BMW 3 SERİSİ’NİN YEDİ NESLİ.

Birinci nesil (1975)

1975: Rıfat Ilgaz’ın kaleminden sinemaya uyarlanan Hababam Sınıfı kapalı gişe oynuyor. Türk sinemasının külterinden biri olan yapım, aynı zamanda Kemal Sunal isimli genç yeteneğin yükselişini hızlandırıyor...

Aynı yıl yollara çıkan BMW 3 Serisi isimli, E21 gövde kodlu otomobil, İspanyol paça ve apartman topuk gibi akımlardan çok daha uzun ömürlü olacak bir trendi başlatıyor: Kompakt, sportif, premium sedan. Sürücü odaklılık ve sürüş keyfi gibi kavramları daha önce ele alınmamış biçimde sunan BMW 3 Serisi, yenilikçi tarzı kadar temiz, sade formuyla da ön plana çıkıyor. 1970-1974 yılları arasında BMW Tasarım Direktörü olarak görev yapan ve dönemin BMW formunu yaratan Paul Bracq’ın ‘Zaman her şeyi eskitse de form sonsuza kadar yaşamalıdır!’ sözü BMW 3 Serisi’nin temel tasarım karakterindeki zamansızlığın kaynağını ifade eder gibi... Köpek balıklarından ilham alınarak tasarlanan ve ileri doğru atılan ön bölümde ikili aydınlatmalar ve böbrek ızgaraları, gövdeyi baştan başa çevreleyen ve kapıların ortasından geçen ütü çizgisi, ikonik Hofmeister kıvrımı, dik tasarımlı geniş cam alan ve uzatılmış aks aralığı söz konusu zamansızlığın başlıca elementleri.

İkinci nesil (1982)

1982: TRT haftada iki gün renkli yayına geçme kararı alınca ülkedeki ekranların renklenme süreci hızlanıyor. Pac-Man öncülüğündeki video oyunları yaygınlaşıyor, popülerliğini bugün dahi yitirmemiş olan ‘Eye of the Tiger’ ise dünya listelerinin ilk sıralarına yerleşiyor.

Aynı yıl yollara çıkan E30 gövde kodlu ikinci nesil BMW 3 Serisi Fas’ta düzenlenen lansmanla dünyaya tanıtılıyor. İlkin iki kapılı sedan gövde formuyla sunulan otomobil 1983 yılının Eylül ayından itibaren dört kapılı sedan versiyonuna kavuşmuş ve hitap ettiği müşteri grubunu hızla genişletmiştir. BMW’nin geleneksel sportifliğini yerini aldığı modelden devralıp yükseltmekle kalmayan ikinci nesil, aynı zamanda genişleyen kabin hacmi ve konfor özellikleriyle birçok aileye erişmiştir. Otomobilin standart tasarım özelliklerinden birisi olan çiftli ön aydınlatma grubu o dönemden günümüze BMW 3 Serisi’nin tüm nesillerinde kullanılmasının yanında, dönemin çocukları için gurbetçi yakınları anımsatan bir sıcak hatıra niteliğindedir.

Otomobilin üstü açık versiyonu 1985 yılında ortaya çıkmıştır. İlk üstü açık BMW 3 Serisi’nin sunulması kadar, bu yıl aynı zamanda ilk BMW M3’ün tanıtılması açısından da kayda değerdir. Markanın Alman Binek Otomobiller Şampiyonası’na (DTM) katılma inisiyatifiyle eş zamanlı olarak ortaya çıkan E30 M3, BMW yarış takımının bilgi birikimini yollara aktarmasına olanak sağlamıştır. 2.3 litrelik dört silindirli motor, tasarımsal ve aerodinamik kaygılarla hazırlanmış modele özgü gövde kiti ve otomobilin 6,15 kg başına 1 bg güç sunması hatırlanmaya değer detaylar. Modern zamanlarda BMW’nin en hızlı değer kazanan klasiklerinden biri haline gelen ilk nesil M3 artık caddelerden ziyade kapalı garajlarda ve müzelerde yaşamını sürdürüyor.

Kısa süre içerisinde gövde ve performans tipi çeşitliliği arttırılan ikinci neslin BMW 3 Serisi’nin touring versiyonu ile tanıtımı 1987 yılında gerçekleşmiştir. Bu hamlenin ortaya çıkışında markanın kendisinden daha çok, Max Reisböck isimli bir çalışanın etkili olduğunu ifade etmek gerekir. Ailesi ile çıktığı tatillerde sedan gövdeli BMW 3 Serisi’ne tüm eşyalarını sığdıramayan Reisböck, böylece çalışmadığı zamanlarda bir hobi projesi olarak otomobili touring gövdeli versiyonuna kavuşturur ve BMW tarihindeki ilk touring modele imzasını atar.

Üçüncü nesil (1990)

R&B müzik, bol kesim giysiler ve televizyon dizileri yükseliyor. Doksanlara hoş geldiniz! Üçüncü nesil BMW 3 Serisi markanın geçmişinde önemli bir yere sahip olan sıralı altı silindirli motorları, aerodinamik öncelikler gözetilerek hazırlanmış çarpıcı tasarımı ve çeşit çeşit gövde tipiyle dikkat çekiyor.

