Çerezleri kullanmamız için izninizi yönetme aracımız geçici olarak çevrimdışı. Bu nedenle, çerez kullanımına izin vermenizi gerektiren bazı işlevler eksik olabilir.
İKONİK BMW GENEL MERKEZİ’NİN
50 YILLIK TARİHİ.
Münih'teki dünyaca ünlü BMW Genel Merkezi'nin hikayesi; yenilikçi ruh, mimari vizyon ve köklü değişim zamanlarında doğan yeni fikirleri bir araya getiren bir hikaye. Bu ikonik bina 50. yaşına girerken, nasıl ortaya çıktığına ve neleri temsil ettiğine Joy Blog’da yakından bakıyoruz.
25..12.2022
Şehrin kuzeyinde, Olimpiyat Stadı’nın yakınında bulunan ve arkasında Almanya Alpleri’nin yükseldiği BMW Genel Merkezi, yerel halkın yanı sıra Münih'i birden çok kez ziyaret edenler için de tanıdık bir manzara. 50 yılı aşkın süredir Münih şehir mimarisinin önemli yapılarından biri olan ünlü bina, günümüzde de şehrin ikonik simgelerinden biri olmaya devam ediyor.
Çoğu çalışan tarafından “Hochhaus” adıyla bilinen bu ünlü binanın hikayesini gerçekten anlamak için şirketin ve BMW markasının tarihindeki rolünü anlamamız gerekir. Ayrıca binanın inşası ve açılışının, büyük ve hızlı bir değişimin damgasını vurduğu benzersiz bir gelişme evresi ile aynı döneme denk gelmesi de bambaşka bir önem taşıyor.
MODERN MİMARİNİN İLK ADIMLARI.
1960'lı yılların sonu, BMW için büyük bir başarı dönemiydi. Dönemin Satış ve Pazarlama Direktörü Paul G. Hahnemann'ın yönetiminde satışların önemli ölçüde artmasıyla birlikte çok geçmeden şirketin genişlemeye hazır olduğu anlaşıldı. BMW otomobillerine artan talebi karşılamak için, Aşağı Bavyera bölgesinde bulunan rakip firma “Hans Glas GmbH” satın alınarak Münih'teki ana fabrikaya Dingolfing ve Landshut'taki fabrikalar eklendi. Ancak kısa sürede anlaşıldı ki şirketin Münih merkezli çalışanlarına ayrılan idari alan, daha fazla gelişimin önünde bir engel oluşturuyordu.
1968'de, mimarlar Münih'te kurulacak yeni bir ofis alanı için sunum yapmaya davet edildi. Kazanan tasarım, “Hochhaus”un fikir babası olan Karl Schwanzer'den geldi.
Schwanzer'in bina için planı gerçekten devrim niteliğindeydi. Viyana merkezli mimar, Münih şehri için 22 kat ofis, yönetim kurulu odaları ve bir zemin kattan oluşan, 99.50 metre yüksekliğinde ve dört silindir şeklindeki sembolik ana unsurdan oluşan bir mimari yapı tasarladı. Ancak onun fikri gösterişli sembolizmden daha fazlasıydı. Brezilyalı mimar Oscar Niemeyer'in biçim ve işlevsellik ikiliği yaklaşımından ilham alan Schwanzer, çalışanlar arasında kesintisiz iletişim ve ortak çalışma için modern tasarımlı ofis alanları ihtiyacının yanı sıra şirketin öne çıkan hassas mühendislik, teknik beceri ve finansal başarı gibi marka olmuş özelliklerini yansıtan bir dış cephe tasarımının önemini vurguladı. Schwanzer’ın teklifinde yer alan sıra dışı tasarım dili BMW'yi otomotiv sektöründe inovasyonun ön saflarında yer alan bir şirket olarak yansıtmakla kalmayacak, aynı zamanda her gün iş için yeni genel merkezi kullanacak birçok çalışana pratik faydalar sunacaktı.
Bina, teknik açıdan da bir mühendislik harikasıydı. Schwanzer'in vizyonu, binayı geleneksel bir temel üzerine inşa etmek yerine, çapraz şekilli sarkan bir çelik yapıdan inşa etmek şeklinde oldu. Bu plan doğrultusunda yaklaşık 100 metre yüksekliğindeki bina, genellikle olduğu gibi aşağıdan yukarıya değil, “yukarıdan” inşa edilecekti. Önce üst katlar çelik çatı konstrüksiyonundan “asılı” olarak inşa edilecek, silindir şeklindeki dört ana unsur yerde inşa edilerek daha sonra hidrolik olarak yukarı kaldırılacak ve segmentler halinde tamamlanacaktı. 60'lı yılların sonlarında neredeyse hiç duyulmamış olan bu yöntem, yeni genel merkezin fütürist ve yenilikçi tarzını daha net şekilde gösterdi.
