Çerezleri kullanmamız için izninizi yönetme aracımız geçici olarak çevrimdışı. Bu nedenle, çerez kullanımına izin vermenizi gerektiren bazı işlevler eksik olabilir.
BİR KIŞ CENNETİ: İZLANDA.
BMW X3 eşliğinde karlı bir macera.
Üç deneyimli kayakçı, BMW X3 ile arkasına takılmış mini bir karavan, bir de Kuzey İzlanda… Olabilecek en sportif karayolu yolculuklarından birini yaşamak için daha mükemmel bir kombinasyon olabilir mi? Gezgin Michael Neumann, yolculuğunu anlatıyor.
17.02.2021
Tam anlamıyla sıkıştık. Dört tekerlek de dönüyor, ama boşuna… Çünkü aracımızın alt gövdesi, yolun ortasında, tamamen karın üzerinde kaldı. Saat gece yarısı 1:00, rüzgar 8 şiddetiyle karı üzerimize üflüyor. Bugün için planlanan 430 kilometrenin 400'ünü tamamlayabildik. Varış noktamız olan küçük Olafsfjordur kasabası, kuş uçuşu yalnızca 10 kilometre uzağımızda. Bundan kısa bir süre öncesine kadar yıldızları, dolunayı ve olağanüstü Kuzey Işıklarını hayranlıkla izleyebiliyor, yolda aracımızı sorunsuz bir şekilde kullanıyorduk. Ancak birkaç kilometre içinde hava durumu tamamen değişti. Önce yollarda yalnızca rüzgarın oluşturduğu küçük kar yığınları vardı. Sonra yavaş yavaş kar yükseldi; BMW X3'ün xDrive dört çeker sistemi sayesinde ilerlemek oldukça kolaydı. Tabii bu durum, önümüzde ilerleyebileceğimiz bir yol olduğu sürece geçerliydi.
İzlandalılar, yollarını temiz tutma konusunda uzman olsalar da yol temizleme hizmeti gece yarısı sona eriyor. Önümüzde ise gidecek 30 kilometremiz daha var! Uzun ve tek şeritli yolun sağında ve solunda da bir insan boyuna denk gelen, makineyle kazınmış kar kuleleri… Durum zorlaşıyor. Küçük bir yerleşim alanından geçiyoruz ve derin kar içerisinden tek şeritli yolu izlemeye devam ederken yol ani bir şekilde sona eriyor. Bu noktada, kar küreyici bile geri gitmeye başlıyor.
KAR KÜREYİCİYE DİKKAT.
Tabii biz de aynısını yapmak, yani geri geri gitmek isterdik. Ancak bizim römork çeki demirimizde, önümüzdeki birkaç haftalık kayak turumuzda otel odamız olacak olan sarı-gri, küçük bir karavan bulunuyor. Geri mi dönmeliyiz? İmkansız. Teoride doğruca karavanımıza binip, ısıtma sistemini açıp, koşulların iyileşmesini bekleyebilirdik. Ancak pratikte buna cesaret edemiyoruz; çünkü kar yağışı ve rüzgar, bizi kısa bir süre içinde "görünmez" hale getirebilir. Bu nedenle daha farklı bir yol izliyoruz. Çantalarımızdan çığ küreklerimizi çıkarıyor, kayak gözlüklerimizi takıyor ve hava koşulları ile yüzleşiyoruz. İlk amacımız ayrık römork için alan açmak ve ardından BMW X3 aracımızı döndürebilmek için etrafındaki karı temizlemek. Tipi altındaki bir saatlik yoğun çalışmamızın ardından, sonunda SAV'ı yolda 180 derece döndürmeyi başarıyoruz. O esnada kar hâlâ devam ediyor.
