Çerezleri kullanmamız için izninizi yönetme aracımız geçici olarak çevrimdışı. Bu nedenle, çerez kullanımına izin vermenizi gerektiren bazı işlevler eksik olabilir.
ELEKTRİKLİ OTOMOBİL EFSANELERİ.
Hangisi doğru, hangisi yanlış?
14.05.2020
Otomotiv sektörü açısından değerlendirildiğinde elektrikli otomobiller konusunda çığır açan bir dönemde yaşadığımızı söyleyebiliriz. Sürücülerinse elektrikli otomobiller ile ilgili zihinlerinde hala birtakım belirsizlikler var. Bugün, elektrikli otomobiller ile ilgili doğru sanılan yanlışları masaya yatırıyor, yaygın inanışların gerçekliğini sorguluyoruz.
Sessiz çalışmalarının sürüş keyfini etkileyip etkilemeyeceği, şarj olanakları, sürücüleri elektrikli otomobiller ile ilgili düşündüren konulardan birkaçı. O halde, elektrikli otomobiller hakkındaki gerçekleri gün ışığına çıkaralım; BMW uzmanlarının yardımıyla elektrikli otomobil efsanelerini masaya yatıralım.
- 1. “Elektrikli otomobillerin menzilleri kısa olur.”
- 2. “Elektrikli otomobilleri şarj etmek çok vakit alır.”
- 3. “E-otomobil bataryası üretiminde çalışan insanlar sömürülüyor.”
- 4. “Bataryalar e-otomobillerin zayıf noktasıdır.”
- 5. “E-otomobiller, yanmalı motorlu otomobillere göre daha çevre dostu değildir.”
- 6. “E-otomobiller, yanmalı motorlu otomobillerden daha pahalıdır.”
- 7. “E-otomobiller yeterince güvenli değildir.”
- 8. “E-otomobiller güç şebekesinde fazla yüke neden olur.”
- 9. “E-otomobiller yalnızca geçici bir çözümdür.”
- 10. “Elektrikli otomobiller sürüş keyfini veremez.”
1. “ELEKTRİKLİ OTOMOBİLLERİN MENZİLLERİ KISA OLUR”: YANLIŞ.
Elektrikli otomobillerin menzili hakkında internette dolaşan ve doğru veya güncel olmayan sayısız bilgi mevcut. Örneğin sıcaklık düştüğünde elektrikli otomobille çok uzağa gidilemediğine dair bir şeyler duymuş olabilirsiniz. Bu durum, geçmişteki elektrikli otomobiller için ve özellikle söz konusu kış ayları olduğunda doğru sayılsa da artık geçerli değil. Günümüzün elektrikli otomobil bataryaları çok daha gelişmiş. Ayrıca tıpkı akıllı ısı yönetim sistemlerinde olduğu gibi, bir uygulama aracılığıyla kalkış öncesi batarya ve otomobil iç ortamının şartlandırılması artık standart bir özellik. Bu özellik, klima ve ısıtmalı koltuklar gibi yoğun elektrik kullanımı gerektiren sistemleri kullanırken bile genel günlük menzili önemli ölçüde optimize etmeyi mümkün kılıyor. Yine de, BMW Charging ekibinden Karin Krüger, elektrikli otomobil menzilinin hala sürücü davranışına bağlı olduğunu söylüyor.
Elektrikli otomobillerin, şarj için yaklaşık 100 kilometrede bir durmasını gerektiren günler çoktan geride kaldı ve menzil kaygısının yerini artık menzil rahatlığı aldı. Örneğin Yeni BMW i4 eDrive40 600 kilometreye varan bir menzile sahip. Bu menzil, günlük kullanım ve rahat hafta sonu gezileri için olduğu gibi; uzun bir seyahate çıkmak için bile yeterli olabilir.
2. “ELEKTRİKLİ OTOMOBİLLERİ ŞARJ ETMEK ÇOK VAKİT ALIR.”: YANLIŞ.
Eğer ev tipi bir elektrik prizine takılıyorsa, boş bir elektrikli otomobil bataryasının tamamen şarj olması için yaklaşık bir gecelik süre gerekeceği doğru. Ancak Wallbox (ev için kalıcı olarak kurulmuş, güçlü şarj istasyonları) ve hızlı şarj teknolojisi ile; şarj süresi önemli ölçüde, çoğu durumda yaklaşık üçte iki oranında azaltılabiliyor. Aynı zamanda, BMW Wallbox’ın Ürün Müdürü Benjamin Bucksch’nın ifade ettiği üzere: “Yüksek güçlü şarjla, kahve molası için ayrılabilecek 20 dakika gibi kısa bir süre içinde bile otomobili yeterince şarj etmeniz mümkün.”