E36 gövde kodlu üçüncü nesil BMW 3 Serisi’nin tasarımında ön aydınlatma grubunu muhafaza eden far camı ve fark edilir ölçüde yatık tasarlanmış tavan sütunları ön plana çıkıyor. Özellikle A ve C sütunları mümkün olduğunca yatık tasarlanarak otomobilin rüzgar direnci iyileştirilmiş ve günümüzde çokça kullanılan ‘coupé formlu sedan’ yaklaşımının temelleri atılmıştır. Sedan, Coupé, Cabrio, Touring ve Compact olmak üzere beş temel gövde tipiyle sunulan E36’nın M3 versiyonu ise Sedan, Coupé ve Cabrio gövde seçenekleriyle sunulmuştur. Dolayısıyla bu nesilde gövde çeşitliliğinin önemli ölçüde zenginleştiği söylenebilir.

Dördüncü nesil (1997)

1997: Kopyalanmış bir koyun bilim dünyasında önemli yankılar uyandırırken, Titanik filmi gişe rekorları kırıyor. Mustafa Sandal’ın ‘Araba’ şarkısı henüz dillererden düşmemişken, BMW’nin dördüncü nesil 3 Serisi modeli, tıpkı bir önceki nesilde olduğu gibi, evvela sedan versiyonu ile lanse ediliyor. Coupé, Cabrio, Touring, Compact ve M3 ise Sedan’dan sonra tanıtılıyor. Bu nesilde farklı gövde tipleri arasındaki tasarımsal farklılıkların ön plana çıkışına şahit oluyoruz. Öyle ki Coupé, Cabrio ve Compact modelleri neredeyse farklı tasarım dillerini yansıtıyor.

E46 gövde kodlu dördüncü nesil BMW 3 Serisi tasarım, sportiflik, konfor, rafinelik ve kalite standartları açısından zamanının ötesinde bir otomobildir ki E46’nın tüm zamanların en çok satılan BMW 3 Serisi nesli olması bu noktada kayda değer. Üretimde kaldığı dokuz yıl içerisinde 3.266.885 adetlik satışa ulaşan otomobil kırılması zor bir rekorun sahibidir.

Beşinci nesil (2005)

2005 Formula 1 Dünya Şampiyonası’nın 14. yarışı Türkiye’de düzenleniyor ve yarışın kutlamalarında sıkça 50 Cent parçaları çalıyor. YouTube dijital dünyanın yeni arama motoru olma yolundaki ilk başarılı adımlarını atarken, BMW aynı yılın Cenevre Otomobil Fuarı’nda beşinci nesil 3 Serisi’ni tanıtıyor.

Bir sonraki yıl ‘World Car of the Year’ ödülüne layık görülen beşinci nesil BMW 3 Serisi tasarımsal açıdan cesur bir yaklaşımın ürünüdür. Öyle ki Coupé ve Cabrio modeller geleneksel sedana kıyasla oldukça farklı bir tasarım diline sahiptir.

Ülkemizde özellikle 320d seçeneği ile çok sevilen E90 gövde kodlu BMW 3 Serisi, dizelin yüksek torkunu ve düşük yakıt tüketimini markanın geleneksel sürüş keyfiyle harmanlayarak kitlelerin beğenisine sunmuştur. Otomobilin 420 bg güç üreten V8 atmosferik motorlu M3 versiyonları ise günümüz standartlarında dahi oldukça geçerli bir performansa sahiptir. Ön tasarımını E92 gövde kodlu coupé versiyondan, arka tasarımını E90 gövde kodlu sedandan alan E90 M3 Sedan ise bu yönüyle benzersizdir ve nadir bulunan bir klasik olma yolunda hızla ilerlemektedir.

Altıncı nesil (2011)

2011: ‘Game of Thrones’ tüm dünyayı kasıp kavuracak yürüyüşüne başlıyor. Altıncı nesil BMW 3 Serisi ise gelecekte otomotiv dünyasını kasıp kavuracak ‘elektriklenme’ için hibrit güç ünitelerine kavuşuyor. Tamamı turbo beslemeli motorlarla donatılan F30 gövde kodlu otomobil güç, yakıt tüketimi ve emisyon gibi başlıklarda önemli bir ilerleme kaydederken; ActiveHybrid 3 ve sonrasında tanıtılan 330e iPerformance isimli hibritler ise geleceğe ışık tutuyor.

BMW’nin geleneksel böbrek ızgaralarına entegre far tasarımıyla ön plana çıkan altıncı nesil, aynı zamanda büyüyen boyutlarıyla da dikkat çekiyor. Model ailesine henüz katılan Gran Turismo gövde tipi ise coupé formlu tavan tasarımını daha uzun aks aralığıyla ve sedan kullanışlılığıyla bir araya getirerek özellikle arkadaki yolculara bir üst sınıfı hatırlatacak türden bir hacim ve konfor sunuyor.

Yedinci nesil (2018 ve sonrası)

2018: ‘Google AI Assistant’ sizin yerinize telefon görüşmeleri yapıp, takviminizi organize edebiliyor. Bohemian Rhapsody filmi genç kuşağı Queen albümleriyle tanıştırırken, grubun hayranları için tatlı hatıralar uyandırıyor ve elbette herkes Meghan Markle ve Prens Harry’nin düğününü konuşuyor.

Aynı yıl tanıtılan yedinci nesilBMW 3 Serisi markayı geleceğe taşıyor. Tasarımın bütününe entegre edilen üç boyutlu böbrek ızgaraları, çiftli ön aydınlatma grubu ve iç mekanda sürücüye dönük konsoluyla BMW geleneklerine sadık kalan otomobil, aynı zamanda BMW’nin yakın geleceğine ışık tutan benzersiz teknolojiler barındırıyor ve ‘Tutkularınızın Mühendisliği’ sloganıyla BMW tutkunlarına sunuluyor.