Çerezleri kullanmamız için izninizi yönetme aracımız geçici olarak çevrimdışı. Bu nedenle, çerez kullanımına izin vermenizi gerektiren bazı işlevler eksik olabilir.
HANS ZIMMER.
BMW, elektromobilitenin fon müziğini nasıl yaratıyor?
BMW otomobillerinin motor sesi, Hans Zimmer’i çocukluk günlerine kadar götürüyor… Akademi Ödüllü ünlü besteci, BMW Group ile gerçekleştirdiği iş birliği kapsamında BMW Group Sound Design ekibi ile bir araya gelerek BMW’nin yeni elektrikli otomobilleri için özel sürüş sesleri geliştirdi: BMW IconicSounds Electric. Zimmer ile tasarladığı film müziklerinden BMW elektrikli otomobillerindeki ses tasarımlarına değin akustik bir yolculuğa çıkıyoruz.
19.01.2022
Filmlere gerçek kimliklerini kazandıran faktörler üzerine düşündüğümüzde aklımıza ilk etapta set tasarımı, yenilikçi senaryolar ve görsel konseptler geliyor. Ancak, bu faktörler arasından belki de en önemlisini, hikayeyi hayata taşıyan doğru akustik seçimler oluşturuyor. Aynı durumun otomobiller için de geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Ayırt edici sürüş deneyimini tanımlayan şeyler benzersiz tasarım ve yürüyen aksam özellikleri olsa da duygularla gerçek bir bağ kuran faktörün motor sesi olduğunu yadsıyamayız. Örneğin, BMW modelleri (➜ Daha fazlası için: BMW Model Adlandırma Sistemi.) BMW hayranları ve uzmanlar tarafından içten yanmalı motorun eşsiz sesi sayesinde kolaylıkla ayırt edilebiliyor. Peki, bu duygu patlaması elektrikli otomobillerin sessiz motorlarına nasıl yansıtılabilir? Zimmer’e göre, her BMW otomobilinin sesi aynı zamanda otomobilin kendine özgü karakterini de yansıtıyor. Artık bu durum BMW IconicSounds Electric sayesinde elektrikli modeller için de geçerli.
BMW IconicSounds Electric, BMW’nin elektrikli model yelpazesine yeni ve duygusal açıdan zengin ses kimlikleri kazandırmayı hedefliyor. Bu ses kimlikleri BMW Group, BMW Group Kreatif Ses Direktörü Renzo Vitale ve hem Grammy hem de Akademi Ödüllü film müzikleri bestecisi Hans Zimmer arasında gerçekleştirilen iş birliğinin bir parçası olarak hayat buldu. Zimmer, Münih’e yaptığı ziyaret kapsamında en son bestesinin prömiyerini seri üretime geçen elektrikli otomobilin içinde deneyimledi (➜ Daha fazlası için: Geleceğin Sesi.).
Tüm bunlar, bestecinin çocukluğunda başlayan akustik yolculuğunda yeni bir dönem anlamına geliyor.
Hans Zimmer“Çocukken annemle babamın eve gelmelerini dört gözle beklerdim. İkisinin de BMW’si vardı ve ben her birinin motor sesini net bir şekilde tanır, ikisini birbirinden kolayca ayırt edebilirdim. Bu otomobillerin eve varış sesleri benim güvenli limanımdı.’’
KONFORLU HİSSETTİREN SES.
Neredeyse 40 yıla yayılan kariyeri boyunca 200’den fazla film ve televizyon projesi üzerinde çalışan ve Oscar Ödülleri’ne 11 kez aday gösterilen besteci, bu ödülleri kucaklamasını sağlayan “Aslan Kral” filminin yanı sıra “Gladyatör” ve “Karayip Korsanları” gibi gişe rekoru kıran filmler için bestelediği film müzikleriyle de tanınıyor. Zimmer’in çalışmaları arasında, ikisi de Denis Villeneuve tarafından yönetilen “Blade Runner 2049” ve yeniden çekilen “Dune: Çöl Gezegeni” gibi geleceğin vizyonundan esintiler taşıyan filmler de yer alıyor. “Batman Başlıyor” ve “Kara Şövalye” filmlerinin ses kimliklerini yaratan Zimmer, Gotham Şehri’ne akustik kimliğini de kazandırmış bulunuyor. Besteci, büyük şehirlerin yaşama, mimariye ve doğaya özgün bir karakter katan seslerini büyüleyici bulduğunu söylüyor. Açıklamalarından öğrendiğimiz kadarıyla Zimmer, çocukluğundan bu yana sesleri ve tonları, koparılmaz bir bağ ile duygularla ve anılarla ilişkilendiriyor.