Ayrıca şarj konusundaki tartışmalarda, otomobil yolculuklarımızı genellikle ev ile iş arasında günlük yolculuklar için yapıyor oluşumuz ve bu mesafenin de elektrikli otomobillerin sadece tek şarjla kolaylıkla katedebileceği ortalama yaklaşık 65 km’lik bir mesafe olması aslında göz ardı edilebiliyor. Otomobili şarj etmenin en iyi yolu, bunu evde veya işte, hareketsiz haldeyken gerçekleştirmek ve en önemlisi, batarya şarjını yeterince doldurmak. Gelecekte her şey, optimize edilmiş şarj imkanı etrafında şekillenecek - ister gece boyunca evdeyken, ister iş yerinde, ister otoparkta...
Böylece, elektrikli otomobile şüpheyle yaklaşanların şarjla ilgili bir sonraki eleştiri noktası olan altyapı konusu sahneye giriyor. Şarj altyapıları hala geliştirme aşamasında olsa da, elektrikli otomobil şarj istasyonları her yerde hızla artmaya devam ediyor; endüstri ve enerji tedarikçileri şarj ağını sürekli olarak genişletiyor. Türkiye’de büyük şehirlerin çoğunda şarj istasyonları ihitiyacı karşılayacak durumda ve sayıları gitgide artıyor; büyük otoyollara ise giderek artan şekilde hızlı şarj istasyonları kurulmaya devam ediyor.
Benjamin Bucksch, BMW Charging Wallbox Ürün Müdürü" Yüksek güçlü şarj ile, kahve molasına ayıracağınız 20 dakika gibi kısa bir süre içinde bile otomobilinizi yeterince şarj etmeniz mümkün. "
Geleceğin batarya hücre teknolojisi BMW Group Battery Cell Competence Centre’da şekilleniyor.
3. “ELEKTRİKLİ OTOMOBİL BATARYASI ÜRETİMİNDE ÇALIŞAN İNSANLAR SÖMÜRÜLÜYOR.”: KISMEN YANLIŞ.
Batarya hücrelerinin üretimi için belirli ham maddelere ihtiyaç duyuluyor ve bu ihtiyaç karşılanırken dünyanın belli başlı bölgelerinde insanlar ne yazık ki sömürülebiliyor. Ancak bu durum, etik tedarik ve üretim alternatiflerinin veya doğru uygulamaların olmadığı anlamına gelmiyor. Örneğin BMW, sürdürülebilir ve adil üretimi garanti eden ham madde tedarikçileri ile sözleşmeler yapıyor. Bu doğrultuda, 2020'den itibaren nadir toprak metalleri artık kullanılmıyor ve Avustralya ile Fas'tan gelen kobalt kullanımı da azaltıldı. BMW, tedarik zinciri üzerinde tam kontrole sahip olmaya önem verdiği kadar; çevre standartlarına uyum ve insan haklarının korunması konusunu da önceliklendiriyor. Elektrikli otomobillerle ilgili bir diğer hedef ise bataryaların geri dönüştürülebilirliğini artırmak ve bataryalara ikinci bir kullanım ömrü kazandırmanın yollarını bulmak.
4. “BATARYALAR E-OTOMOBİLLERİN ZAYIF NOKTASIDIR.”: YANLIŞ.
Elektrikli otomobiller hakkında dile getirilen bir başka eleştiri de bataryalarının bu otomobillerin zayıf noktası olduğu inanışı. Ancak gerçekte, bataryalara geleneksel otomobillerin motorlarından daha az veya daha fazla önem veren bir bakış açısıyla yaklaşmamak gerekiyor, dolayısıyla bataryaların endişe kaynağı olarak görülmesi için bir sebep bulunmuyor. Karin Krüger, şu anda elektrikli otomobil bataryalarının kullanım ömrü hakkında, onları yanmalı motorlarla karşılaştırmaya imkan sağlayacak oranda yeterli veri bulunmadığını belirtiyor.
Prensipte, hiçbir elektrikli otomobil sürücüsünün dayanıklılık konusunda endişelenmesine gerek yok. BMW bunu, bir batarya donanımının kullanım ömrü, takıldığı elektrikli otomobil için özel olarak tasarlanır diyerek açıklıyor. Elektrikli otomobil sahiplerinin unutmaması gereken asıl nokta şu: Hızlı şarj, batarya üzerinde geleneksel şarja göre daha fazla yük oluşturuyor. Buna rağmen, akıllı çalışma stratejisi yardımıyla bataryaların kullanım ömrünün uzaltılması mümkün.
5. “E-OTOMOBİLLER YANMALI MOTORLU OTOMOBİLLERE GÖRE DAHA ÇEVRE DOSTU DEĞİLDİR.”: YANLIŞ.
