Çerezleri kullanmamız için izninizi yönetme aracımız geçici olarak çevrimdışı. Bu nedenle, çerez kullanımına izin vermenizi gerektiren bazı işlevler eksik olabilir.
YAPAY ZEKANIN BAŞYAPITLARI.
BMW 8 Serisi Gran Coupé nasıl dijital bir tuvale dönüştü?
900 yıllık sanat tarihinden, 50.000 eser ve modern sanattan beslenen bir algoritmanın neler yapabileceğini hiç düşündünüz mü? BMW’nin inovasyonu sanatla birleştirme geleneği ile bu vizyon, gerçeğe dönüşüyor. “The Ultimate AI Masterpiece”i yaratmak için Nathan Shipley, Gary Yeh ve yapay zekâ bir araya geliyor ve BMW 8 Serisi Gran Coupé’yi de sofistike bir tuval olarak kullanıyorlar.
07.06.2021
Bir algoritma, sanatı yeniden şekillendirebilir mi? Amerikalı kreatif teknoloji uzmanı Nathan Shipley, uzun zamandır yapay zekâ teknolojisinin kreatif tasarım potansiyeli üzerinde çalışıyor. Shipley, yapay zekânın kreatif anlamda gelişmekte olan bir alan olduğunu ve sanatı algoritmalarla birleştiren bu büyüleyici dünyanın sanatçılar için olağanüstü bir araca dönüşebileceğini ifade ediyor. Bu yeni teknolojiyi keşfetme arzusuyla başladığı projesinde, sanat tarihinin farklı stillerini öğrenen ve öğrendikleriyle tamamen yeni şeyler üreten bir yapay zekâ algoritmasına yer veriyor.
“Gary Yeh tarafından bizzat seçilen çağdaş eserlerle birlikte tarihi sanat eserlerinden oluşan geniş bir veri kümesi ile çalışmak görsel anlamda çok etkileyici ve insanı düşünmeye iten kombinasyonların açığa çıkmasını sağlıyor. Elde edilen görüntülerin otomobilin üzerine bir tuval gibi yansıtılması ise BMW’nin teknolojiyi sanatla bir araya getirme geleneğine doğru yepyeni bir sayfa açılması anlamına geliyor.”
BMW İLE SANAT ARASINDAKİ DİNAMİK İLİŞKİ.
Sanat ile teknoloji arasındaki bağ BMW geleneğinde çok eskilere dayanıyor, böylelikle de geçmiş, günümüz ve gelecek arasında önemli bir bağlantı kuruluyor. Sanatın estetik bağlamında otomobillerle nasıl bir araya gelebileceğini gösteren ve inovatif bir örnek olan BMW Art Car; sanata, tasarıma ve teknolojiye dair kültürel ve tarihi gelişmelere odaklanıyor. Dünyanın dört bir yanındaki ünlü sanatçılar, 1975 yılından bu yana BMW ile birlikte otomobilleri birer sanat eserine dönüştürüyor. BMW Art Car Koleksiyonu kapsamında günümüze dek düzenlenen sergilerde; Alexander Calder, Frank Stella, Roy Lichtenstein, Andy Warhol, David Hockney, Jenny Holzer, Olafur Eliasson, Cao Fei, John Baldessari ve Jeff Koons gibi ünlü sanatçıların çalışmalarına yer veriliyor.
BMW Kuzey Amerika Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Uwe Dreher, konu hakkında şu açıklamalarda bulunuyor: “Dünyanın dört bir köşesindeki tüketicilerle özgün şekillerde etkileşim kurmak için sayısız girişime imza atan BMW, 50 yıldır sanatı ve kültürel etkinlikleri destekliyor. 2021 yılında da devam ettiğimiz bu girişimler kapsamında insanlarla bağ kurmak için yeni ve yaratıcı yollar bulma arayışımızın bir parçası olarak sanal dünyaya adım atıyoruz. Yüzlerce yıllık klasik sanat eserlerini, son teknoloji yapay zekâ algoritmaları yardımıyla çağdaş eserlerle birleştirerek, yepyeni ve heyecan verici sonuçlar elde ediyoruz.”
BMW Marka Ortaklıkları, Sanat ve Tasarım Birimi Başkanı Hedwig Solis Weinstein, bu açıklamaları şu sözleriyle destekliyor: “Farklı disiplinler ve bireyler arasında gerçekleştirilen ortak çalışmalar ve yaratıcılık, kültürel teşebbüslerimizin vazgeçilmez bir parçasını oluşturuyor. Bu kez ilhamımızı kreatif yapay zekâ teknolojilerinde uzman olan Nathan Shipley ile ArtDrunk’ın kurucusu ve aynı zamanda bir koleksiyoner olan Gary Yeh arasında kurulan diyalogdan alıyoruz; Leelee Chan ve Jamal Cyrus gibi ilham veren sanatçıların da katılımıyla teknoloji, sanat tarihi ve çağdaş sanat arasında bir sinerji oluşturuyoruz.”
