Çerezleri kullanmamız için izninizi yönetme aracımız geçici olarak çevrimdışı. Bu nedenle, çerez kullanımına izin vermenizi gerektiren bazı işlevler eksik olabilir.
ÜRETİMİN YENİ LİDERLERİ.
Modern liderler üretimde çevreci ve sürdürülebilir yöntemleri seçiyor. Kalkınmanın çevresel boyutlarını işinin merkezine koyan işletmelerin ve AR-GE çalışmalarının artışı üreticilerin er ya da geç değişimi kucaklamaları gerektiğine işaret ediyor.
22.06.2020
Modern iş dünyası, modern liderlere ihtiyaç duyuyor. Geçmişe kıyasla çevreye, insana ve etik değerlere saygılı olmanın çok daha önem kazandığı bir dünyada yaşıyoruz. İnsanlığın son yüzyılda çevreye verdiği, çoğunun geri dönüşü mümkün olmayan zararın bedellerini yeni yeni ödemeye başlıyor. Daha fazla geç kalmadan elimizden geleni yapmamız şart ve işte modern liderler bunun ötesini de düşünüyor. Tarihin en büyük çevre aktivizmi eylemleri küresel boyutta devam ederken, bilim insanları çevreye duyarlı inovasyonlara öncelik veriyor. Modern bir lider olmanın yolu da hizmet verdiği sektörde bu değerleri ön plana taşımaktan geçiyor. Her ne sektörde çalışıyor olursa olsun, bir liderin çevre dostu teknolojiler ve malzemeler kullanılmasını teşvik etmesi, markasının ve üretim sürecinin çevreye verdiği zararı en aza indirmesi ve bunları başarabilmek için araştırma ve geliştirmeye önem vermesi bekleniyor.
YAPI MALZEMELERİNDE ÇEVREYE DUYARLI İNOVASYONLAR
Çevremizi en çok dönüştüren endüstrilerden biri, yapı endüstrisi. Bu nedenle de çevreye duyarlı, sürdürülebilirlikten ve geri dönüşümden beslenen sonuçlar üretmeye odaklı liderlere dünyamızın belki de en çok bu sektörde ihtiyacı var. Yapı malzemelerindeki son inovasyonlar ve geliştirilen son yapı teknolojileri de bu alandaki ihtiyaca türlü çözümler üretmeye yönelik. İnşaatlarda kullanılması planlanan yeni yapı malzemeleri, tuğla, beton ve çimento üretiminde alışılmışın dışına çıkıyor ve doğrudan ya da dolaylı olarak çevreye katkısı bulunan çözümler sunuyor.
Cephelerdeki tuğlalarda kullanılması planlanan, kil ve hidrojellerle üretilen hidroseramik tuğlalarsıcak havalarda iç mekanları soğutma etkisine sahip. Kendi ağırlığının 500 katına kadar su buharını emme özelliğine sahip hidrojeller, bu su buharını sıcak günlerde salarak iç mekan sıcaklığını 6 santigrat dereceye kadar düşürebiliyor. Böylece sıcak günlerde oldukça fazla enerji harcayan klimalara olan ihtiyacın azaltılması öngörülüyor. Breathe Brick adındaki inovatif yapı malzemesi ise, dışarıdaki havayı içeriye çeken, hava kirliliğine neden olan maddeleri emerek içinde hapseden ve filtrelenmiş havayı geri salan bir tuğla çeşidi. Çift yüzeyli bu tuğlaların dış yüzeyinde filtrelemeyi yapan özel dış kaplama ve iç yüzeyinde ise standart yalıtım malzemesi kullanılıyor. Bu tuğlaların yakın gelecekte yapıların standart havalandırma sisteminin bir parçası olması bekleniyor. Henüz proje aşamasındaki bir çalışma ise sigara izmaritinden tuğla üretmenin yollarını araştırmaya devam ediyor. Her yıl 1.2 milyon tona .yakın sigara izmariti toprağa arsenik, krom, nikel ve kadmiyum gibi birçok kimyasalın karışmasına yol açmaya devam ederken, bu atıkların tuğla yapımında kullanılması toprak kirliliğini önlemeyi amaçlıyor. Sadece bu da değil; bu yöntemle üretilen tuğlaların daha hafif olması da üretilirken harcanan enerjinin azalmasını sağlıyor.
