Çerezleri kullanmamız için izninizi yönetme aracımız geçici olarak çevrimdışı. Bu nedenle, çerez kullanımına izin vermenizi gerektiren bazı işlevler eksik olabilir.
RAISA VANESSA İLE
ÖZEL BİR SÖYLEŞİ.
Güçlü ve modern kadınların giyim tarzını belirleyen Raisa Vanessa'nın kurucusu olan moda tasarımcıları Raisa ve Vanessa, NYFW dijital podyumunda sergilenecek eşsiz tasarımlarını, tamamen elektrikli Yeni BMW i4 ve benzersiz İstanbul manzaraları eşliğinde gerçekleştirdikleri film çekimini, sürdürülebilir moda anlayışlarını ve çok daha fazlasını Joy Blog'a anlattı.
18.02.2022
2011 yılında Raisa ve Vanessa Sason tarafından kurulan Raisa Vanessa, 2013 yılından beri dünyanın farklı şehirlerindeki defilelerde sergileniyor ve dünyaca ünlü markalardan biri. Raisa ve Vanessa ile bu sene dijital olarak katıldıkları New York Fashion Week defilesi, Yeni BMW i4 eşliğinde gerçekleştirdikleri İstanbul çekimi, moda sektöründe sürdürülebilirlik ve minimalizm anlayışı ve bir otomobilde aradıkları özellikler hakkında keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
New York Fashion Week tüm moda severlerin, hatta özellikle de “Devil Wears Prada’’ filmini izlemiş herkesin heyecanla karşıladığı bir organizasyon. Tasarımcı gözünden, NYFW’nin bir parçası olmak sizin için ne ifade ediyor?
Biz beş sezondur NYFW’te defilelerimizi gerçekleştiriyoruz. Pandemi öncesinde showlarımızı New York’ta fiziki olarak yapıyorduk, şimdi ise dijital olarak yapıyoruz. NYFW, izleyiciler için olduğu kadar bizim için de çok heyecanlı ve keyifli bir organizasyon.
New York ve İstanbul aslında benzer enerjiler taşıyan ve tarih boyunca tasarımcılara ilham olan şehirler. BMW ile 2019 yılında NYFW için New York’ta global bir içerik çalışmanız olmuştu. Şimdi yine BMW ile bu kez İstanbul’dasınız. Şehrin enerjisi çekiminize nasıl yansıdı?
Evet, New York ve İstanbul dinamikleri birbirine oldukça yakın olan iki şehir; ikisi de 7/24 ayakta olan, her tür insanı barındıran metropoller. BMW ise bizim için tam da böyle şehirlerde, hatta böyle şehirleri yaşamayı sevenlerin tercihi olacak bir otomobil, belki de bu yüzden 2019’da New York’ta şimdi ise İstanbul’da bu deneyimi BMW ile yaşıyor ve paylaşıyor olmak, biz şehri yaşamayı sevenler için çok keyif verici bir deneyim oldu.
Tasarımcı olarak yarattıklarınız elbette ki ön planda, izleyiciyle iletişiminiz modeller üzerinde gördüğümüz kıyafetler aracılığıyla gerçekleşiyor diyebiliriz. BMW ile olan içerik çalışmalarında ise biz tüm süreci sizden bizzat dinlemekten büyük keyif alıyoruz. Kameranın önünde ve odak noktasında olmak sizin için nasıl bir his?
Aslında kamera önünde olmaktan genelde biraz çekinen, kamera ile arası pek de iyi olmayan insanlarız. İtiraf etmemiz gerekirse, BMW’den bu projeyi dinlediğimizde başta biraz panikledik. Tabii tamamen elektrikli Yeni BMW i4’ün eşsiz sürüş keyfini deneyimledikçe, kameranın varlığını yavaş yavaş ikinci plana atmaya başladık. İstanbul’un benzersiz güzelliklerine Yeni BMW i4’ün üstün konforu ile şahit olduğumuz, unutulmaz bir deneyimdi bizler için.
Moda sanal evrenle flört ederken dijital defileler artık bir istisna değil, sektörün normali haline geldi. Bu dijital varoluş sizin açınızdan neleri değiştirdi? Örneğin; sizce defileler bir anlamda daha az stresli ve daha erişilebilir hale geldiler mi?
Dijital defileler pandemi ile kaçınılmaz duruma geldi. Moda sektöründe artık Paris’te değil de Zoom’da buluşmaya alıştık. Dijital defilelerini, tasarımlarımızı her açıdan, istediğimiz süre ve istediğimiz şekilde yansıtabilmemiz, ayrıca temamızı çok daha kolay aktarabilmemiz bakımından çok daha konforlu ve avantajlı buluyoruz.
Sizin tasarımlarınızı özel kılan en temel etkenlerden biri de imza niteliğindeki detaylar. Bu sezon NYFW dijital podyumda göreceğimiz dokunuşlarınızın ilham kaynağı nedir?
Bu sezon “hayallerimizdeki kadını’’ bambaşka bir distopyada konumlandırdık. Detayları ile zevklerine bağlı kalan bir Raisa Vanessa kadınını görürken, bizlerden beklenilmeyen zıtlıklardan doğan birleşimleri de tasarımlarımıza kattık. İlhamımız dijital ve sanal bir dünyanın doğuşu oldu.
