Çerezleri kullanmamız için izninizi yönetme aracımız geçici olarak çevrimdışı. Bu nedenle, çerez kullanımına izin vermenizi gerektiren bazı işlevler eksik olabilir.
BLOCKCHAIN TEKNOLOJİSİNİN
ÇEVREYE ETKİSİ.
Blockchain’e dair sürdürülebilirlik tartışmaları.
Tek bir kripto para işleminin, $100’ın üzerinde bir maliyete eşdeğer miktarda enerji tükettiğini biliyor muydunuz? Kripto paralar ve NFT hayatımıza girdiğinden beri bir yandan blockchain teknolojisini anlamaya çalışırken, diğer yandan da bu teknolojinin sürdürülebilirlik açısından hangi konumda olduğunu birlikte sorgulayalım istedik.
13.01.2022
Her türlü varlığın takibini ve devrini yapabildiğimiz “blockchain’’in bu denli öne çıkmasının temel nedenleri arasında; şeffaflık sunan merkeziyetsiz bir sistem olması var. Facebook, Twitter gibi belli sayıdaki hisse sahibinin gelişimi kontrol edip fayda sağladığı veri tabanlarına karşılık blockchain, tüm ağın fayda sağlayabileceği bir seçenek olarak karşımıza çıkıyor. Bu yönüyle pozitif bir sistem değişikliğine aracılık edebileceği düşünülüyor. Öte yandan diğer her teknolojide olduğu gibi blockchain de sorunsuz değil; sistem ciddi miktarlarda enerji tüketiyor. Dolayısıyla blockchain teknolojisinin dahil olduğu kripto para ve NFT’ler adına da ekolojik kaygılar gündeme geliyor.
BLOCKCHAIN NEDEN SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİL?
Blockchain’de yapılan işlemlerin güvenlik altına alınması ciddi bir enerji tüketimine neden oluyor. Öyle ki blockchain tek başına küresel enerji tüketiminin %0.58’inden sorumlu ve üretim işlemlerini ifade eden “mining’’ için tüm ABD’nin tükettiği oranda enerji harcanıyor.
Konuyu biraz daha somutlaştıralım. Örneğin Bitcoin, işlemleri denetleyen ve onaylayan merkezi bir yapının olmadığı bir ağda çalışıyor. Bu ağda merkezi bir kontrol mekanizması olmadığından, bu görev kullanıcılara verilmiş durumda ve isteyen kullanıcılar, tüm Bitcoin işlemlerini görüntüleyebiliyor, onaylayabiliyor veya reddedebiliyor. Eğer Bitcoin üretmek istiyorsanız, bilgisayarınızın bu ağda o an listelenen onaylanmamış işlemleri doğrulamak için o işleme ait kompleks bir matematik denklemini çözmesi, yani mining (madencilik) işlemini gerçekleştirmesi gerekiyor. Her bir işlem, ancak belirli sayıda kullanıcı (madenci) tarafından aynı şekilde çözüldükten sonra doğrulanıyor ve madenciler çözdükleri bu denklemler karşılığında belirli miktarda Bitcoin kazanıyorlar.
Bu pratikte güvenilir bir sistem olsa da aynı işlem için birçok madencinin aynı işlemi tekrarlaması enerji tüketimini çok artırıyor. Bu arada sınırsız sayıda Bitcoin üretilemiyor; toplamda üretilecek Bitcoin’lerin bir sınırı var (21 milyon adet) ve üretilen Bitcoin adedi arttıkça, Bitcoin’in yaratıcısı Satoshi Nakamoto’nun yarattığı protokole göre, işlem başına üretilen Bitcoin miktarı düşüyor. Bu da zaten yüksek olan Bitcoin üretme maliyetinin, gün geçtikçe daha da artmasına ve daha da çok enerjiye gereksinim duymasına yol açıyor.
Kripto para madenciliği, işlemci, ekran kartı, sabit disk gibi bilgisayar donanımlarının devamlı çalışması sayesinde mümkün oluyor ve elbette bunun için önemli bir elektrik tüketimi gerçekleşiyor. Sürekli çalışmakta olan bilgisayarlara haliyle güçlü, yüksek enerji tüketen soğutucular da gerekiyor. Bu da blockchain sisteminin tek başına Norveç, İsviçre ve daha birçok ülkeden daha fazla elektrik tüketmesine yol açıyor.
İklim krizinin çevre adına en önemli endişe kaynaklarından biri olduğu bu dönemde, her bir işlemin tükettiği enerji oranının sıradan kredi kartlarından kat kat fazla oluşu da bir diğer tartışma konusu. Elbette kripto para sistemleri tarafında, daha az karbon emisyonu yaratması planlanan Ethereum 2.0 gibi projeler üzerinde çalışılıyor ancak henüz net bir çözüm aşamasına ulaşılabilmiş değil.
PEKİ YA NFT DÜNYASI?
NFT’ler özellikle sanatçılar tarafından, bir aracı olmadan sanatseverlerle iletişime geçebilmek ve birbirlerinin eserlerini satın alarak destek olabilmek gibi avantajları sayesinde hızla benimsenmişti. Şimdiyse “sanat tarihinde yeni bir dönemin başlangıcı” olarak da anılan NFT’lerin “ekolojik bir kabus” olabileceği iddia ediliyor. Pek çok sanatçı da NFT projelerini bu nedenle durduruyor. Örneğin; Chris Precht satışa sunduğu üç sanat çalışması için tüketilen elektriğin kendisinin 20 yılda tüketeceği miktardan fazla olduğunun farkına varınca duyduğu ekolojik vicdan azabı nedeniyle bu yönteme hayır demek zorunda kaldığını söylüyor. Temiz NFT’lerin mümkün olduğuna inanan Beeple gibi sanatçılarsa, elde ettikleri gelirlerle yenilenebilir enerji, doğal kaynakları koruma çalışmaları ve karbondioksiti atmosferden çeken teknolojilere yatırım yaparak eserlerini karbon nötr ya da karbon negatif hale getirmeye çalışıyorlar.
DAHA TEMİZ BİR BLOCKCHAİN SİSTEMİ MÜMKÜN MÜ?
Blockchain sistemini daha doğa dostu bir hale getirmek için denemeler sürerken bilmemiz gereken ilk kavram, geleceği en parlak çözümlerden biri olan “Proof of Stake’’. Bitcoin ağında kullanılan ve “Proof of Work’’e alternatif olarak geliştirilen bu algoritma, yüksek enerji tüketen mining’i ortadan kaldırarak katılımcılara blok doğrulama yetkisi veriyor. En büyük ikinci kripto para olan Ethereum ise bu sisteme 9 milyar dolara yakın yatırım yapmış durumda. Yani diğer tüm teknolojilerde olduğu gibi blockchain de sürdürülebilirlik konusunda bir dönüşüm sürecinden geçiyor.
Bunlara ek olarak blockchain’in sürdürülebilir kalkınmada önemli bir role sahip olabileceği düşünülüyor. En önemli özelliklerinden biri olan şeffaflık; dolandırıcılık ve verilerin değiştirilmesi gibi olasılıkları azaltıyor. Bu da sistemin, doğal kaynakların yönetimi ve karbon muhasebesi gibi çeşitli konularda kullanılabileceği anlamına geliyor.
*Yazar: Jelena Pecic; Fotoğraflar: David Daub; Video: BMW | Yazı için kaynak: https://www.bmw.com/en/magazine/automotive-life/christoph-waltz-and-christmas.html