Çerezleri kullanmamız için izninizi yönetme aracımız geçici olarak çevrimdışı. Bu nedenle, çerez kullanımına izin vermenizi gerektiren bazı işlevler eksik olabilir.
MUTLAKA GÖRÜLMESİ GEREKEN YERLER.
Gelecekten ilham alan şehirler ve yapılar: Bilim kurgu filmlerinin setlerinden fırlamış gibi görünse de gerçekte var olan 4 fütüristik lokasyonu Joy Blog’da keşfediyoruz.
22.04.2021
#01 Astana (Kazakistan)
İngiliz gazetesi The Guardian’ın, Astana’yı tanıtırken “bozkırın ortasında bir uzay istasyonu” tanımını kullanması hiç de şaşırtıcı değil. CNN ise bu tanımı biraz daha öteye taşıyarak Kazakistan’ın başkentini “dünyanın en tuhaf başkenti” olarak adlandırıyor. Fütürist mimarisiyle hayali bir şehir gibi bir anda hiçliğin ortasından karşımıza çıkan Astana, Kazakistan’daki konumu ile de ister istemez bilim kurgu filmlerindeki klişeleri anımsatıyor. Şehir, günümüzde bir milyondan fazla kişiye ev sahipliği yapsa da Astana’da her şey öylesine devasa boyutta planlanmış ki gökdelenleri birbirinden ayıran yollar hala tuhaf bir şekilde ıssız görünüyor ve kentin gerçek üstü atmosferini daha da yoğun bir şekilde hissetmenize neden oluyor.
105 metre yüksekliğindeki Bayterek Kulesi şehrin en ünlü yapısı. Görünüşüyle FIFA Dünya Şampiyonası kupasını andıran kule, aslında adı efsanelerde geçen Samruk kuşunun yumurtasını andıracak şekilde tasarlanmış. Khan Shatyr Entertainment Center için yaptığı tasarımla ünlenen mimar Norman Foster da adını Astana’da ölümsüzleştirenler kervanına katılmış. İçinde devasa bir alışveriş merkezi ve kapalı bir plaj bulunan 150 metre yüksekliğindeki bu şeffaf çadırın yüzeyi 10 futbol sahasının toplamından daha büyük. Ulusal Uzay Konseyi bu yapıyı günün birinde uzak galaksilerden gelen ziyaretçilerin yerleşimine açacak olursa, bu haberi kimsenin büyük bir şaşkınlıkla karşılayacağını düşünmüyoruz.
#02 Bilim ve Sanat Şehri (Valencia, İspanya)
İspanya deyince ilk akla gelenler boğa güreşleri, İspanyol Kralı, La Rambla caddesi ve Real Madrid futbol takımı olabilir. Ancak İspanya’nın fütüristik bir tarafı da var. Hem de Valencia’da. İspanyolcadaki anlamı “Bilim ve Sanat Şehri” olan bu kompleksin fütürist tasarımlı yapıları ve parkları adeta gelecekten günümüze ışınlanmış gibi! Palau de les Arts Reina Sofia opera binasının yanı başında bulunan interaktif bilim müzesi İspanyol mimar Santiago Calatrava’nın imzasını taşıyor ve planetaryuma sahip olan devasa 3 boyutlu sinema salonunun yanı sıra Avrupa’nın en büyük akvaryumuna ev sahipliği yapıyor. Geleceğin izlerini taşıyan bir şehri ziyaret etmek isteyenlerin uzak gezegenlere yolculuk etmesine hiç gerek yok. Aynı deneyimi fütürist yapılarıyla Valencia’da da yaşayabilirsiniz.
© Greg Girard
#03 Kowloon Walled City (Hong Kong)
Geleceğin her zaman parlak olması gerektiğini kim söyledi? Özellikle, geçtiğimiz birkaç on yıllık dönemde bilim kurgu filmlerini yakından takip edenler, tıpkı Kowloon Walled City gibi distopyayı andıran korkunç görünümlü ortamlara alışkın. Hong Kong’un bu eski komşusu 2,6 hektarlık, yani başka bir deyişle sadece 3,5 futbol sahası büyüklüğündeki yüz ölçümüyle 1980’li yıllarda 33.000 insana ev sahipliği yapıyordu. O dönemlerde “Duvarların Şehri” lakaplı şehirde bulunan sayısız binada kanunsuz ve bir o kadar da yoksul bir yaşam hüküm sürüyormüş. Hatta geceleri klonların avcılardan kaçtığı bir Ridley Scott filminin setini andırdığını söyleyenler bile var.
1990’ların ortalarında tamamen yıkılarak parka dönüştürülen bu bilim kurgu şehrinden günümüze ulaşan hiçbir kalıntı yok.
© Mika Huisman; Vortex of Light Particles, teamLab, 2018, Dijital Üç Boyutlu Sanat Eseri, Sürekli Döngü, © teamLab
#04 Amos Rex (Helsinki, Finlandiya)
Geleceği sadece dışarıdan görmek yetmez, içine de bakmak gerekli. Bu anlayışla 2018 yılında ziyaretçilerine kapılarını açan Helsinki’nin yeni müzesi Amos Rex, çok geçmeden en yenilikçi müze binası olarak ün kazanmayı başardı. Hem de tarihi 1936’ya kadar uzanan bir yapı içinde yer almasına rağmen.
Lasipalatsi veya başka bir deyişle “Camdan Saray”, o tarihten bu yana ikonlaşan pencereleriyle ofislere, mağazalara, restoranlara ve bir sinema salonuna ev sahipliği yaptı. Şimdiyse bu listeye, yer altına inşa edilmiş bir müze eklenmiş oldu. Lasipalatsi’nin hemen arkasında, kültür mirası statüsüyle koruma altına alınmış bir meydanda bulunan Amos Rex’i, küçüklü büyüklü yükseltilerden yer yüzüne uzanan lumboz tarzı pencereleriyle fark etmemek imkansız. Bu pencereler sayesinde, binanın dışındakiler müzenin içerisine az da olsa göz atabiliyor.
Dışarıdan baktığınızda, müzenin içinde milyonlarca ışık yılı uzaklıktaki galaksilere gönderilmeyi bekleyen uzay araçları olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak binanın içine girdiğinizde, bu fütürist mimarinin deneysel video çalışmalarına, 20. yüzyıl modern sanat eserlerine ve daha antik dönemlerden kalan kültür miraslarına ev sahipliği yaptığını fark ediyorsunuz. Elbette hepsi de tıpkı Amos Rex gibi olağanüstü.
*Yazı için kaynak: https://www.bmw.com/en/design/cities-and-buildings-of-the-future.html
*Fotoğraflar/ Video/
Yazı: Michael Neumann; Çizimler: Madita O'Sullivan | Yazı
için kaynak: https://www.bmw.com/en/automotive-life/iceland-road-trip.html