Nergiz Yeşil’in Gözünden Biyo-Sanat | BMW Joy Blog

BİYO-MATERYALLERDEN SANAT ESERLERİNE.

Nergiz Yeşil ile bilim ve sanatı buluşturan bir söyleşi.

BİYO-MATERYALLERDEN SANAT ESERLERİNE.Nergiz Yeşil ile bilim ve sanatı buluşturan bir söyleşi.
    Nergiz Yeşil, doğaya zarar vermeyen, sürdürülebilir materyallerle çalışmayı tercih eden bir biyo-sanatçı. Kombucha scoby, miselyum ve daha pek çok biyo-materyali sanat eserlerine dönüştüren, atık gıdaların değerlendirilmesiyle vegan deri ve kağıtlar üreten, doğa ile iş birliği yapan Nergiz Yeşil ile BMW Joy Blog’a özel bir söyleşi gerçekleştirdik.


    13.08.2022

    Devamı

    Nergiz Yeşil, sanatsal pratiğini normların oluşumlarına, nitelikli çoğunluklara, bu çoğunlukların güçlerine, bu çoğunluklara maruz kalmaya ve doğum-yaşam-ölüm döngüsüne dikkat çekerek “normal-anormal, anormallik” kavramlarıyla tanımlıyor. Sanatçı, bu sorgulamayı organik, sürdürülebilir, bazen kendi yetiştirdiği malzemelerle yapıyor ve biyo-materyallerden sanat eserleri üretiyor. Biyo-sanat tanımını, biyo-sanata dair merak edilenleri ve çok daha fazlasını Nergiz Yeşil’den dinleyelim.

    Nergiz Yeşil’in Gözünden Biyo-Sanat | BMW Joy Blog

    “Biyo-sanat” son dönemde aşina olduğumuz bir kelime olmasına rağmen sanat disiplini olarak birçok insan için hâlâ çok yeni. İşin uzmanını bulmuşken buradan başlayalım isteriz, biyo-sanat nedir ve bizlere ne öğretebilir?
    Biyo-sanatın; bilim, teknoloji ve sanatın birlikteliğinden doğan, canlı doku, bakteri ve organizmaların yaşam süreçleri ile çalışılan bir sanat uygulaması olduğunu söyleyebiliriz. Birçok bilimsel disiplinle karşılıklı ilişki içinde gelişen biyo-teknoloji, fermantasyondan genetik mühendisliğine uzanan geniş interdisipliner bir alan ve biyo-sanat pratiğine bilimsel çalışma alanı oluşturur. Biyo-sanat ayrıca politik, dönüştürücü, ekolojik aktivizm ve inovasyon ekseninde pratik ve teorik yaklaşımlar sunar. Bu bağlamda bir iletişim aracı olarak biyo-sanat ve biyo-tasarım bütünsel bir yaklaşımla sorunları ele alabilir ve alternatif çözüm önerilerini kitlelere ulaştırabilir. Biyo-sanat ve biyo-tasarım; global ekolojik sorunlara dikkat çekmeye, bireysel sorumluluklar doğrultusunda etki alanını fark etmeye veya ettirmeye yarar sağlayabilir. Ayrıca toplumun tüketici olarak konumlandırılmasını eleştiriye açarak, yeni tüketici tanımı ve yeni davranış önermeleriyle global markaların tüketim biçimlerini değiştirmesi yönünde güçlü bir etki oluşturabilir.

    Yüksek lisans tezinizi “Sanat Yapıtında Biyolojik Materyal Kullanımı” başlığı ile biyo-sanat üzerine yazdınız. Heykel bölümünden mezun olduktan sonra biyo-sanat gibi farklı bir sanat pratiğine geçiş süreciniz nasıl oldu?
    Sanat eğitimi süresince, hatta henüz bu alan biyo-sanat diye tanımlanmamışken, bu alana yönelimim başlamıştı. Kavram-form ilişkisi, eğitimimin temel hareket noktasıydı. Kavram-malzeme ilişkisini derinlemesine gözetlemeyi de ben problem olarak algılıyordum. Doğum, yaşam, ölüm döngüsü ve normlar üzerine çalışırken, sanat nesnesinin materyalinin de kavramla birlikte hareket etmesinin söylemi güçlendireceğini düşünerek, zaman ve çevresel faktörlere göre değişen, dönüşen ve çözünen çevre dostu içerikli materyal üretim denemeleri yapmaya başlamıştım.

    Yani bu döngüden bahsederken eserin malzemesinin kalıcılığını gözetmek bütünselliği bozuyor gibiydi. Zamanla yaşamımdaki tüketim ve çevre hassasiyetlerim, sanat pratiğime de yansıdı. Atıklarımı ayrıştırmak, kompost yapmak, enerji tüketimini gözetmek gibi alışkanlıklarım, sanat nesnesi üretimi esnasındaki tüketimimi de gözden geçirmemi ve dönüştürmemi sağladı. 