Uydu navigasyonuna varış noktamızı yeniden girdiğimizde, merkeze doğru "güvenli" rotayı seçiyoruz. Sistem, 180 kilometre daha gitmemizi söylüyor. Aman ne güzel… Kışın İzlanda yolculuğu, oldukça zorlayıcıymış. Sonunda, gece 3:30 civarı Olafsfjordur'a varıyoruz. Dağların diğer tarafında ilerlememizi engelleyen fırtına, burada da son derece şiddetli olsa da önlenemez bir yoğunlukta değil. Artık hepimiz için karavana binip iyi geceler dileme vakti.
İzlanda'daki tüm açık ve kapalı yollara ilişkin, neredeyse gerçek zamanlı bilgiler veren www.road.is web sitesini, yolculuğumuzun telaşı içerisinde kaçırmışız. İlerleyen günlerde, bu göz ardı edilemeyecek kaynağa danışmadan direksiyon başına geçmedik.
Uydu navigasyonuna varış noktamızı yeniden girdiğimizde, merkeze doğru "güvenli" rotayı seçiyoruz. Sistem, 180 kilometre daha gitmemizi söylüyor. Aman ne güzel… Kışın İzlanda yolculuğu, oldukça zorlayıcıymış. Sonunda, gece 3:30 civarı Olafsfjordur'a varıyoruz. Dağların diğer tarafında ilerlememizi engelleyen fırtına, burada da son derece şiddetli olsa da önlenemez bir yoğunlukta değil. Artık hepimiz için karavana binip iyi geceler dileme vakti.
İzlanda'daki tüm açık ve kapalı yollara ilişkin, neredeyse gerçek zamanlı bilgiler veren www.road.is web sitesini, yolculuğumuzun telaşı içerisinde kaçırmışız. İlerleyen günlerde, bu göz ardı edilemeyecek kaynağa danışmadan direksiyon başına geçmedik.
KIŞIN KAMP YAPMAK MI?
İzlanda yolculuğumuzu, Alpler'de kış aylarında karın çok yoğun olmadığı bir dönemde yapmayı planlamıştık ama kuzeyin üst noktalarında kışın öngörülemeyen bir yanı olduğunu bilmiyorduk. Bunun nedeni, Grönland'daki düşük basınç alanlarını saran ve bunları bir inci dizisi gibi İzlanda'ya gönderen, Kuzey Kutbu'ndaki son derece güçlü kutup girdabı. Sanki kar, aralıktan şubata kadar aralıksız yağmış gibi hissettiriyor ve denize uzanmaya devam ediyor. Dalgalar yer yer 5 metreyi bulan bir kar örtüsü altında kalıyor.
BU YOLCULUKTA KİMLER VAR?
ANNIKA SCHLACHTER
Annika Schlachter, şu anda Innsbruck, Avusturya'da öğrenim görüyor. Avusturya-Almanya sınırındaki dağlık Allgäu bölgesi yerlisi Annika Schlachter, Alp disiplini kayak yarışlarında kariyer yaptıktan sonra şimdi "freeride" yarışmayı tercih ediyor. Schlachter, katıldığı ilk etkinlik olan "Pitztal Wildface 2019"u kazandı. Devlet sertifikalı bir kayak eğitmeni olan 22 yaşındaki Schlachter, yeni nesli eğitmek için de elinden geleni yapıyor.
MARTHE KRISTOFFERSON
Tromsø'da doğan ve şu anda Lillehammer'da yaşayan 31 yaşındaki Norveçli Marthe Kristofferson, başarılı bir kayaklı koşu sporcusu. Kendisi Vancouver, Kanada'da gerçekleşen 2010 Kış Olimpiyatlarında ülkesini temsil etti. Ancak uzun süre önce kayaklı koşuyu bırakıp Alp disiplinli kayağa geçti; kış aylarında bir dağa tırmanmadan neredeyse bir gün bile geçirmiyor.
MATZE BRUSTMANN
Wolfratshausen, Bavarya’lı, 41 yaşındaki Matze Brustmann ise çeşitli yeteneklere sahip. Akarsu kanosu kullanıyor, Balloon Pilot grubunun müzisyenlerinden ve aynı zamanda kayak sporcusu. Matze, Münih yakınlarındaki Brauneck'te üç yaşındaki ilk kayak manevralarından bu yana dünyanın dört bir yanındaki dağ ve kanyonlarda hiç kaza yaşamadan 40 yıl geçirmiş.