Elektriğin nasıl sağlandığı yani kaynağının ne olduğu, elektrikli otomobillerin ekolojik ayak izinde belirleyici bir rol oynuyor. Eğer elektrik yenilenebilir enerjilerden elde ediliyorsa, bu otomobillerin günlük kullanımı çevre üzerinde neredeyse hiçbir etki yaratmıyor. Eğer elektrik üretmek için, örneğin, kömür kullanılıyorsa ekolojik ayak izi daha fazla oluyor. Elektrikli otomobillerin çevresel ayak izini etkileyen bir başka faktör de, zahmetli ve yoğun CO2 salınımı içeren batarya üretimi. Hesaplama amaçlı, geleneksel şekilde üretilen elektrik enerjisi dikkate alındığında ve üretim yükü dahil edildiğinde bile, Elektrikli otomobiller hala görece daha çevre dostu olmayı sürdürüyor. BMW, 2017'den bu yana yalnızca yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik satın alarak Avrupa'da CO2 üretimini en aza indirme konusunda kararlı bir tutum sergiliyor.
Günlük kullanımda, bir elektrikli otomobilin üretimden sonraki ilk CO2 açığı nispeten hızlı bir şekilde telafi ediliyor. Yanmalı motora sahip bir otomobile kıyasla, elektrikli bir otomobil çevreye zarar vermeden 65.000 ila 80.000 km daha fazla mesafe kat ediyor (seçilen referans otomobillere ve değerlere bağlı olarak).
Hatta üretim ve parça üretimi, iklim açısından zararsız hale geldiğinde Elektrikli otomobiller daha da avantajlı bir konuma geçiyor. Bununla bağlantılı olarak, BMW’nin felsefesi de, gruptaki her bir elektrikli otomobilin benzer bir yanmalı motorlu otomobile kıyasla daha az ayak izine sahip olması gerektiği. Bu felsefe; tedarik zinciri, üretim, kullanım ömrü ve geri dönüşüm gibi tüm bağlantılı unsurları içeren bütünsel bir yaklaşımın bir parçası olarak uygulamaya konuyor.
6. “E-OTOMOBİLLER, DİĞERLERİNDEN DAHA PAHALI.”: YANLIŞ.
Bir elektrikli otomobil ne kadar uzun süre yolda olursa, maliyet etkisi o kadar iyi oluyor. Hesaplamalar, elektrikli otomobillerin, içten yanmalı motorlara kıyasla hem tüketim hem vergi hem de bakım maliyetleri açısından avantajlı olduğunu gözler önüne seriyor. Buna satın alma, bakım ve kullanım dahil gibi düşünebilirsiniz. Bu noktaya ulaşıldığında, elektrikli otomobil için batarya üretim gideri zaten karşılanmış oluyor. Ancak gelecekte elektrikli otomobillerin üretimi arttıkça ve üretim maliyetleri düştükçe, finansal açıdan olumlu yönlerinin olumsuz yönlerinden daha ağır basacağını söylemek mümkün.
Elektrikli otomobillerin bakım maliyetleri de bir dizel veya benzinli otomobilinkinden oldukça düşük. Yağ değişimi, triger zincirleri veya triger kayışları kontrolü gerekmiyor. Bunlarla birlikte zaman içinde tasarruf ciddi anlamda artıyor. Elektrikli motor, yanmalı motordan daha az hareketli parçaya sahip, bu da daha az aşınma anlamına geliyor. Geri kazanımlı frenleme sayesinde, dikkat edilmesi gereken tek şey frenlerin paslanmaması oluyor.
Son olarak, beklenmedik seviyede yüksek elektrik maliyetlerinin de geçmişte kaldığı çok açık. İhtiyaca dayalı tarifeler ve akıllı şarj işlevleri sayesinde, elektrikli bir otomobili şarj etmek artık çok daha kolay. Ayrıca elektrik hala benzin veya dizelden daha ucuz, dolayısıyla elektrikli otomobili şarj etmenin maliyeti her şekilde daha düşük.
7. “E-OTOMOBİLLER YETERİNCE GÜVENLİ DEĞİL.”: YANLIŞ.
Her gelişen yeni teknolojiye, insanlar tarafından şüpheyle yaklaşılması olağan bir durum. Akıllarda “Acaba gönül rahatlığıyla, kendimi güvende hissedecek miyim?” gibi soruların oluşması da öyle. Belirtmekte fayda var, bir kaza sonrası patlayan ve alevler içinde kalan elektrikli otomobil sahneleri yalnızca aksiyon filmlerinde görülebilir; gerçek hayatta elektrikli otomobillerin güvenli olmadığı düşüncesinin herhangi bir doğruluk payı yok. Elektrikli otomobiller, yanmalı motorlu otomobiller kadar güvenli. Zaten aksi takdirde, elektrikli otomobillerin satılması veya bu otomobillerle trafiğe çıkılması yasal olmazdı.