    Nergiz Yeşil’in Gözünden Biyo-Sanat | BMW Joy Blog

    Doğaya zarar vermeyen, sürdürülebilir alternatif materyaller sizin çalışmalarınızda önemli bir yere sahip. Bu noktada organik temelli materyallerle üretimler gerçekleştirmenin zorlayıcı ve heyecan verici yanları neler? Çalışmaktan en çok keyif aldığınız materyal hangisi?
    Bir sanat eseri üretmeden önce bir biyo-materyal yetiştirmenin, bireysel tüketim alışkanlıklarımda yaşadığım iç hesaplaşmalarım açısından iyi bir yol olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla kombucha scoby ve miselyum öncelik verdiğim biyo-materyaller arasında. Eserle besinini paylaşmak, sanat üretiminde doğa ile iş birliği yapmak ve mikroorganizmalar ile yaratıcılık sürecini birlikte yürütmek gerçekten heyecanlı… Süreç ve sonuçlara müdahalelerde bulunurken canlı mikroorganizma iş birliğinden doğan ikili üretim pratiği ile birlikte rastlantısallığa açık olmak da merakımı canlı tutuyor. Ve tabii ki çağın getirdiği hızlanmaya karşın, mikroorganizmanın gelişim sürecinin yavaşlatıcı etkisinin hayatıma yansıması, ortak takvim oluşturma ile birlikte hiyerarşi olgusu aksine hareket etmek önemli noktalardan biri. Nihayetinde eser aracılığıyla izleyiciyle bu bağlamda iletişim kurmak, karşılıklı öğrenme ve beslenme fırsatlarının doğması üretim sürekliliği için motive edici oluyor.

    Biyo-sanatın kısıtlayıcı tarafları da yok değil. Öngörülemeyen sonuçlar ile malzeme kaybı, sınırlayıcı renk-ton skalası, materyal mukavemeti ve kabiliyeti dolayısıyla estetik değer arayışında sınırlayıcı olabiliyor. Ayrıca araştırma ve denemeler için laboratuvar erişiminin zorluğu başlıca bir problem. İlgili konuda bilim insanı, sanatçı, tasarımcı eşleşmesi ve iş birliği neredeyse imkânsız. Son olarak gitgide genişleyen ve derinleşen araştırmalar, üretimi destekleyen yeni beslenme alanları sunarken aynı zamanda zorlayıcı uzun soluklu ön çalışmalara dönüşüyor. 

    İleri dönüşüm ve tüketimi minimuma indirgeme konularına odaklanıyorsunuz. Bu kapsamda gerçekleştirdiğiniz projeniz “Sıfır Atık Sanatçı Beslenmesi”nden de bahsedebilir misiniz?
    Antroposen çağda insan merkezli, tüketim odaklı yaşayış biçiminin sonuçlarına dolayısıyla iklim krizine ve kıt kaynaklara işaret eden projem, gerçek anlamda beslenmedeki organik atıkları kademeli olarak tarımsal üretime ve sanat üretimine çevirme yöntemi olarak tanımlanabilir. Bu kapsamda; sanat eseri üretiminde, minimum tüketim, geri-ileri dönüşüm, çevre değerlerinin korunması gözetiliyor. Sanat nesneleri; günlük beslenmeden veya çevredeki bitkilerin organik atıklarından oluşan kompost-gübreyle desteklenen bostan ürünlerinden üretiliyor. Doyma eyleminin besinsel içeriği ve kalitesi, fiziksel ihtiyaçların karşılanmasının yanı sıra algı biçimini, dolayısı ile tüm aktivitelerimizi doğrudan etkiliyor. Gündelik hayatın zaruri rutini olan beslenme, salt doyma bazlı bir eylem olarak görülmemeli. Son dönem bilimsel araştırmalarda bağırsakların ikinci beyin olarak tanımlanması, “ne yersen o'sun” sloganıyla, ne ile ve nasıl beslendiğimiz tüm duygu-durum, bilişsel ve davranışsal süreçlerimize olan etkisini ortaya koyuyor. 

    Nergiz Yeşil’in Gözünden Biyo-Sanat | BMW Joy Blog

    Atık gıdaların değerlendirilmesiyle vegan deri ve kağıtlar üretiyorsunuz. Özellikle gıda kriziyle karşı karşıyayken daha da önem kazanan bu ileri dönüşüm yolculuğunu sizden dinleyebilir miyiz? Sizce burada bir sanatçının sorumluluğu ne yönde olmalı?
    Kıt kaynak, herkes için kıt kaynak! Bu nedenle global ekolojik sorunlar karşısında, sanat ve sanatçı ayrıcalıklı bir konumda yer almamalı. Sanatçı bu bağlamda üretim biçiminin sonuçlarının sorumluluğunu taşımalı. Sanatçı sözünü doğa dostu olmayan malzemelerde kalıcılık aramadan da söyleyebilir, yani asıl olan fikri kalıcılıktır diye düşünüyorum. Bedelinin küresel ve kitlesel olarak ödendiği, doğada yüzyıllarca çözünmeden kalan ve üretim sürecinde bile çevre kirliliğine sebep olan materyallerin kullanımının, sanatsal ifadenin önüne geçen, negatif sonuçlar doğurduğu kanaatindeyim.