‘Van Gogh Path’ Projesi © Daan Roosegaarde | www.studioroosegaarde.net
Işıldayan çimento, enerji tasarrufu sağlayarak dolaylı yoldan çevreye katkı sağlayacak yeni bir yapı malzemesi. Gün ışığını emen ve karanlıkta etrafa saçan bu malzemenin yakın vadede yüzme havuzları, açık otoparklar, yürüyüş yolları ve tabelalarda kullanılması, bu alan ve yüzeylerdeki ışıklandırmanın yerini alması planlanıyor. Bu malzemenin sanatsal ve ilham verici gecelerin habercisi olduğunu da söylemek mümkün: Vincent Van Gogh’un Yıldızlı Gece tablosundan ilham alan ve sanatçının yaşamının iki yılını geçirdiği Hollanda kasabası Neuen’de uygulanan bisiklet yolu Van Gogh Path, ışıldayan çimento malzemesini kullanan Smart Highway projesinin mevcut uygulamalarından biri. Studio Roosegaarde ve Heijmans Infrastructure ortaklığında uygulanan proje inovatif endüstrinin harika bir örneği. Tasarım ve interaktif düşünceyi etkileyici bir işçilikle harmanlayan proje şimdiden birçok ödülün sahibi oldu. Kendini-iyileştiren betonunisedüzenli aralıklarla yeni malzeme kullanılarak onarılması gereken otoyollar için sürdürebilir bir çözüm olması hedefleniyor. Isıtıldığında kırılan parçaları yeniden bir araya gelebilen ve yeniden şekillendirilebilen bu malzemenin, otoyollarda standart hale getirilmesi ve yıllık bakımlarda yol çalışmalarında yeni malzeme olarak kullanılması planlanıyor. Ayrıca trafik sıkışıklığına neden olmak yerine indüksiyon bobinleriyle donatılmış özel bir ısıtıcı araçla üzerinden geçilmesi ve kolayca onarılması da söz konusu. Bir diğer malzemede ise sürdürülebilirlik ve çevreyi korumadan çok ileri görüşlülük öne çıkıyor. Mars betonu adı verilen ve laboratuvar çalışmaları Mars toprağı kullanılarak yapılan bu yapı malzemesi, Mars’a malzeme taşımadan yapılaşmaya imkan sağlayacak. Toprağında bolca kükürt bulunan gezegende su olmadan beton üretmenin önünü açacak bu inovasyonla, topraktan ayrıştırılan ve 240 dereceye ısıtılarak sıvı hale getirilen kükürtün Mars toprağı ile karıştırıldıktan sonra soğutulması sonucu beton elde edilebiliyor.
Tuğla ve çimentolardaki bu inovasyonların yanı sıra yapılarda sıkça karşımıza çıkan ahşap için de yeni kullanım alanları yaratılıyor. Halihazırda doğal bir malzeme olan ahşabın pencere ve güneş panelleri gibi yüzeylerde de kullanımına imkan sağlayacak yarı saydam ahşap, ahşabın kaplama kısmındaki astarın çıkarılması ve nano ölçekli dikim olmak üzere iki aşamalı bir üretim süreci sonucu elde ediliyor.
" 70’lerin fütüristik filmlerini andıran yapı malzemeleri: Işıldayan çimento, mars betonu, şeffaf ahşap ve kendini iyileştiren beton... "
ÇEVRE DOSTU ÜRÜNLER VE AMBALAJLAR
Geri dönüştürülmüş karbon fiber, BMW i’nin sürdürülebilir üretim süreçlerinde önemli bir yere sahip.