Elektrikli otomobillerin güvenliğini sağlamak için bir dizi sistem mevcut. Örneğin, bir kaza durumunda bataryanın elektrik akışı derhal kapanıyor. Böylece hem yolcular hem de acil durum hizmeti çalışanları için elektrik çarpması riski söz konusu olmuyor. Acil hizmet çalışanları bu yeni teknolojiler konusunda da eğitim alıyorlar, böylece acil durumlarda ne yapacaklarını biliyorlar.
Günlük hayatta elektrikli otomobillerin, düşük hızlarda seyrederken yanmalı motorlu otomobillere göre daha sessiz olduğu gerçek. Bu da, şehirlerdeki gürültü kirliliğini büyük ölçüde azaltıyor. Yayaların elektrikli otomobillerin yaklaştığını duyduğundan emin olmak içinse, elektrikli otomobiller 16 km/sa’ten daha düşük hızlarda yapay bir ses çıkararak yayaları uyarıyor. Otomobil hızlandığında bu ses kayboluyor olsa da; daha yüksek hızlarda, hali hazırda lastiklerin yol üzerinde çıkardığı gürültü, yayaların duyabileceği kadar yüksek.
Karin Krüger, BMW Charging Otomobil İçi Portföy Ürün Müdürü" Elektrikli otomobiller, yanmalı motorlu otomobiller kadar güvenlidir. "
8. “E-OTOMOBİLLER GÜÇ ŞEBEKESİNDE AŞIRI YÜKE NEDEN OLUR”: YANLIŞ.
Elektrikli otomobillerle ilgili en yaygın mitlerden biri, mevcut güç şebekelerinin tamamen elektrikli otomobiller için yeterli enerji kapasitesine sahip olmadığı. Fakat gerçek şartlarda herkes aynı anda elektrikli otomobillere geçiş yapmayacağından böyle bir sorun yaşanmayacak. Bu geçiş aynı zamanda sorunlu güç şebekelerinin kademeli olarak onarılması imkanını da sunacak. Elektrikli otomobiller enerjiyi depolar dolayısıyla gerektiğinde bu enerji, güç şebekesine geri aktarılabilir. Önemli olan, şarj zamanlarının optimize edilmesidir. Elektrikli otomobiller gün içerisinde yavaş şekilde şarj edilirse güneş enerjisi toplama kapasitesi artırılabilir; geceleri ise rüzgar enerjisi toplanarak şarj edilebilir. Elektrikli otomobil altyapısı geliştikçe güç şebekeleri, gelecekteki enerji ihtiyacını yenilenebilir kaynaklar yoluyla daha iyi karşılayacak şekilde geliştirilebilir.
9. “E-OTOMOBİLLER, YALNIZCA GEÇİCİ BİR ÇÖZÜM”: YANLIŞ.
Yanmalı motorlu otomobil çağının sona ermesi kaçınılmaz görünüyor. Üstelik bunun tek nedeni petrol kaynaklarının tükenebilir olması da değil. Doğayı ve iklimi korumanın asıl yolu da aslında alternatif sürüş teknolojileri. BEV ya da FCV’lerin pazara hakim olup olmayacağını öngörmek şu an için mümkün değil. Öte yandan, tamamen elektrikli otomobillerin gelecekte büyük bir role sahip olacağı kesin. CO2 emisyonunu azaltmak için belirlenen zorlu hedeflere ulaşmanın tek yolu bu otomobiller. Gelecekte muhtemelen farklı sürüş sistemleri bir arada kullanılacak, elbette BMW otomobillerde de sunulacağı gibi.
Tamamen elektrikli otomobiller, günlük sürüş ihtiyacını eksiksiz bir şekilde karşılayabilir. İlginç batarya alternatiflerden biri de yakıt hücreli otomobiller. Hybrid elektrikli otomobillere geçiş sürecini zaten geride bıraktık. Hangi formda olursa olsun, geleceğin otomobili elektrikli otomobiller olacak.
10. “E-OTOMOBİLLER SÜRÜŞ KEYFİ VERMEZ”: YANLIŞ.
Elektrikli otomobillerle sürüş keyifli mi? Yanıt tabii ki “Evet!”. Ayağınız hızlandırma pedala (malum, “gaz pedalı” diyemeyiz) değdiği anda sizin de aynı fikirde olacağınızdan eminiz. Akıcı ve neredeyse sessiz bir kalkıştan daha iyi ne olabilir? Bu otomobille her şey o kadar kolay ki... Kalkış yapabilmek için belirli bir devire ulaşması gereken yanmalı motorlu otomobillerin aksine elektrikli otomobiller anında tam torka ulaşabilir. Viraj dönüşleri de son derece rahattır. Ağır bataryaların genellikle otomobilin alt gövde kapağının altında yer alması sayesinde ağırlık merkezi daha alçaktır. Bu da güçlü bir yol tutuşu sunar. Benjamin Bucksch’ın da net bir şekilde belirttiği üzere, BMW tarafından üretilen bir otomobilde asla ödün verilmez.