    “Kıt kaynak, herkes için kıt kaynaktır. Ekolojik sorunlar karşısında, sanatçılar ayrıcalıklı bir konumda yer almamalı. Sanatçı, üretim biçiminin sorumluluğunu taşımalı.”

    Günlük hayatınızda sürdürülebilirlik çerçevesinde neler yapıyorsunuz? Sizce ülke olarak farkındalığımız ne düzeyde?
    Tüketimin her alanında mümkün olduğunca hassasiyet gösteriyorum. Basit ama önemli bulduğum alışkanlıklarım var. Bunları; kendi su şişemi yanımda taşımak, karton bardak ve pipet kullanmamak, organik atıkları kompostlamak, markette bez çanta kullanmak, strafor ve streç filmle paketlenmiş sebze meyveleri satın almamak, yine streç film yerine saklama kabı kullanmak, hızlı moda etkisine kapılmamak, katı doğal sabun kullanmak, çoğunlukla geri-ileri dönüştürülmüş ürünleri tercih etmek olarak sıralayabilirim. Temelde olabildiğince talep oluşturmaktan kaçınıyorum. Türkiye’de durumun önemini bilen, ifade eden, sorumluluk alan, çözüm öneren, üreten ve hatta çoktan eyleme geçmiş hiç de azımsanmayacak bir kitle var ama sayıca ve etki alanı açısından yetersiz olduğu aşikâr.

    Çevre ve tüketim bilincinin toplumun geneline yayılması için farklı yöntemler geliştirilmeli. Örneğin, marketlerde poşet kullanımını azaltmak için ücretlendirme uygulaması maalesef cezadan kaçınma edimini pekiştirerek sağlanmaya çalışılıyor. Bu dışsal motivasyonu, negatif çağrışımla uygulama, davranışın sürekliliğini sağlamaz. Hareketi başlatmak için dışsal motivasyon kullanılacaksa da ceza yerine ödül ile teşvik etmek daha etkili olacaktır. Ödül ile teşvik örnekleri çok yaygın, mesela “para veren geri dönüşüm makineleri” gibi uygulamalardan gayet verimli sonuçlar alınıyor. İç motivasyon için ise kaynakların kullanımı ile ilgili bilinçlenme ve bilinçlendirme eylemleri gerekli. Temel tüketim unsurlarının dışında statü göstergesi algısıyla oluşan lüks tüketimin de bireysel farkındalıkla aşılması gerektiğini düşünüyorum. 

    Nergiz Yeşil’in Gözünden Biyo-Sanat | BMW Joy Blog

    Son olarak bize gelecek projelerinizden bahsetmek ister misiniz?
    Hâlihazırda yürüttüğüm projelerin yeni uzantıları doğrultusunda ilerlemeyi planlıyorum. Ayrıca süreç ve deneyimlerimi paylaşabileceğim sanatçı kitapları hazırlamayı da düşünüyorum. Bunun yanı sıra umarım yakın gelecekte sanat, tasarım, bilim kesişmesinden hareketle, sosyal sorumluluk yönü güçlü, materyal oluşturma ve ar-ge imkânı sağlayacak, herkesin uzmanlığına göre katkı sağlayıp faydalanabileceği iş birliklerine açık bir atölye-laboratuvar alanı kurmayı hedefliyorum. 

    Nergiz Yeşil’in Gözünden Biyo-Sanat | BMW Joy Blog

    NERGİZ YEŞİL HAKKINDA.

    Lisans ve yüksek lisansını Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Heykel Bölümü’nde tamamlayan Nergiz Yeşil, “Sanat Yapıtında Biyolojik Malzeme Kullanımı” başlıklı master tezini biyo-sanat üzerine hazırladı. Avrupa ve Türkiye'de birçok karma sergi ve projeye katıldı. Sabancı Sanat Ödülleri de dahil olmak üzere birçok ödüle layık görülen Nergiz Yeşil yaşamına ve çalışmalarına İstanbul’da devam ediyor.

     

    * Yazar: Nils Arnold; Fotoğraflar: Lorenzo Alesi; Sanat Çalışmaları: Carolin Wabra, Verena Aichinger | Yazı için kaynak: https://www.bmw.com/en/magazine/sustainability/sustainable-road-trip-through-norway.html 

    Devamı
    YENİ BMW i7.| BMW Joy Blog

    YENİ BMW i7.

    Tamamen elektrikli ilk BMW i7 Sedan.

    YENİ BMW i7.

    Tamamen elektrikli ilk BMW i7 Sedan.

    İLGİLİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YAZILAR:

    Duygu Yılmaz ile Zeytin Çekirdeğinden Biyoplastiğe. | BMW Joy Blog

    ZEYTİN ÇEKİRDEĞİNDEN BİYOPLASTİĞE.

    Giulio Bonazzi ile Sondan Başa Doğru. | BMW Joy Blog

    GIULIO BONAZZI İLE SONDAN BAŞA DOĞRU.