“Çocukluğumda, ailemin eve gelmesini sabırsızlıkla beklerdim. Hem annemin hem de babamın kullandığı BMW otomobillerinin motor seslerini net bir şekilde tanır, ikisini birbirinden kolayca ayırt edebilirdim. Eve varan otomobillerinin sesi benim için daima güvenli bir liman, her şeyin yerli yerine oturduğu konforlu bir alan anlamına geliyordu. Çünkü bu sayede anne ve babamın eve vardıklarını anlıyor, kulağıma yatma vaktinin geldiğini fısıldayan sakin bir ses duymuş gibi oluyordum. Sadece o sesi duymak için sandalyeye tırmanıp pencereden dışarı baktığımı hatırlıyorum.”
Tüm bunlar, besteci için ömür boyu sürecek bir ses tutkusunun başlangıcı olmuş. Zimmer, geleceğe bakmayı da küçük yaşlardan itibaren ailesinden öğrendiğini söylüyor: “Babam, 1963 yılında vefat edene kadar bir bilim insanı olarak çalışmıştı. 1962 yılında, özellikle de BMW otomobilleri olmak üzere tüm şirket otomobillerini elden geçirerek bu otomobillere katalitik konvertörler takmıştı. Bir kimyager olarak, üzerinde yaşadığımız gezegeni korumanın önemini daha o dönemden anlamıştı. Bu bakımdan, oldukça çevre dostu bir ortamda büyüdüğümü söyleyebilirim. Bunlar olurken henüz sadece beş yaşındaydım.” Zimmer’in uzun yıllar ardından kendini yeni elektrikli mobilite akımında aktif bir rol oynarken bulması şaşırtıcı değil. Bu alanın kendisi için oldukça keyif verici olduğunu söyleyen besteci sözlerine şöyle devam ediyor: “Elektrikli otomobilleri özellikle heyecan verici buluyorum. Yarattığımız tonları ve sesleri bu otomobillerde dinlemek benim için inanılmaz bir deneyim. Yarattığımız sesin, otomobile kendi kimliğini verdiğini düşünüyorum. Bir gam sadece 12 notadan oluşuyor ve BMW otomobilinin ses tasarımını yaratmak için bunlardan üç tanesini kullandık.”
AHENGİN İZİNDE.
BMW IconicSounds Electric, elektrikli BMW otomobilleri için devrimsel bir ses tasarımının yanı sıra yeni konseptler geliştirerek nihayetinde geleceğin seslerini yaratmak amacıyla BMW Group ile Grammy ve Akademi Ödüllü besteci Hans Zimmer arasında kurulan bir iş birliği olarak başladı. Besteci, projenin bir parçası olmaktan duyduğu memnuniyeti şu sözlerle anlatıyor: “Endüstriyel devrimden bu yana ilk kez şehirlere ait sesleri sıfırdan tasarlamak ve tanımlamak için benzersiz bir fırsatımız var. Üstelik bunu yaparken mekanik sınırlarla kısıtlanmak zorun değiliz. Tüm süreç, duygusal bir deneyim haline gelecek şeyler yaratmakla ilgili.” Tıpkı Batmobile örneğinde olduğu gibi, Zimmer’in filmlere akustik bir arka plan hazırlamak için otomobil ve çeşitli araç sesleri geliştirme konusunda belirli bir deneyimi var. Bu sesler kulağa oldukça inandırıcı gelse de aslında hepsi tamamen fabrikasyon. Peki, sanatçı gerçek hayatta sokaklarda göreceğimiz bir otomobilde duyguları somut hale getirmeyi nasıl başardı? Bu soruyu “Elbette müzisyen kimliğimle. Ve bunu söylerken müziği ve akorları öğrenmeyi veya bir enstrüman çalmayı kastetmiyorum” diye yanıtlayan besteci, müzikle ilgili can alıcı noktalardan birinin enerji olduğunu söyleyerek sözlerine şöyle devam ediyor: “Diyelim ki müzik yapıyorsunuz. Müzik yapmak için belirli bir enerjiye ihtiyacınız var. Müzisyenlere özgü bu enerjiyi kucakladığınızda hayat biraz daha kolay bir hal alıyor. Süreç boyunca bağlı kaldığım ilkelerden biri, bu otomobillere kulağa hoş gelen, enerjik sesler kazandırmaktı. Bunu söylerken kastettiğim sesler, örneğin yağmurlu bir sabahta bile sürücülere tanıdık ve rahatlatıcı bir his veren, işe giderken yüzlerinde bir gülümseme oluşturan sesler.”
BOŞ BİR TUVALDEN AKUSTİK BİR MACERAYA DOĞRU.
