımcıları ve ekipleri için heyecan verici bir görev anlamına geliyor. Bu bağlamda L biçimli stop lambaları, karakter çizgisi, köpek balığı yüzgeci biçimindeki anten ve daire şeklindeki ikiz farlar da kendilerine tasarım genleri arasında özel bir yer buluyor. İlk olarak 1968 yılında BMW 2800 CS’de karşımıza çıkan bu özellikler artık sportif otomobillerin alameti farikası haline gelmiş durumda. Yeni BMW 4 Serisi de bu geleneği yaşatmaktan gurur duyuyor.
BMW 2800 CS’in uzatılmış formu, otomobile hareket halinde değilken bile sportif ve şık bir görünüm kazandırıyor. Bu modelde ayrıca ünlü Hofmeister kıvrımına da yer veriliyor.
BMW otomobillerinin tasarımında kullanılan bir başka çarpıcı detay ise adını uzun bir süre boyunca BMW’de gövde geliştirme şefliği yapmış Wilhelm Hofmeister’dan alan Hofmeister kıvrımı. Hofmeister kıvrımı, tarihte ilk kez lüks segmentte yer alan BMW 3200 CS “Bertone” modelinde ve BMW’nin yeni orta segmenti “New Class” serisinde kullanılmış ve iki otomobil de 1961 yılında Almanya’nın Frankfurt kentinde düzenlenen Uluslararası Otomobil Fuarı (IAA) kapsamında tanıtılmıştı. C sütununda yer alan bu çift kıvrım, yalnızca estetik kaygılarla değil, aynı zamanda yapısal gerekçeler nedeniyle de kullanılmıştı. Gövdenin bu bölgesine daha dengeli bir yapı kazandıran bu özellik, Yeni BMW 4 Serisi’nde çok daha akışkan ve sportif bir görünümle karşımıza çıkıyor.
Elektrikli otomobil serisinden Yeni BMW i4 ve Yeni BMW i4 M50 modelleri de bu tasarım anlayışını benimsiyor. Elektrikli modeller olarak ayırt edici özelliklere sahip olsalar da tasarımları bütünüyle farklı değil. “BMW i4’ün yüzey tasarımı çok daha yumuşak hatlara sahip. Ancak, mavi renkli “i” sembolü ve kapalı Böbrek Izgaraları sayesinde modelin elektrikli olduğunu dışarıdan baktığınızda kolayca anlayabiliyorsunuz. BMW’yi tanımlayan şık ve uzatılmış oranları elektrikli otomobillerimizde de kullanmak istedik. Benim için modelin öne çıkan özelliği uzun motor bölmesi kapağı. Otomobilin içinden karşıya doğru baktığınızda motor bölmesi kapağını kolaylıkla görebiliyorsunuz. Geniş bir bulvarda kapağın üzerine yansıyan ağaçları görmek veya sürüş esnasında yansımaların kapak üzerinden kayıp geçmesini izlemek oldukça büyüleyici.”
Stile yön veren özellikler iç tasarımda da kendini gösteriyor. “Sürücü odaklı kokpit, BMW’nin iç tasarımıyla ilgili en çarpıcı özelliklerden biri. Sürücüye doğru eğim verilmiş konsol sanki özel dikim bir takım elbise giymişsiniz gibi hissettiriyor. Dış tasarımın çağrıştırdığı sportif his, iç tasarım ile kusursuz şekilde tamamlanıyor.”
Stile yön veren özellikler iç tasarımda da kendini gösteriyor. Sürücüye doğru eğim verilmiş konsol sanki özel dikim bir takım elbise giymişsiniz gibi hissettiriyor. Dış tasarımın çağrıştırdığı sportif his, iç tasarım ile kusursuz şekilde tamamlanıyor.
ORANTILAR.