Sürüş keyfinin tanımı belki kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Şehir dışı bir yolda elektrikli otomobille rahat bir sürüş ise bu tanıma dahil edilebilir. Tasarruf ettiğinizi ve çevre için görevinizi yerine getirdiğinizi bilmek ise yepyeni bir sürüş deneyimi yaratır. Sürüşün fazla aheste olduğunu düşündüğünüzde e-pedala hafifçe dokunmanız yeterli...
*Yazı ve görseller için kaynak: https://www.bmw.com/en/innovation/electric-car-myths.html
14.05.2020
Otomotiv sektörü açısından değerlendirildiğinde elektrikli otomobiller konusunda çığır açan bir dönemde yaşadığımızı söyleyebiliriz. Sürücülerinse elektrikli otomobiller ile ilgili zihinlerinde hala birtakım belirsizlikler var. Bugün, elektrikli otomobiller ile ilgili doğru sanılan yanlışları masaya yatırıyor, yaygın inanışların gerçekliğini sorguluyoruz.
Sessiz çalışmalarının sürüş keyfini etkileyip etkilemeyeceği, şarj olanakları, sürücüleri elektrikli otomobiller ile ilgili düşündüren konulardan birkaçı. O halde, elektrikli otomobiller hakkındaki gerçekleri gün ışığına çıkaralım; BMW uzmanlarının yardımıyla elektrikli otomobil efsanelerini masaya yatıralım.
1. “ELEKTRİKLİ OTOMOBİLLERİN MENZİLLERİ KISA OLUR”: YANLIŞ.
Elektrikli otomobillerin menzili hakkında internette dolaşan ve doğru veya güncel olmayan sayısız bilgi mevcut. Örneğin sıcaklık düştüğünde elektrikli otomobille çok uzağa gidilemediğine dair bir şeyler duymuş olabilirsiniz. Bu durum, geçmişteki elektrikli otomobiller için ve özellikle söz konusu kış ayları olduğunda doğru sayılsa da artık geçerli değil. Günümüzün elektrikli otomobil bataryaları çok daha gelişmiş. Ayrıca tıpkı akıllı ısı yönetim sistemlerinde olduğu gibi, bir uygulama aracılığıyla kalkış öncesi batarya ve otomobil iç ortamının şartlandırılması artık standart bir özellik. Bu özellik, klima ve ısıtmalı koltuklar gibi yoğun elektrik kullanımı gerektiren sistemleri kullanırken bile genel günlük menzili önemli ölçüde optimize etmeyi mümkün kılıyor. Yine de, BMW Charging ekibinden Karin Krüger, elektrikli otomobil menzilinin hala sürücü davranışına bağlı olduğunu söylüyor.
Elektrikli otomobillerin, şarj için yaklaşık 100 kilometrede bir durmasını gerektiren günler çoktan geride kaldı ve menzil kaygısının yerini artık menzil rahatlığı aldı. Örneğin Yeni BMW i4 eDrive40 600 kilometreye varan bir menzile sahip.. Bu menzil, günlük kullanım ve rahat hafta sonu gezileri için olduğu gibi; uzun bir seyahate çıkmak için bile yeterli olabilir.
2. “ELEKTRİKLİ OTOMOBİLLERİ ŞARJ ETMEK ÇOK VAKİT ALIR.”: YANLIŞ.
Eğer ev tipi bir elektrik prizine takılıyorsa, boş bir elektrikli otomobil bataryasının tamamen şarj olması için yaklaşık bir gecelik süre gerekeceği doğru. Ancak Wallbox (ev için kalıcı olarak kurulmuş, güçlü şarj istasyonları) ve hızlı şarj teknolojisi ile; şarj süresi önemli ölçüde, çoğu durumda yaklaşık üçte iki oranında azaltılabiliyor. Aynı zamanda, BMW Wallbox’ın Ürün Müdürü Benjamin Bucksch’nın ifade ettiği üzere: “Yüksek güçlü şarjla, kahve molası için ayrılabilecek 20 dakika gibi kısa bir süre içinde bile otomobili yeterince şarj etmeniz mümkün.”