Talaş, alçı ve yulaf kepeğinden oluşan bir karışımın Ganoderma lucidum adlı mantar türüyle karıştırılmasından oluşan mikoform adlı malzemeden üretilen biyo-plastik mobilyalar, düşük enerji gerektiriyor, kirlilik yaratmıyor, uzun süre dayanıyor ve basit teknolojilerle şekillendirilebiliyor. Doğa sporlarıyla ilgilenen tüketicileri hedefleyen markaların öncülüğünde, geri dönüşümlü malzemelerden üretilen giyim ürünleri ve aksesuarlar da yaygınlaşmaya başlıyor. Geri dönüştürülmüş plastik, cam ve bambudan üretilen mataralar, giyim fabrikalarının atık kumaş ve polyesterlerinden üretilen çadır ve montlar, plastik şişelerden dönüştürülen kumaşlar, okyanuslardan toplanan plastik atıklardan üretilen güneş gözlükleri, geri dönüştürülmüş polyester ve atıklardan yapılmış ayakkabılar bunlardan sadece birkaçı.
Sürdürülebilir ya da geri dönüşümlü malzemelerden üretilen çevre dostu ürünler kadar, başta gıda ürünleri ve temizlik malzemelerinde bir zorunluluk olan ambalajların da bu özellikleri taşıması oldukça önemli. Bu yüzden sektöründe öncü pozisyona geçmek isteyen bir liderin çok katmanlı düşünerek, sunduğu ürün kadar ambalaj malzemesine ve teknolojisine önem vermesi gerekiyor. Son yıllarda bazı içecek firmaları cam, karton ve plastiğe kıyasla daha sürdürülebilir olan geri dönüşümlü plastikleri tercih ederken, yeni malzeme ve teknoloji arayışları konusundaki inovasyonlara da her geçen gün yenileri ekleniyor; sıfır-atıklı ambalaj teknolojileri için çözümler aranıyor. Bitki kaynaklı, biyo-polimer malzemelerden üretilen esneyebilir ve katlanabilir torbalar, küçülebilir ve gerilebilir filmler, bakterilerin parçalayabildiği polilaktik termoplastik ve biyo-plastik ambalajlar plastik ambalajların yerini almaya başladı bile.
OTOMOTİV SEKTÖRÜNDE SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇÖZÜMLER
Otomotiv endüstrisindeki gelişmeler de sevindirici boyutlara geliyor. Filtreleme sistemlerinin iyileştirilmesi, otomobil parçalarının geri dönüşümü ve tüketicinin bilinçlendirilmesi gibi adımlar atılsa da, bu arayışın odağında enerji ve yakıt tasarrufu yer alıyor. Bunun yollarından biri de ağrılığı azaltmak ve bu, diğer sektörlerde olduğu gibi sürdürülebilir malzemelerde inovasyonlarla geliştirilmeye çalışılıyor. Günümüzde üretilen otomobil parçalarının %55’inde çelik kullanılırken, bunu alüminyum, magnezyum ve çeşitli polimerler izliyor. Hafifliği amaçlayan yeni teknoloji arayışlarında ise %82 alüminyum tercih ediliyor. Leipzig'deki BMW i tesisi, kullanılan enerjinin tamamını yenilenebilir enerji kaynaklarından elde ediyor. Tesisteki dört rüzgar türbinin yanında, karbon lifler de %100 oranında su gücüyle üretiliyor.
Yapı ve inşaat sektöründen otomotive, gündelik eşyalardan ambalajlara her sektörde çevreye duyarlılık ve yeni teknoloji arayışlarını takip etmeye ve sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz.