Karakteristik bir siluet ve orantılar, hem otomobilin çizim aşamasında hem de gerçek hayatta istikrarlı bir şekilde BMW'nin tasarım özellikleri arasında yer alıyor. Kısa aks dışı mesafeler, uzun motor bölmesi kapağı ve girintili orta bölüm bir BMW’nin tarzını tanımlayan özellikler. Orta bölüm; bir otomobilin ön camı, arka ve yan camları, bunlar arasındaki sütunlar ve tavandan oluşan bölümü anlamına geliyor. Otomobilin, arkadan görünüşü de dahil olmak üzere yol üzerinde dengeli durması ve hareketsiz durumdayken bile dinamik görünmesi gerekiyor.
HATLAR, IŞIK VE KONTURLAR.
BMW tasarım ekibi için otomobil tasarımı; ışık ve gölgenin birbirleriyle olan etkileşiminden, heyecan verici ve dinamik bir hareket oluşturmak anlamına geliyor. Otomobilin gövdesi üzerine yansıyan ışık geçişlerinin kendisine şiiri anımsattığını söyleyen Christopher Weil, “Özellikle, aydınlatılmış bir tünelde yol alırken vurguların nasıl da mükemmel bir şekilde aktığını görebiliyorsunuz. BMW tasarım felsefesi, bu etkileşimi otomobil üzerinde bilinçli bir etki ve dinamizm oluşturmak üzere kullanmaya dayanıyor. Yeni BMW 4 Serisi’nde ön ve arka tekerlekler üzerine oturan gövde bölümlerinin yapısı, duygulara hitap eden yüzeyler oluşturuyor. Yan panelin kenarları alçaltılarak otomobilin odak noktası optik olarak aşağı çekiliyor ve neredeyse Z biçimindeki kavis dinamik bir ışık oyunu yaratıyor,’’ diyor.
TASLAKLARDAN SERİ ÜRETİME.
BMW’de üç farklı çalışma şekli karşımıza çıkıyor. Hommage adı verilen otomobiller, geçmişe göndermede bulunan ve geçmişe ait öğeleri alıp bunları modern bir şekilde yeniden yorumlayan otomobiller anlamına gelirken; Vizyon otomobiller, gelecekte daha da ileriye bakmamızı sağlıyor ve Konsept otomobiller ise seri üretim modellerine daha somut bir bakış sunuyor. Başlangıç aşamasında, konsept otomobil taslakları kullanılarak çeşitli tasarım temaları üzerinde oynamalar yapılıyor. Bu fikirlerden bazıları ilerleyen zamanlarda bir şekilde yollarda boy gösterebiliyor. Sonuçta, seri üretime girecek bir model için belirli kurallar ve gereksinimler olduğunu unutmamak gerekiyor. Tüm bu çalışmalar ve konseptler boyunca taslak oluştururken daha özgür davranmak mümkün. Yine de BMW tasarımı söz konusu olduğunda, tüm parçaları bir araya getirdiğinizde uyumlu bir genel tablo elde etmeniz gerekiyor. Ardından, konsept otomobilden alınan stil kararları seri üretim modeline tasarım özellikleri olarak uyarlanıyor. Christopher Weil’in Yeni BMW 4 Serisi ile ilgili olarak özellikle gurur duyduğu şeylerden biri de tam olarak bu. “Dikey Böbrek Izgaraları, başlangıçtan itibaren ana bir temaydı. Bu ikon haline gelmiş tasarım özelliğini konsept otomobil tasarımından yollara taşıyabilmiş olmamız gerçek bir duruş sergiliyor. Tıpkı Yeni BMW 4 Serisi’nin görünümü ile sergilediği duruş gibi.”