İlham toplayabilmek için farklı yerler görmenin, mobil olmanın önemi büyük. Moda dünyası bir dönüşüm süreci geçirirken mobilite için de aynısı sürdürülebilirlik ve elektrifikasyon olarak kendini gösteriyor. Sizin tasarımcı olarak bir otomobilden beklentileriniz neler?
Bizim üç köpeğimiz var, bu nedenle bir otomobilden en büyük beklentimiz geniş ve konforlu olması. Spor otomobilleri çok sevmekle ve genelde birlikte çıktığımız seyahatlerde kullanmakla birlikte şehir içinde geniş kullanım alanına sahip olan konforlu otomobilleri tercih ediyoruz.
SS22 koleksiyonu için “La Casa de Raisa Vanessa’’ başlığı altında bir kısa film hazırladınız. Tasarımlarınızı bir hikâye olarak görme fikri nasıl doğdu?
Aklımızda bir moda filmi çekmek uzun zamandır vardı. Cemo Çetin ile bu konuyu konuştuğumuzda kendisi bu projeyi zevkle üstleneceğini söyledi ve böylelikle karşınıza La Casa de Raisa Vanessa çıktı. Moda defileleri yapmak oldukça heyecan verici ve keyifli olsa da arada böyle farklılıklar yaratmanın takipçilerimizi dinamik tutacağını düşünüyoruz.
Modada ve dekorasyonda uzun zamandır hâkim olan minimalizm anlayışı yerini yeniden maksimalizme bırakıyor. Irıs Apfel’in “More is more, less is bore” anlayışına siz de katılıyor musunuz?
Kesinlikle katılıyoruz. Kıyafetlerimize bizi yansıtan teatral bir hava katmayı çok seviyoruz ve bunu yaparken de sınırlarımızı genişletmek, kendi sınırlarımızı kendimiz çizmek için minimal yerine maksimal detaylar tercih ediyoruz. Gerçekten de “More is more, less is bore’’ diyebiliriz.
Kreatif bir ikili olarak birlikte çalışmanın ve üstelik ortak bir çocukluk, gençlik hikayesini paylaşmanın bu serüvendeki avantajları neler?
İki kişi olmanın başlıca avantajı iş paylaşımı yapabiliyor olmak. Birbirimize destek olmamız da iş paylaşımı yapmak adına mükemmel bir zaman avantajı veriyor bize. Fikir çatışmaları yaşamamayı da aslında bir avantaj olarak görüyoruz. Tasarımda fikir üzerine başka bir fikir doğdukça en kusursuza gittiğimizi düşünüyoruz.
Sürdürülebilirlik genelden farklı olarak, tasarımcıların hem kişisel hem kreatif dünyalarının bir parçası. Kullandığınız araçlardan üretim prensiplerinize, sizin yaşamınızda bu anlayışla birlikte neler değişti?
Tamamen sürdürülebilir olmak kesinlikle çok isteğimiz bir şey. Ancak bizim gibi geniş çaplı koleksiyonlar üreten lüks tüketim markaları için bu süreç o denli kolay değil; çünkü kumaş ve aksesuarlarda sürdürülebilir malzemelerin sayısı maalesef oldukça kısıtlı. Bu nedenle koleksiyonumuzdaki “ready to tear’’ parçalarda sürdürülebilir kumaşlara yönelsek bile couture parçalarımızda bu durum pek söz konusu olamıyor.
BMW, tamamen elektrikli Yeni BMW i4 ile birlikte hem günlük kullanıma uygun, hem de performans ve zarafeti eforsuzca yansıtan “yeni sportif” anlayışını benimsiyor. Raisa Vanessa dünyasında da aynı bakış açısının izlerini görüyoruz. Bu çok yönlülüğün sizin tasarım anlayışınızdaki yeri nedir?
Multi fonksiyonel birleşimler hep ilgimizi çekmiştir. Filmimizde de dediğimiz gibi “Hem doğaya saygı hem de insana saygı.’’ Tasarımlarımıza da bu ruhu yer yer aktarıyoruz. Bir kadının hem şık hem de rahat hissetmesi her zaman önceliğimiz.
Son olarak, Western kültüründen ilham alan ilk defilenizden bugünlere, kariyerinize onlarca koleksiyon ve iş birliği sığdırdınız. Yakın gelecek için ajandanızda heyecan duyduğunuz neler var?
Bu soruyu, yakın zamanda La Casa de Raisa Vanessa ile ilgili yepyeni bir sürpriz görebileceğinizi söylerek cevaplayalım. Bunun yanında yaz aylarının başında yapacağımız yeni sezon iş birliklerimizle de sizleri çok şaşırtacağımızı düşünüyoruz. Umarız ki bizleri, markamızı seven ve takip eden herkes de bu heyecanımıza ortak olur.
* Yazar: BMW; Fotoğraflar/Video: BMW | Yazı için kaynak: https://www.bmw.com/en/magazine/innovation/zeus-and-hera-schwarzenegger-hayek-pinault-bmw-comeback.html