Ayrıca şarj konusundaki tartışmalarda, otomobil yolculuklarımızı genellikle ev ile iş arasında günlük yolculuklar için yapıyor oluşumuz ve bu mesafenin de elektrikli otomobillerin sadece tek şarjla kolaylıkla katedebileceği ortalama yaklaşık 65 km’lik bir mesafe olması aslında göz ardı edilebiliyor. Otomobili şarj etmenin en iyi yolu, bunu evde veya işte, hareketsiz haldeyken gerçekleştirmek ve en önemlisi, batarya şarjını yeterince doldurmak. Gelecekte her şey, optimize edilmiş şarj imkanı etrafında şekillenecek - ister gece boyunca evdeyken, ister iş yerinde, ister otoparkta...
Böylece, elektrikli otomobile şüpheyle yaklaşanların şarjla ilgili bir sonraki eleştiri noktası olan altyapı konusu sahneye giriyor. Şarj altyapıları hala geliştirme aşamasında olsa da, elektrikli otomobil şarj istasyonları her yerde hızla artmaya devam ediyor; endüstri ve enerji tedarikçileri şarj ağını sürekli olarak genişletiyor. Türkiye’de büyük şehirlerin çoğunda şarj istasyonları ihitiyacı karşılayacak durumda ve sayıları gitgide artıyor; büyük otoyollara ise giderek artan şekilde hızlı şarj istasyonları kurulmaya devam ediyor.
3. “E-OTOMOBİL BATARYASI ÜRETİMİNDE ÇALIŞAN İNSANLAR SÖMÜRÜLÜYOR.”: KISMEN YANLIŞ.
Batarya hücrelerinin üretimi için belirli ham maddelere ihtiyaç duyuluyor ve bu ihtiyaç karşılanırken dünyanın belli başlı bölgelerinde insanlar ne yazık ki sömürülebiliyor. Ancak bu durum, etik tedarik ve üretim alternatiflerinin veya doğru uygulamaların olmadığı anlamına gelmiyor. Örneğin BMW, sürdürülebilir ve adil üretimi garanti eden ham madde tedarikçileri ile sözleşmeler yapıyor. Bu doğrultuda, 2020'den itibaren nadir toprak metalleri artık kullanılmıyor ve Avustralya ile Fas'tan gelen kobalt kullanımı da azaltıldı. BMW, tedarik zinciri üzerinde tam kontrole sahip olmaya önem verdiği kadar; çevre standartlarına uyum ve insan haklarının korunması konusunu da önceliklendiriyor. Elektrikli otomobillerle ilgili bir diğer hedef ise bataryaların geri dönüştürülebilirliğini artırmak ve bataryalara ikinci bir kullanım ömrü kazandırmanın yollarını bulmak.
4. “BATARYALAR E-OTOMOBİLLERİN ZAYIF NOKTASIDIR.”: YANLIŞ.
Elektrikli otomobiller hakkında dile getirilen bir başka eleştiri de bataryalarının bu otomobillerin zayıf noktası olduğu inanışı. Ancak gerçekte, bataryalara geleneksel otomobillerin motorlarından daha az veya daha fazla önem veren bir bakış açısıyla yaklaşmamak gerekiyor, dolayısıyla bataryaların endişe kaynağı olarak görülmesi için bir sebep bulunmuyor. Karin Krüger, şu anda elektrikli otomobil bataryalarının kullanım ömrü hakkında, onları yanmalı motorlarla karşılaştırmaya imkan sağlayacak oranda yeterli veri bulunmadığını belirtiyor.
Prensipte, hiçbir elektrikli otomobil sürücüsünün dayanıklılık konusunda endişelenmesine gerek yok. BMW bunu, bir batarya donanımının kullanım ömrü, takıldığı elektrikli otomobil için özel olarak tasarlanır diyerek açıklıyor. Elektrikli otomobil sahiplerinin unutmaması gereken asıl nokta şu: Hızlı şarj, batarya üzerinde geleneksel şarja göre daha fazla yük oluşturuyor. Buna rağmen, akıllı çalışma stratejisi yardımıyla bataryaların kullanım ömrünün uzaltılması mümkün.
5. “E-OTOMOBİLLER YANMALI MOTORLU OTOMOBİLLERE GÖRE DAHA ÇEVRE DOSTU DEĞİLDİR.”: YANLIŞ.
Elektriğin nasıl sağlandığı yani kaynağının ne olduğu, elektrikli otomobillerin ekolojik ayak izinde belirleyici bir rol oynuyor. Eğer elektrik yenilenebilir enerjilerden elde ediliyorsa, bu otomobillerin günlük kullanımı çevre üzerinde neredeyse hiçbir etki yaratmıyor. Eğer elektrik üretmek için, örneğin, kömür kullanılıyorsa ekolojik ayak izi daha fazla oluyor. Elektrikli otomobillerin çevresel ayak izini etkileyen bir başka faktör de, zahmetli ve yoğun CO2 salınımı içeren batarya üretimi. Hesaplama amaçlı, geleneksel şekilde üretilen elektrik enerjisi dikkate alındığında ve üretim yükü dahil edildiğinde bile, Elektrikli otomobiller hala görece daha çevre dostu olmayı sürdürüyor. BMW, 2017'den bu yana yalnızca yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik satın alarak Avrupa'da CO2 üretimini en aza indirme konusunda kararlı bir tutum sergiliyor.