Çocukluk çağından beri BMW’nin tasarım genlerine büyük bir ilgi duyduğunu söyleyen BMW Dış Tasarım Departmanı Başkanı Christopher Weil, “BMW otomobilleri beni her zaman büyülemiştir. Otomobillerin benzersiz özellikleri, örneğin otomobilin ön tarafından arkasına doğru uzanan sportif ve bir o kadar da zarif geçişler, çocukluk çağımda bile beni etkisi altına almıştı,” diyor. Günümüzde, kendisini büyüleyen otomobillerin tasarımında aktif olarak rol alan Weil’in çalışmaları arasında, Como Gölü’nde düzenlenen Concorso d’Eleganza Villa d’Este 2011 otomobil fuarı için çalışılan BMW 328 Hommage modeli de bulunuyor. “Markanın geçmişinden esinlenen otomobil, klasik tasarım özelliklerini modern çağa taşıyor. Bu etkiyi, otomobil yarışları tarihçesine göz kırpan farlardan BMW 328 modeline bir gönderme niteliğindeki jantlara ve günümüzde Yeni BMW 4 Serisi’nde de karşımıza çıkan dikey olarak yorumlanmış ikonik BMW Böbrek Izgaraları’na kadar her detayda görebiliyoruz. (➜ Daha fazla bilgi için: Böbrek Izgaralarının Evrimi.) Geçmişten günümüze bir köprü inşa etmek söz konusu olduğunda, BMW gibi üst düzey bir markanın süreci bir adım ileri taşıması gerekiyor. Yeni BMW 4 Serisi, Yeni BMW 4 Serisi Gran Coupé ve Yeni BMW i4, bu anlamda sınırları bir kez daha zorlamayı başarıyor. Yeni BMW 4 Serisi’ndeki kadar güçlü ve aynı zamanda duygulara hitap eden bir yan paneli, uzun zamandır herhangi bir BMW’de gördüğümü hatırlamıyorum.”
TEMEL ADIMLAR.
Fikir aşamasından başlayarak otomobilin ilk tasarım taslağına ve nihayetinde seri üretim modeline kadar uzanan süreçte BMW, net bir koreografi ile çalışıyor. Süreç daima otomobil karakterinin tanımlandığı bir atölye çalışması ile başlıyor. Ardından, tasarımcılara otomobilin estetik, teknolojik ve aerodinamik özelliklerini belirleyen bir özet iletiliyor ve tasarımcılar, farklı taslaklar ve tasarımlar üzerinde çalışmaya koyuluyor. Weil, süreçten şu şekilde bahsediyor: “Tüm dünyadan fikirler topluyoruz. Los Angeles ve Şanghay’da tasarım stüdyoları bulunan yaratıcılık uzmanımız Designworks’un katkıları da oldukça değerli.’’
Derken, tüm bu fikirler arasından bir esin kaynağı, başka bir deyişle spesifik bir vizyon ortaya çıkıyor. Uzmanımıza göre bu modele ikinci bir taslak, yani bir rakip eşlik ediyor. Amaç mı? Elbette sınırları mümkün olduğunca zorlamak. “BMW otomobilleri daima çok sayıda karakteristik stil özelliği barındırmıştır. Hedefimiz, bu özellikleri özenli bir şekilde daha ileriye taşımak. Tıpkı Yeni BMW 4 Serisi modelinde olduğu gibi hem teknolojide hem de tasarımda yenilikler sunmak istiyoruz. Bir otomobil tasarımcısının, etkisini uzun süre sürdürecek otomobiller tasarlaması görevinin bir parçasıdır. Bununla beraber, BMW karakterinin tüm otomobillerimizde ilk bakışta fark edilmesi gerekiyor.” İşte süreç tam olarak böyle işliyor.
KARAKTERİSTİK TASARIM ÖZELLİKLERİ.