BMW ekibiyle yürütülen kreatif süreç kapsamında Zimmer ve Vitale’nin hedefleri arasında, insanların boş bir tuvali kendi duyguları ile boyamalarını sağlamak için BMW IconicSounds Electric seslerinden faydalanmak yer alıyor. Vitale, konuyu şu sözlerle açıklıyor: “Tamamen elektrikli BMW otomobillerini kullanırken açığa çıkan ses, seçilen “My Mode’’a bağlı olarak modele özgü tanımlanmış ses spektrumu içinde değişiklik gösteriyor. Sunulan beş My Mode’dan her biri, otomobilin iç mekanını sürücünün kişisel tercihlerine göre şekillendiren kapsamlı bir kullanıcı deneyimi yaratıyor. Her My Mode, otomobil karakterinin farklı yönlerine odaklanıyor ve bu karakter özelliklerini, otomobilin sesi aracılığıyla duyulabilir bir deneyime dönüştürüyor.” BMW IconicSounds Electric, Yeni BMW iX’in varsayılan ayarı olan “My Mode Personal’’ için (Yeni BMW i4’te varsayılan ayar olarak Comfort kullanılıyor) otomobilin ilerici ve bağımsız karakterini ifade eden temel bir akustik ortam yaratmak üzere küresel bir ses düzenini birçok ton bileşeniyle birlikte kullanıyor. Personal veya Comfort modları seçildiğinde otomobilin içinde duyulan ses teması, aynı zamanda akustik yaya uyarı sistemi aracılığıyla otomobilin dışından duyulan sürüş sesinin de temelini oluşturuyor. “My Mode Sport’’ seçeneğiyle, My Mode Personal veya Comfort seçeneklerinde duyulan armonik ve zarif sese karşı bir kontrast oluşturuluyor. Bu ayar sayesinde aktif sürüş deneyimi çok daha fazla ön plana çıkıyor. Bu mod ile sunulan ses teması, belirgin bir akustik mevcudiyet ve son derece dinamik bir modülasyon ile karakterize oluyor. Bu sayede, sürücüye motorun güç iletimi ve o andaki sürüş durumuna dair net bir akustik geri bildirim sağlanmış oluyor.
Diğer yandan, “My Mode Expressive’’ seçeneği, BMW Kavisli Ekran’da gösterilen yüksek kontrastlı neon renkleri ve soyut desenleri tamamlayan bir ses deneyimi sunuyor. Bu modun ana tonu olarak keman öne çıkıyor. Hızlanma sırasında, artan süratle beraber birkaç aşamada değişen armoniyle birlikte daha baskın bir ses yapısı ön plana çıkıyor. İlk tam akor 60 km/sa hızda duyulurken bunu 120 km/sa hızda duyulan ikinci bir tam akor takip ediyor. Diğer yandan, sabit hızda ilerlerken ses perdesi aynı kalsa da dikkati motorun sessiz çalışmasına yoğunlaştırmak üzere ses düzeyi önemli ölçüde azaltılıyor. Bu akustik deneyim, “My Mode Relax’’ ile sunulan temel iç mekan ambiyansına karşı güçlü bir kontrast oluşturuyor. My Mode Relax seçildiğinde ise ortamda sakin, armoni dolu ve rahatlatıcı bir atmosfere odaklanılıyor. BMW Kavisli Ekran’da kıyı şeritleri, nehirler ve göllerden esinlenmiş grafik şekiller görüntüleniyor ve bu şekillerle mükemmel bir uyum yakalayan yumuşak ve dingin ses kompozisyonu sakin ve rahat bir sürüş deneyimi yaşatıyor. Renzo Vitale, bu konsepti şu sözlerle açıklıyor: “Bu ses teması, sürücünün gerginliğini azaltarak stresi aktif olarak geride bırakmasına yardımcı oluyor.” Tüm seçenekler arasında yalnızca “My Mode Efficient’’ kapsamında akustik geri bildirim tamamen kapatılıyor. Ayrıca, sürücü iDrive menüsünü kullanarak diğer My Mode seçeneklerinde de motor sesini devre dışı bırakma imkanına sahip oluyor.
AKUSTİK BİR YOLCULUĞA ÇIKIN.
“Boş bir tuval, yeni sürprizlere açıktır” diyen Zimmer, sözlerine şöyle devam ediyor: “İnsanlara bir şeyler dinlerken veya otomobil kullanırken nasıl hissetmeleri gerektiğini ne ben ne de Renzo söyleyebiliriz. Yapmak istediğimiz şey insanlara bir kapı açmak ve kendi akustik yolculuklarını keşfetme fırsatı sunmak. Otomobilde kullanılan teknolojiyi, sürüş deneyimini ve yolculuğun kendisini daha insani bir hale getirmeye çalışıyoruz. Artık iki nokta arasındaki mesafeyi kulaklarımızla düşünebiliyoruz. Tıpkı BMW sürüş deneyiminin bir ses serüvenine dönüşebilmesi gibi.
*Yazar: Markus Löblein; Fotoğraflar: BMW; Video: BMW | Yazı için kaynak: https://www.bmw.com/en/magazine/innovation/hans-zimmer-individual-drive-sounds-as-identity-for-electric-vehicles.html