Modern iş dünyası, modern liderlere ihtiyaç duyuyor. Geçmişe kıyasla çevreye, insana ve etik değerlere saygılı olmanın çok daha önem kazandığı bir dünyada yaşıyoruz. İnsanlığın son yüzyılda çevreye verdiği, çoğunun geri dönüşü mümkün olmayan zararın bedellerini yeni yeni ödemeye başlıyor. Daha fazla geç kalmadan elimizden geleni yapmamız şart ve işte modern liderler bunun ötesini de düşünüyor. Tarihin en büyük çevre aktivizmi eylemleri küresel boyutta devam ederken, bilim insanları çevreye duyarlı inovasyonlara öncelik veriyor. Modern bir lider olmanın yolu da hizmet verdiği sektörde bu değerleri ön plana taşımaktan geçiyor. Her ne sektörde çalışıyor olursa olsun, bir liderin çevre dostu teknolojiler ve malzemeler kullanılmasını teşvik etmesi, markasının ve üretim sürecinin çevreye verdiği zararı en aza indirmesi ve bunları başarabilmek için araştırma ve geliştirmeye önem vermesi bekleniyor.
YAPI MALZEMELERİNDE ÇEVREYE DUYARLI İNOVASYONLAR
Çevremizi en çok dönüştüren endüstrilerden biri, yapı endüstrisi. Bu nedenle de çevreye duyarlı, sürdürülebilirlikten ve geri dönüşümden beslenen sonuçlar üretmeye odaklı liderlere dünyamızın belki de en çok bu sektörde ihtiyacı var. Yapı malzemelerindeki son inovasyonlar ve geliştirilen son yapı teknolojileri de bu alandaki ihtiyaca türlü çözümler üretmeye yönelik. İnşaatlarda kullanılması planlanan yeni yapı malzemeleri, tuğla, beton ve çimento üretiminde alışılmışın dışına çıkıyor ve doğrudan ya da dolaylı olarak çevreye katkısı bulunan çözümler sunuyor.
Cephelerdeki tuğlalarda kullanılması planlanan, kil ve hidrojellerle üretilen hidroseramik tuğlalarsıcak havalarda iç mekanları soğutma etkisine sahip. Kendi ağırlığının 500 katına kadar su buharını emme özelliğine sahip hidrojeller, bu su buharını sıcak günlerde salarak iç mekan sıcaklığını 6 santigrat dereceye kadar düşürebiliyor. Böylece sıcak günlerde oldukça fazla enerji harcayan klimalara olan ihtiyacın azaltılması öngörülüyor. Breathe Brick adındaki inovatif yapı malzemesi ise, dışarıdaki havayı içeriye çeken, hava kirliliğine neden olan maddeleri emerek içinde hapseden ve filtrelenmiş havayı geri salan bir tuğla çeşidi. Çift yüzeyli bu tuğlaların dış yüzeyinde filtrelemeyi yapan özel dış kaplama ve iç yüzeyinde ise standart yalıtım malzemesi kullanılıyor. Bu tuğlaların yakın gelecekte yapıların standart havalandırma sisteminin bir parçası olması bekleniyor. Henüz proje aşamasındaki bir çalışma ise sigara izmaritinden tuğla üretmenin yollarını araştırmaya devam ediyor. Her yıl 1.2 milyon tona .yakın sigara izmariti toprağa arsenik, krom, nikel ve kadmiyum gibi birçok kimyasalın karışmasına yol açmaya devam ederken, bu atıkların tuğla yapımında kullanılması toprak kirliliğini önlemeyi amaçlıyor. Sadece bu da değil; bu yöntemle üretilen tuğlaların daha hafif olması da üretilirken harcanan enerjinin azalmasını sağlıyor.