Günlük kullanımda, bir elektrikli otomobilin üretimden sonraki ilk CO2 açığı nispeten hızlı bir şekilde telafi ediliyor. Yanmalı motora sahip bir otomobile kıyasla, elektrikli bir otomobil çevreye zarar vermeden 65.000 ila 80.000 km daha fazla mesafe kat ediyor (seçilen referans otomobillere ve değerlere bağlı olarak).
Hatta üretim ve parça üretimi, iklim açısından zararsız hale geldiğinde Elektrikli otomobiller daha da avantajlı bir konuma geçiyor. Bununla bağlantılı olarak, BMW’nin felsefesi de, gruptaki her bir elektrikli otomobilin benzer bir yanmalı motorlu otomobile kıyasla daha az ayak izine sahip olması gerektiği. Bu felsefe; tedarik zinciri, üretim, kullanım ömrü ve geri dönüşüm gibi tüm bağlantılı unsurları içeren bütünsel bir yaklaşımın bir parçası olarak uygulamaya konuyor.
6. “E-OTOMOBİLLER, DİĞERLERİNDEN DAHA PAHALI.”: YANLIŞ.
Bir elektrikli otomobil ne kadar uzun süre yolda olursa, maliyet etkisi o kadar iyi oluyor. Hesaplamalar, elektrikli otomobillerin, içten yanmalı motorlara kıyasla hem tüketim hem vergi hem de bakım maliyetleri açısından avantajlı olduğunu gözler önüne seriyor. Buna satın alma, bakım ve kullanım dahil gibi düşünebilirsiniz. Bu noktaya ulaşıldığında, elektrikli otomobil için batarya üretim gideri zaten karşılanmış oluyor. Ancak gelecekte elektrikli otomobillerin üretimi arttıkça ve üretim maliyetleri düştükçe, finansal açıdan olumlu yönlerinin olumsuz yönlerinden daha ağır basacağını söylemek mümkün.
Elektrikli otomobillerin bakım maliyetleri de bir dizel veya benzinli otomobilinkinden oldukça düşük. Yağ değişimi, triger zincirleri veya triger kayışları kontrolü gerekmiyor. Bunlarla birlikte zaman içinde tasarruf ciddi anlamda artıyor. Elektrikli motor, yanmalı motordan daha az hareketli parçaya sahip, bu da daha az aşınma anlamına geliyor. Geri kazanımlı frenleme sayesinde, dikkat edilmesi gereken tek şey frenlerin paslanmaması oluyor.
Son olarak, beklenmedik seviyede yüksek elektrik maliyetlerinin de geçmişte kaldığı çok açık. İhtiyaca dayalı tarifeler ve akıllı şarj işlevleri sayesinde, elektrikli bir otomobili şarj etmek artık çok daha kolay. Ayrıca elektrik hala benzin veya dizelden daha ucuz, dolayısıyla elektrikli otomobili şarj etmenin maliyeti her şekilde daha düşük. .
7. “E-OTOMOBİLLER YETERİNCE GÜVENLİ DEĞİL.”: YANLIŞ.
Her gelişen yeni teknolojiye, insanlar tarafından şüpheyle yaklaşılması olağan bir durum. Akıllarda “Acaba gönül rahatlığıyla, kendimi güvende hissedecek miyim?” gibi soruların oluşması da öyle. Belirtmekte fayda var, bir kaza sonrası patlayan ve alevler içinde kalan elektrikli otomobil sahneleri yalnızca aksiyon filmlerinde görülebilir; gerçek hayatta elektrikli otomobillerin güvenli olmadığı düşüncesinin herhangi bir doğruluk payı yok. Elektrikli otomobiller, yanmalı motorlu otomobiller kadar güvenli. Zaten aksi takdirde, elektrikli otomobillerin satılması veya bu otomobillerle trafiğe çıkılması yasal olmazdı.
Elektrikli otomobillerin güvenliğini sağlamak için bir dizi sistem mevcut. Örneğin, bir kaza durumunda bataryanın elektrik akışı derhal kapanıyor. Böylece hem yolcular hem de acil durum hizmeti çalışanları için elektrik çarpması riski söz konusu olmuyor. Acil hizmet çalışanları bu yeni teknolojiler konusunda da eğitim alıyorlar, böylece acil durumlarda ne yapacaklarını biliyorlar.