Gerçekten de iddialı olan bu vizyon başlangıçta kutuplaşmaya neden olsa da, sonunda uzlaşmaya varıldı ve binanın inşaatına 1968'in sonlarında başladı. Dört yıl sonra, Münih 1972 Olimpiyat Oyunları’na ev sahipliği yaparken, yeni bina nihayet tamamlandı ve 18 Mayıs 1973'te binanın resmi açılışı yapıldı.
GELECEĞİN TEMEL TAŞLARI.
Bu muazzam yatırımın altında yatan motivasyonlardan biri de şirketin gelecek yıllara hazır olduğunun sinyalini vermekti. Dünyanın en yetenekli sporcularının binanın çok yakınında Olimpiyat madalyaları için yarıştığı bir dönemde yeni genel merkezin açılışı, oldukça sembolik bir anlam taşıyordu. Bu yatırımla BMW, dünyaya hiçbir şeyden ödün vermeden çıtayı yükseltmeye ve moderniteye adım atmaya hazır olduğuna dair net bir mesaj gönderiyordu.
1970’li yıllar kültürel, toplumsal ve finansal alanda geleneksel kalıpların yıkılarak benzeri görülmemiş köklü değişikliklerin yaşandığı bir dönem oldu ve aynı durum BMW için de geçerliydi. 60'lı yıllarda şirket için eşi benzeri görülmemiş bir genişleme ve büyümenin temelleri atılırken, 1970’te Eberhard von Kuenheim’in CEO’luk görevini devralmasıyla büyük bir ivme kazanıldı. Eberhard von Kuenheim’in görev süresi boyunca BMW, şirketi geleceğe hazırlayan çeşitli adımlar attı. Bu adımların çoğu bugün hala şirketin başarısı için büyük önem teşkil ediyor. Yeni ve esnek bir fabrika genişletme stratejisi sayesinde üretim faaliyetlerinin tek bir merkez yerine, son derece esnek bir üretim ağı aracılığıyla yürütülmesi sağlandı. Ayrıca von Kuenheim'ın yönetimdeki ilk yıllarında, BMW model yelpazesi için 3, 5 ve 7 Serisi isimleri ile yeni bir adlandırma sunuldu. Bu konseptin geleceği o dönemden kavraması sayesinde prensipleri günümüzde de geçerliliğini sürdürüyor. Yönetim kurulu, gelecekteki modeller ve seriler için bilinçli olarak mevcut model serilerinin sayılar arasında alttan ve üstten boşluk bırakılarak numaralandırılmasına karar verdi. Bu sayede ileride ünlü model isimleri revize edilmeden model yelpazesinde genişleme ve ekleme yapma olanağı sağlandı.
“Hochhaus” inşaatının tamamlanması aynı zamanda BMW tarihinde başka bir dönüm noktası olan şirketin ilk tamamen elektrikli otomobili BMW 1602e’nin sunulmasıyla aynı döneme denk geldi. Seri üretim bir BMW 1602'nin teknik temeli kullanılarak tasarlanan bu konsept otomobil, 1972 Münih Olimpiyat Oyunları’nda önemli bir rol oynadı. Tamamen elektrikli menzili 50 kilometreyi biraz aşan ve yaklaşık 50 km/sa azami hıza sahip bu özel tasarım BMW otomobilden ikisi, maratonlarda ve uzun mesafe yarışlarında Olimpiyat atletlerine rehberlik etti. Oyunlar sırasında yarış parkurlarında da boy gösteren iki otomobil, sportif görünümleri ve karakteristik parlak-turuncu gövde renkleriyle medyada büyük ilgi gördü. Ancak daha da önemlisi, BMW 1602e dünyaya bataryalar aracılığıyla tamamen elektrikle çalışan bir otomobil tasarlamanın ve üretmenin mümkün olduğunu gösterdi. Bu; 50 yıl sonra, BMW’nin tamamen elektrikli premium otomobillerden oluşan eksiksiz bir model serisiyle ve önümüzdeki birkaç yıl içinde model yelpazesine ekleyeceği yeni modellerle elektrikli sürüşe geçişe öncülük ettiği günümüzde de hafife alınmayacak bir başarı.
“GEBAUTE KOMMUNIKATION”.