Işıldayan çimento, enerji tasarrufu sağlayarak dolaylı yoldan çevreye katkı sağlayacak yeni bir yapı malzemesi. Gün ışığını emen ve karanlıkta etrafa saçan bu malzemenin yakın vadede yüzme havuzları, açık otoparklar, yürüyüş yolları ve tabelalarda kullanılması, bu alan ve yüzeylerdeki ışıklandırmanın yerini alması planlanıyor. Bu malzemenin sanatsal ve ilham verici gecelerin habercisi olduğunu da söylemek mümkün: Vincent Van Gogh’un Yıldızlı Gece tablosundan ilham alan ve sanatçının yaşamının iki yılını geçirdiği Hollanda kasabası Neuen’de uygulanan bisiklet yolu Van Gogh Path, ışıldayan çimento malzemesini kullanan Smart Highway projesinin mevcut uygulamalarından biri. Studio Roosegaarde ve Heijmans Infrastructure ortaklığında uygulanan proje inovatif endüstrinin harika bir örneği. Tasarım ve interaktif düşünceyi etkileyici bir işçilikle harmanlayan proje şimdiden birçok ödülün sahibi oldu. Kendini-iyileştiren betonunisedüzenli aralıklarla yeni malzeme kullanılarak onarılması gereken otoyollar için sürdürebilir bir çözüm olması hedefleniyor. Isıtıldığında kırılan parçaları yeniden bir araya gelebilen ve yeniden şekillendirilebilen bu malzemenin, otoyollarda standart hale getirilmesi ve yıllık bakımlarda yol çalışmalarında yeni malzeme olarak kullanılması planlanıyor. Ayrıca trafik sıkışıklığına neden olmak yerine indüksiyon bobinleriyle donatılmış özel bir ısıtıcı araçla üzerinden geçilmesi ve kolayca onarılması da söz konusu. Bir diğer malzemede ise sürdürülebilirlik ve çevreyi korumadan çok ileri görüşlülük öne çıkıyor. Mars betonu adı verilen ve laboratuvar çalışmaları Mars toprağı kullanılarak yapılan bu yapı malzemesi, Mars’a malzeme taşımadan yapılaşmaya imkan sağlayacak. Toprağında bolca kükürt bulunan gezegende su olmadan beton üretmenin önünü açacak bu inovasyonla, topraktan ayrıştırılan ve 240 dereceye ısıtılarak sıvı hale getirilen kükürtün Mars toprağı ile karıştırıldıktan sonra soğutulması sonucu beton elde edilebiliyor.
Tuğla ve çimentolardaki bu inovasyonların yanı sıra yapılarda sıkça karşımıza çıkan ahşap için de yeni kullanım alanları yaratılıyor. Halihazırda doğal bir malzeme olan ahşabın pencere ve güneş panelleri gibi yüzeylerde de kullanımına imkan sağlayacak yarı saydam ahşap, ahşabın kaplama kısmındaki astarın çıkarılması ve nano ölçekli dikim olmak üzere iki aşamalı bir üretim süreci sonucu elde ediliyor.
ÇEVRE DOSTU ÜRÜNLER VE AMBALAJLAR
Sadece yapı endüstrisinde değil, yaşamın her alanında ve tüm sektörlerde çevre dostu malzemeler, sürdürülebilir teknolojiler modern liderlerin gündeminde ön sıralarda yer alıyor. Mobilya tasarımından giyime, ambalaj sektöründen otomotive her alandaki inovasyon eğilimleri gösteriyor ki modern dünyada liderlik etmek için dünyanın geleceğini, gelecek nesillere yaşanır bir dünya bırakmayı ve çevreye duyarlılığını hedeflemek mecburi.
Talaş, alçı ve yulaf kepeğinden oluşan bir karışımın Ganoderma lucidum adlı mantar türüyle karıştırılmasından oluşan mikoform adlı malzemeden üretilen biyo-plastik mobilyalar, düşük enerji gerektiriyor, kirlilik yaratmıyor, uzun süre dayanıyor ve basit teknolojilerle şekillendirilebiliyor. Doğa sporlarıyla ilgilenen tüketicileri hedefleyen markaların öncülüğünde, geri dönüşümlü malzemelerden üretilen giyim ürünleri ve aksesuarlar da yaygınlaşmaya başlıyor. Geri dönüştürülmüş plastik, cam ve bambudan üretilen mataralar, giyim fabrikalarının atık kumaş ve polyesterlerinden üretilen çadır ve montlar, plastik şişelerden dönüştürülen kumaşlar, okyanuslardan toplanan plastik atıklardan üretilen güneş gözlükleri, geri dönüştürülmüş polyester ve atıklardan yapılmış ayakkabılar bunlardan sadece birkaçı.