Günlük hayatta elektrikli otomobillerin, düşük hızlarda seyrederken yanmalı motorlu otomobillere göre daha sessiz olduğu gerçek. Bu da, şehirlerdeki gürültü kirliliğini büyük ölçüde azaltıyor. Yayaların elektrikli otomobillerin yaklaştığını duyduğundan emin olmak içinse, elektrikli otomobiller 16 km/sa’ten daha düşük hızlarda yapay bir ses çıkararak yayaları uyarıyor. Otomobil hızlandığında bu ses kayboluyor olsa da; daha yüksek hızlarda, hali hazırda lastiklerin yol üzerinde çıkardığı gürültü, yayaların duyabileceği kadar yüksek.
8. “E-OTOMOBİLLER GÜÇ ŞEBEKESİNDE AŞIRI YÜKE NEDEN OLUR”: YANLIŞ.
Elektrikli otomobillerle ilgili en yaygın mitlerden biri, mevcut güç şebekelerinin tamamen elektrikli otomobiller için yeterli enerji kapasitesine sahip olmadığı. Fakat gerçek şartlarda herkes aynı anda elektrikli otomobillere geçiş yapmayacağından böyle bir sorun yaşanmayacak. Bu geçiş aynı zamanda sorunlu güç şebekelerinin kademeli olarak onarılması imkanını da sunacak. Elektrikli otomobiller enerjiyi depolar dolayısıyla gerektiğinde bu enerji, güç şebekesine geri aktarılabilir. Önemli olan, şarj zamanlarının optimize edilmesidir. Elektrikli otomobiller gün içerisinde yavaş şekilde şarj edilirse güneş enerjisi toplama kapasitesi artırılabilir; geceleri ise rüzgar enerjisi toplanarak şarj edilebilir. Elektrikli otomobil altyapısı geliştikçe güç şebekeleri, gelecekteki enerji ihtiyacını yenilenebilir kaynaklar yoluyla daha iyi karşılayacak şekilde geliştirilebilir.
9. “ELEKTRİKLİ OTOMOBİL, YALNIZCA GEÇİCİ BİR ÇÖZÜM”: YANLIŞ.
Yanmalı motorlu otomobil çağının sona ermesi kaçınılmaz görünüyor. Üstelik bunun tek nedeni petrol kaynaklarının tükenebilir olması da değil. Doğayı ve iklimi korumanın asıl yolu da aslında alternatif sürüş teknolojileri. BEV ya da FCV’lerin pazara hakim olup olmayacağını öngörmek şu an için mümkün değil. Öte yandan, tamamen elektrikli otomobillerin gelecekte büyük bir role sahip olacağı kesin. CO2 emisyonunu azaltmak için belirlenen zorlu hedeflere ulaşmanın tek yolu bu otomobiller. Gelecekte muhtemelen farklı sürüş sistemleri bir arada kullanılacak, elbette BMW otomobillerde de sunulacağı gibi.
Tamamen elektrikli otomobiller, günlük sürüş ihtiyacını eksiksiz bir şekilde karşılayabilir. İlginç batarya alternatiflerden biri de yakıt hücreli otomobiller. Hybrid elektrikli otomobillere geçiş sürecini zaten geride bıraktık. Hangi formda olursa olsun, geleceğin otomobili elektrikli otomobiller olacak.
10. “E-OTOMOBİLLER SÜRÜŞ KEYFİ VERMEZ”: YANLIŞ.
Elektrikli otomobillerle sürüş keyifli mi? Yanıt tabii ki “Evet!”. Ayağınız hızlandırma pedala (malum, “gaz pedalı” diyemeyiz) değdiği anda sizin de aynı fikirde olacağınızdan eminiz. Akıcı ve neredeyse sessiz bir kalkıştan daha iyi ne olabilir? Bu otomobille her şey o kadar kolay ki... Kalkış yapabilmek için belirli bir devire ulaşması gereken yanmalı motorlu otomobillerin aksine elektrikli otomobiller anında tam torka ulaşabilir. Viraj dönüşleri de son derece rahattır. Ağır bataryaların genellikle otomobilin alt gövde kapağının altında yer alması sayesinde ağırlık merkezi daha alçaktır. Bu da güçlü bir yol tutuşu sunar. Benjamin Bucksch’ın da net bir şekilde belirttiği üzere, BMW tarafından üretilen bir otomobilde asla ödün verilmez.
Sürüş keyfinin tanımı belki kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Şehir dışı bir yolda elektrikli otomobille rahat bir sürüş ise bu tanıma dahil edilebilir. Tasarruf ettiğinizi ve çevre için görevinizi yerine getirdiğinizi bilmek ise yepyeni bir sürüş deneyimi yaratır. Sürüşün fazla aheste olduğunu düşündüğünüzde e-pedala hafifçe dokunmanız yeterli...
*Yazı ve görseller için kaynak: https://www.bmw.com/en/innovation/electric-car-myths.html