“BMW, ikon haline gelmiş pek çok stil özelliğine sahip ve otomobil tasarımcıları olarak bizler, bu özellikleri muhafaza edip geliştiriyoruz. BMW’nin ikon haline gelmiş en önemli parçası, tüm BMW’lerin ayırt edici özelliği olan ünlü Böbrek Izgaraları. Markanın günümüze kadar olan tarihçesinde yalnızca iki istisna görüyoruz: BMW 700 ve Isetta. BMW’nin geçmişine ve ızgaranın evrimine baktığımızda Yeni BMW 4 Serisi Coupé’nin, markanın efsanevi spor otomobil geleneğini yakından takip ettiği görülüyor. 1930’lardaki BMW 328 Coupé ve 1970’lerdeki BMW 3.0 CS gibi olağanüstü klasikler prestij, eşsiz sürüş keyfi ve yarış pistinde başarı ile karakterize olan ve beni kişisel olarak oldukça etkileyen BMW coupé tarihçesinin bir parçasını oluşturuyor. Dikey olarak hizalanmış Böbrek Izgaraları’yla BMW 3.0 CS’in ön bölümü de benzer bir yapıya sahip, ancak bu sefer biraz daha dar bir tasarım kullandık. Bir bakıma, tarihi yeniden yorumlamış olduk” diyen Weil, sözlerine şöyle devam ediyor: “Elbette bundan sonra da her BMW otomobilinde, otomobilin karakterine göre özel olarak tasarlanmış Böbrek Izgaraları görmeye devam edeceğiz.”
İkonik otomobiller bazı tartışılmaz tasarım özellikleri barındırsa da bu temel özelliklerin yeniden yorumlanması otomobil tasarımcıları ve ekipleri için heyecan verici bir görev anlamına geliyor. Bu bağlamda L biçimli stop lambaları, karakter çizgisi, köpek balığı yüzgeci biçimindeki anten ve daire şeklindeki ikiz farlar da kendilerine tasarım genleri arasında özel bir yer buluyor. İlk olarak 1968 yılında BMW 2800 CS’de karşımıza çıkan bu özellikler artık sportif otomobillerin alameti farikası haline gelmiş durumda. Yeni BMW 4 Serisi de bu geleneği yaşatmaktan gurur duyuyor.
BMW otomobillerinin tasarımında kullanılan bir başka çarpıcı detay ise adını uzun bir süre boyunca BMW’de gövde geliştirme şefliği yapmış Wilhelm Hofmeister’dan alan Hofmeister kıvrımı. Hofmeister kıvrımı, tarihte ilk kez lüks segmentte yer alan BMW 3200 CS “Bertone” modelinde ve BMW’nin yeni orta segmenti “New Class” serisinde kullanılmış ve iki otomobil de 1961 yılında Almanya’nın Frankfurt kentinde düzenlenen Uluslararası Otomobil Fuarı (IAA) kapsamında tanıtılmıştı. C sütununda yer alan bu çift kıvrım, yalnızca estetik kaygılarla değil, aynı zamanda yapısal gerekçeler nedeniyle de kullanılmıştı. Gövdenin bu bölgesine daha dengeli bir yapı kazandıran bu özellik, Yeni BMW 4 Serisi’nde çok daha akışkan ve sportif bir görünümle karşımıza çıkıyor.
Elektrikli otomobil serisinden Yeni BMW i4 ve Yeni BMW i4 M50 modelleri de bu tasarım anlayışını benimsiyor. Elektrikli modeller olarak ayırt edici özelliklere sahip olsalar da tasarımları bütünüyle farklı değil. “BMW i4’ün yüzey tasarımı çok daha yumuşak hatlara sahip. Ancak, mavi renkli “i” sembolü ve kapalı Böbrek Izgaraları sayesinde modelin elektrikli olduğunu dışarıdan baktığınızda kolayca anlayabiliyorsunuz. BMW’yi tanımlayan şık ve uzatılmış oranları elektrikli otomobillerimizde de kullanmak istedik. Benim için modelin öne çıkan özelliği uzun motor bölmesi kapağı. Otomobilin içinden karşıya doğru baktığınızda motor bölmesi kapağını kolaylıkla görebiliyorsunuz. Geniş bir bulvarda kapağın üzerine yansıyan ağaçları görmek veya sürüş esnasında yansımaların kapak üzerinden kayıp geçmesini izlemek oldukça büyüleyici.”
Stile yön veren özellikler iç tasarımda da kendini gösteriyor. “Sürücü odaklı kokpit, BMW’nin iç tasarımıyla ilgili en çarpıcı özelliklerden biri. Sürücüye doğru eğim verilmiş konsol sanki özel dikim bir takım elbise giymişsiniz gibi hissettiriyor. Dış tasarımın çağrıştırdığı sportif his, iç tasarım ile kusursuz şekilde tamamlanıyor.”