Sürdürülebilir ya da geri dönüşümlü malzemelerden üretilen çevre dostu ürünler kadar, başta gıda ürünleri ve temizlik malzemelerinde bir zorunluluk olan ambalajların da bu özellikleri taşıması oldukça önemli. Bu yüzden sektöründe öncü pozisyona geçmek isteyen bir liderin çok katmanlı düşünerek, sunduğu ürün kadar ambalaj malzemesine ve teknolojisine önem vermesi gerekiyor. Son yıllarda bazı içecek firmaları cam, karton ve plastiğe kıyasla daha sürdürülebilir olan geri dönüşümlü plastikleri tercih ederken, yeni malzeme ve teknoloji arayışları konusundaki inovasyonlara da her geçen gün yenileri ekleniyor; sıfır-atıklı ambalaj teknolojileri için çözümler aranıyor. Bitki kaynaklı, biyo-polimer malzemelerden üretilen esneyebilir ve katlanabilir torbalar, küçülebilir ve gerilebilir filmler, bakterilerin parçalayabildiği polilaktik termoplastik ve biyo-plastik ambalajlar plastik ambalajların yerini almaya başladı bile.
OTOMOTİV SEKTÖRÜNDE SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇÖZÜMLER
Otomotiv endüstrisindeki gelişmeler de sevindirici boyutlara geliyor. Filtreleme sistemlerinin iyileştirilmesi, otomobil parçalarının geri dönüşümü ve tüketicinin bilinçlendirilmesi gibi adımlar atılsa da, bu arayışın odağında enerji ve yakıt tasarrufu yer alıyor. Bunun yollarından biri de ağrılığı azaltmak ve bu, diğer sektörlerde olduğu gibi sürdürülebilir malzemelerde inovasyonlarla geliştirilmeye çalışılıyor. Günümüzde üretilen otomobil parçalarının %55’inde çelik kullanılırken, bunu alüminyum, magnezyum ve çeşitli polimerler izliyor. Hafifliği amaçlayan yeni teknoloji arayışlarında ise %82 alüminyum tercih ediliyor. Leipzig'deki BMW i tesisi, kullanılan enerjinin tamamını yenilenebilir enerji kaynaklarından elde ediyor. Tesisteki dört rüzgar türbinin yanında, karbon lifler de %100 oranında su gücüyle üretiliyor.
BMW i3’ün üretiminde %30 oranında kenaf lifi kullanılıyor.
Son yıllarda BMW dahil olmak üzere farklı markaların üzerinde çalıştığı teknolojiler arasında selüloz gibi fiber temelli malzemeden üretilen kolluklar, koretinyum adlı polimerden üretilen döşemeler, fiber temelli termo-plastiklerden üretilen paneller ve karbon-fiber ızgaralar gibi örnekler bulunuyor. BMW de karbon-fiberler gibi yeni malzemeleri inovatif çalışmalarında kullanan, orta vadede 4 boyutlu yazıcılarla üretilebilecek, kendi kendini onarabilen parçalar üzerindeki çalışmalarına devam eden inovatif markalar arasındaki yerini alıyor.
Yapı ve inşaat sektöründen otomotive, gündelik eşyalardan ambalajlara her sektörde çevreye duyarlılık ve yeni teknoloji arayışlarını takip etmeye ve sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz.
*Sayfanın kapak görseli için kaynak: © Daan Roosegaarde | www.studioroosegaarde.net