900 yıllık sanat tarihinden ilham alan BMW 8 Serisi Gran Coupé.
50.000 SANAT ESERİNDEN ALINAN İLHAM.
Yapay zekâ da tıpkı insanlar gibi öğrenebiliyor, ihtiyaç duyduğu tek şey ise bir öğretmen ve bilgi. Bu konuya büyük ilgi duyan Nathan Shipley, görüşlerini şu cümlelerle ifade ediyor: “Belirli açılardan yapay zekânın, sanatı insanlara benzer şekilde üretmeyi öğrenebildiğini görüyoruz. Örneğin, kendini geliştirmek isteyen bir ressam olarak müzeleri gezdiğinizi, kübizm veya ekspresyonizm gibi ilham almak istediğiniz stillere ilişkin izlenimler edindiğinizi ve bunları evinizde veya atölyenizde yeniden şekillendirdiğinizi düşünün. Yapay zekâ söz konusu olduğunda, kübizmi veya ekspresyonizmi tanımlayan örüntüler ve stil elementleri, algoritma tarafından otomatik olarak tespit ediliyor.”
Fırça, boya ya da herhangi bir teknik malzeme kullanmayan yapay zekâ bunun yerine sadece verilerle çalışıyor. Burada çok büyük bir veri birikimi söz konusu. İhtiyaç duyduğu malzemeleri yapay zekâya sağlamak için seçkin resimlerden oluşan bir veri kümesi hazırlayan Shipley, süreci şu sözlerle açıklıyor: “Yapay zekâ programını 900 yıllık sanat tarihini temsil eden 50.000 sanat eserinden alınan görüntülerle destekledik.” Bu girdileri sanatı anlamak için bir temel olarak kullanan yapay zekâ, sanat tarihinden öğrendiklerini bir araya getirip geliştirerek tamamen yeni olan sanat eserleri üretiyor.
Shipley’nin avangart vizyonunu bir adım ileriye taşımak isteyen BMW ekibi, Gary Yeh’i sürece dahil etti. Tanınmış isimlerin yanı sıra henüz yolun başındaki sanatçıların çalışmaları arasından 50 çağdaş eser seçen Yeh’in katkıları sayesinde yapay zekâ, tarihi veri kümesini modern sanatla birleştirmeyi öğrendi. Sanatın diğer insanlar için ne anlama geldiğini sürekli olarak keşfetmenin ve farklı bakış açılarını öğrenmenin hayranlık verici olduğunu düşünen Yeh, konu ile ilgili olarak şu açıklamalarda bulunuyor: “Hayatlarımızın beklenmedik şekilde izole hale geldiği bu dönemde, izleyicilere dijital olarak gerçek bir sanat deneyimi yaşatmak için dünyanın farklı bölgelerindeki sanatçılarla birlikte çalışma fırsatını yakaladık. Sanatın sınırlarını zorlamak, gelecekte teknolojinin sanat dünyasını nasıl etkileyebileceğini deneyimlemek ve BMW’nin 50 yıldır sürdürdüğü kültürel faaliyetlerine katkıda bulunmak özellikle benim için çok heyecan verici bir serüvendi.”
Sanatın otomobil ile aynı potada eritilmesinin heyecan verici bir meydan okuma olduğunu söyleyen Yeh, sözlerine devam ediyor: “Sanatın ve BMW 8 Serisi gibi otomobillerin ortak noktası, ikisinin de statükonun sınırlarını oldukça zorlamaları. Otomobil tasarımının itici gücünü hız tutkusu ve yeni teknolojiler oluştururken, bu noktada sanat ilhamını materyallerle yapılan sonsuz deneylerden ve dışa vurumcu potansiyelinden alıyor. Bu iki dünyayı birbirine bağlayan bir başka olgu ise tabii ki estetik tutkusu.”