ORANTILAR.
Karakteristik bir siluet ve orantılar, hem otomobilin çizim aşamasında hem de gerçek hayatta istikrarlı bir şekilde BMW'nin tasarım özellikleri arasında yer alıyor. Kısa aks dışı mesafeler, uzun motor bölmesi kapağı ve girintili orta bölüm bir BMW’nin tarzını tanımlayan özellikler. Orta bölüm; bir otomobilin ön camı, arka ve yan camları, bunlar arasındaki sütunlar ve tavandan oluşan bölümü anlamına geliyor. Otomobilin, arkadan görünüşü de dahil olmak üzere yol üzerinde dengeli durması ve hareketsiz durumdayken bile dinamik görünmesi gerekiyor.
HATLAR, IŞIK VE KONTURLAR.
BMW tasarım ekibi için otomobil tasarımı; ışık ve gölgenin birbirleriyle olan etkileşiminden, heyecan verici ve dinamik bir hareket oluşturmak anlamına geliyor. Otomobilin gövdesi üzerine yansıyan ışık geçişlerinin kendisine şiiri anımsattığını söyleyen Christopher Weil, “Özellikle, aydınlatılmış bir tünelde yol alırken vurguların nasıl da mükemmel bir şekilde aktığını görebiliyorsunuz. BMW tasarım felsefesi, bu etkileşimi otomobil üzerinde bilinçli bir etki ve dinamizm oluşturmak üzere kullanmaya dayanıyor. Yeni BMW 4 Serisi’nde ön ve arka tekerlekler üzerine oturan gövde bölümlerinin yapısı, duygulara hitap eden yüzeyler oluşturuyor. Yan panelin kenarları alçaltılarak otomobilin odak noktası optik olarak aşağı çekiliyor ve neredeyse Z biçimindeki kavis dinamik bir ışık oyunu yaratıyor,’’ diyor.
TASLAKLARDAN SERİ ÜRETİME.
BMW’de üç farklı çalışma şekli karşımıza çıkıyor. Hommage adı verilen otomobiller, geçmişe göndermede bulunan ve geçmişe ait öğeleri alıp bunları modern bir şekilde yeniden yorumlayan otomobiller anlamına gelirken; Vizyon otomobiller, gelecekte daha da ileriye bakmamızı sağlıyor ve Konsept otomobiller ise seri üretim modellerine daha somut bir bakış sunuyor. Başlangıç aşamasında, konsept otomobil taslakları kullanılarak çeşitli tasarım temaları üzerinde oynamalar yapılıyor. Bu fikirlerden bazıları ilerleyen zamanlarda bir şekilde yollarda boy gösterebiliyor. Sonuçta, seri üretime girecek bir model için belirli kurallar ve gereksinimler olduğunu unutmamak gerekiyor. Tüm bu çalışmalar ve konseptler boyunca taslak oluştururken daha özgür davranmak mümkün. Yine de BMW tasarımı söz konusu olduğunda, tüm parçaları bir araya getirdiğinizde uyumlu bir genel tablo elde etmeniz gerekiyor. Ardından, konsept otomobilden alınan stil kararları seri üretim modeline tasarım özellikleri olarak uyarlanıyor. Christopher Weil’in Yeni BMW 4 Serisi ile ilgili olarak özellikle gurur duyduğu şeylerden biri de tam olarak bu. “Dikey Böbrek Izgaraları, başlangıçtan itibaren ana bir temaydı. Bu ikon haline gelmiş tasarım özelliğini konsept otomobil tasarımından yollara taşıyabilmiş olmamız gerçek bir duruş sergiliyor. Tıpkı Yeni BMW 4 Serisi’nin görünümü ile sergilediği duruş gibi.”
*Fotoğraflar: BMW; Yazar: Markus Löblein; Animasyonlar: Nicolas Guyon | Yazı için kaynak: https://www.bmw.com/en/design/car-design-the-keys-to-bmw-design.html