BMW Genel Merkezi 50. yılına girerken, Profesör Karl Schwanzer'in tasarım ve mimari vizyonu, BMW'nin mimari felsefesini yansıtmaya ve temsil etmeye devam ediyor. Schwanzer mimari mirası niteliğini taşıyan bu binayla, o zamandan beri BMW başarısını tanımlayan birçok ürün ve konsept üzerinde çalışacak çalışanlar için en uygun koşullara sahip, gerçek anlamda modern bir çalışma ortamı hayal etmişti. Dairesel odalardaki aydınlık, geniş ofis alanları; çoğu çalışanın masalarının pencerelere yakın olması anlamına gelirken, binanın merkezinden geçen koridorlar ise bir departmandan diğerine geçerken hiç kimsenin çalışma alanlarının içinden geçmek zorunda kalmayacağı anlamına geliyordu. Hem etkileyici, hem de sembolik ve modern bir dış cephe tasarımına sahip yeni genel merkez, kısa sürede Münih şehir manzarasına damgasını vurmakla kalmadı; aynı zamanda BMW için dış dünyaya bir şirket olarak yeni bir inovasyon ve modernite çağının da sinyalini verdi.
Biçim ve işlevin bu birleşimi, o tarihten bu yana binanın pratik çözümleri güçlü bir mesaj ve net biçimde şekillendirilmiş sembolizmle birleştirme kapasitesine işaret eden “gebaute Kommunikation” veya “yapılandırılmış iletişim” olarak adlandırıldı. O zamandan bu yana BMW'nin tasarım ve mimariye yaklaşımında bir mihenk taşı olan bu prensip, diğer sembol yapı projelerinin inşasını önemli ölçüde etkiledi.
BMW Genel Merkezi'nin 1973 yılında açılmasından kısa bir süre sonra, "Hochhaus"un hemen yanında yer alan yeni BMW Müzesi de kapılarını ziyaretçilerine açtı. Yeni genel merkez gibi bu müze de Profesör Schwanzer tarafından tasarlandı. Schwanzer’in ünlü kase biçimli tasarımı ve iç tasarım konseptiyle hayata geçirilen müze; BMW'nin teknoloji ve mühendislik konusunda kaydettiği geçmişe, günümüze ve geleceğe dair önemli gelişmeleri meraklı ziyaretçilere sergilemesine olanak sağlayacak ideal bir ortam sunuyor. BMW Araştırma ve İnovasyon Merkezi olan “FIZ” binası, Zaha Hadid tarafından tasarlanmış olan Leipzig fabrikasının ana binası ve “BMW Welt” gibi halihazırda simge haline gelmiş daha pek çok BMW binasının inşasında aynı mimari felsefe benimsendi. Bu binaların tasarımlarının arkasındaki yaratıcı akıl, mimari kooperatif Coop Himmelb(l)au'nun kurucu ortağı ve dekonstrüktivizmin en önemli temsilcilerinden biri, aynı zamanda Karl Schwanzer'in öğrencisi olan Wolf D. Prix'ti.
Profesör Schwanzer'in modern çalışma alanına getirdiği vizyon sahibi yaklaşımından yararlanan çok sayıda BMW çalışanıyla BMW Genel Merkezi bugün hala BMW dünyasının önemli bir merkezi olmaya devam ediyor. Açılış günlerinden bu yana, bina 1999 yılında resmi koruma statüsü aldıktan sonra 2004-2006 yılları arasında kapsamlı bir restorasyon sürecinden geçti.
Önümüzdeki yıllara doğru ilerlerken bina, BMW’nin gelişimini temsil etmeyi sürdürürken, şirketin izleri bugün hala görülen ve gelecekte de görülmeye devam edecek şekilde moderniteye adım atışını hatırlatan güçlü bir simge olmaya devam edecek.
BMW “HOCHHAUS” NEDİR?
BMW "Hochhaus", BMW'nin Münih'teki genel merkezidir. Mimar Karl Schwanzer tarafından tasarlanmıştır. İnşaatı 1972'de tamamlanmış ve resmi olarak 1973'te açılmıştır. Bina, şirketin 60'lı yılların sonlarında ve 70'li yılların başında yükselişe geçtiği dönemdeki öncü BMW ruhunu temsil ediyor. Elli yıldır mobilitenin geleceğinde bir öncü olarak Münih siluetine damga vurmaya devam ediyor.
* Yazar: David Barnwell; Tasarım: Madita O'Sullivan, Shin Miura; Fotoğraflar: BMW Group Historical Documentation & BMW AG | Yazı için kaynak: https://www.bmw.com/en/magazine/design/celebrating-50-years-of-the-bmw-headquarters.html