Seçilen sanat eserlerine ayrıca Yeh’in kişisel stilinin de yön verdiği projede, “Modelin ağırlığını geniş bir kapsamdan kasıtlı olarak bir araya getirilmiş bir derlemeye kaydırmanın sonucu ne olabilir?” veya “Belirli sanatçılara ait çalışmaların, algoritmanın sanat anlayışı üzerinde değişiklikler yapmasına izin verdiğimizde nasıl bir sonuç elde edilebilir?” gibi soruların yanıtı da aranıyor. Bu şekilde, insanların bir araya gelerek sanat yaratmak için yapay zekâyı olağanüstü bir teknoloji aracı olarak nasıl kullanabilecekleri konusu da merak edilenler arasında.
Jamal Cyrus’tan ilham alan BMW 8 Serisi Gran Coupé.
YAPAY ZEKANIN İLHAM KAYNAĞI: DESENLER.
Böylesine büyük bir veri kümesinden elde edilen sanat kasıtlı olabilir mi? Bu sorunun yanıtını bulmak için Yeh’in dikkatlice bir araya getirdiği eserlere odaklanılabilir. Konu hakkında görüşünü aldığımız bir sanat uzmanı, süreci şu şekilde açıklıyor: “Bazı eserler kendi içlerinde oldukça etkileyici olabilir, ancak sanata dair en büyük değeri, farklı sanat çalışmaları arasında ve hatta daha genel anlamda, farklı kültür odakları arasında bağlantı kurduğumda aldığımı hissediyorum. Bunları bir araya getirmek, büyük resmi görmemizi sağlayan noktaları birbiriyle ilişkilendirmemize yardımcı oluyor.”
“Yapay zekâ, büyük resmi bir araya getirmek için mevcut veri kümelerini tam olarak bu şekilde kullanıyor ve aynı zamanda beynimizin çalışma şeklini de taklit ediyor” diyerek konuyu açıklayan Shipley, sözlerine şöyle devam ediyor: “Bu projede yapay sinir ağlarıyla çalıştık. İnsan beyninin yapısını model alan bu ağlar, bir veri kümesi içindeki örüntüleri bulma konusunda oldukça başarılı. Her eğitim yinelemesinde sinir ağının ağırlığı ayarlanıyor ve böylelikle giderek daha doğru ve daha iyi sonuçlar üreten bir ağ elde ediliyor. Bilgi işlem mekanizmaları, girilen verileri kategorize edip sınıflandırıyor ve bu verilerden bir örüntü yaratıyor. Bu sayede yapay zekâ, veri kümelerindeki tüm bilgileri ve karakter özelliklerini bir araya getiren derin ve komplike bir model elde eder.”
Peki, yapay zekâ kendi stilini de geliştirebilir mi? Shipley’nin bu soruya yanıtı: “Bir bakıma evet. Parametreleri belirleyerek ve yapay zekânın kaynak olarak kullandığı sanatçıları seçerek algoritmayı ve dolayısıyla stili etkilemiş oluyoruz. Dahil ettiğimiz veya dışarıda bıraktığımız öğeler, yapay zekâdan elde edeceğimiz sonucun kreatif gelişimini etkiliyor. Sanatın en nihayetinde kasıtlı olması noktasında hemfikiriz. Her ne kadar bir insan olmasa da örüntüler oluşturmayı ve yeni sanat eserleri yaratmayı öğrenen bir sistemle karşı karşıyayız.”
DİJİTAL DENEYİM.
BMW 8 Serisi Gran Coupé gibi eşsiz bir tuval üzerinde sürekli gelişen yapay zekâ sanatının büyüsüne kapılmamak elde değil. Kurgusal düşünme biçimlerinin yanı sıra geçmişi şekillendiren esin kaynaklarına yer veren proje çok heyecan verici. Ancak şu an için henüz gerçekleşmemiş bir düş daha var. Shipley, bu konuda şunları söylüyor: “Projeyi ilk kez gözümüzde canlandırırken, BMW 8 Serisi Gran Coupé’yi yapay zekânın ürettiği ve sürekli değişen yüzeyiyle gece vakti şehrin caddelerinde dolaşırken hayal ettik. Bu düşü gelecekte gerçeğe dönüştürmenin bir yolunu bulmayı çok istiyoruz. Teknolojiyi muhteşem görüntüler oluşturmak için kullanırken ilham kaynağımızı olağanüstü olanın çekiciliğinden alıyoruz.”
Bunun dışında, henüz yanıtını bilmediğimiz bir soru daha var: “Yapay zekâ, Picasso gibi sanatçıları tekrar hayata getirmeyi başarabilecek mi?”
Çağdaş sanatçılardan ilham alan BMW 8 Serisi Gran Coupé.
*Yazı için kaynak: https://www.bmw.com/en/innovation/creative-ai-bmw-8-gran-coupe-art-with-artificial-intelligence.html