Karavandaki gecemiz kısa ve fırtınalı olsa da inanılmaz konforlu geçiyor. Karavan için; harici bir mutfağa sahip olan tekerlekli bir yatak diyebiliriz. Bu, yaz aylarında bir rüya gibi olsa da kış aylarında ilk tercihiniz olmayabilir. En azından bu kadar zorlayıcı şartlarda tercih etmeyebilirsiniz. Karavan için rezervasyon yaptığımızda, aklımızdaki daha çok şöyle bir şeydi: İzlanda'nın çok sayıdaki kaplıcalarından birinin yakınına park ederiz. Ekstra ısıtma sistemi, içeriyi sıcacık yapar. Uzun bir kayak turunun ardından yorgun bedenlerimiz şilte üzerinde dinlenirken cam tavandan Kuzey Işıklarını izleriz. Sürprizi bozmadan şu kadarını söyleyeyim: Bu hayale yaklaşamadık bile!
Sürekli yağan kar bir yana, karla birlikte gelen fırtına çok daha heyecan verici. Kapılar yalnızca çok dikkatli bir şekilde açılabiliyor ve bu hareket bile yatak örtüsü üzerine bir miktar kar sıçramasına neden oluyor. Yine de tuvaleti kullanmak için soğuğa göğüs germeye kararlıysanız kendinizi Güney Kutbu'na doğru yol alan Kaptan Scott gibi hissediyorsunuz; ama Kaptan Scott'ın aksine siz en azından eve geri dönebiliyorsunuz.
YENİ BİR PLAN.
Böylece İzlanda turumuzun daha ikinci gününde, karavan planımızdan vazgeçiyor ve Olafsfjordur'da küçük bir kulübe kiralıyoruz. Bundan sonra, karavanı sadece oldukça geniş hacimli kayak donanımımızı taşımak için kullanıyoruz. Bu küçük şehir, Akureyri ve Varmahlid arasında, tam olarak denizin üstünde yer alıyor. Burası Troll Yarımadası olarak biliniyor ve çevresinde kayak turu için İzlanda'nın en iyi dağları yer alıyor. Baktığınız her yerde, deniz seviyesinin yaklaşık 1.500 metre yukarısından denize kadar, her yönde inişler ve çıkışlar görüyorsunuz. Bölgenin potansiyelini fark etmek için Google Earth'e 5 dakika bakmanız yeterli - hemen bu turu listenize eklemek isteyeceksiniz. Fiyort, İzlanda'nın en iyi sörf alanı olarak görüldüğü ve 2017 yılında gösterime giren Chris Burkard filmi Under an Arctic Sky sayesinde dünya çapında üne kavuştuğu için, sörf tahtanızı da dilerseniz yanınızda getirebilirsiniz.
Üçüncü gün de gerçek bir kar fırtınası ve minimum görüş açısıyla başlıyor. BMW X3 aracımıza biniyor ve denizden uzaklaştıkça koşulların daha iyiye gideceğini düşünüyoruz. Aktif volkan özelliği ile bilinen Myvatn bölgesini ziyaret etmek istiyoruz. Kuzey İzlanda'da en çok fotoğrafı çekilen Godafoss şelalesinde mola verdikten sonra Grjótagjá mağarasının yakınında kısa bir kayak turuna başlıyoruz. Mağarada bir kaplıca bulunuyor; Game of Thrones dizisinin hayranları bu mağarayı çok iyi bilir. Üçüncü sezonun bir bölümünde dizinin kahramanı Jon Snow, Ygritte ile burada zaman geçirmişti.
KAYAKLARLA YÜRÜYÜŞ.
Varış noktamız, Krafla yakınındaki volkanik sistemin bir parçası olan Hverfjall krateri. Buz gibi bir havada ve nefes kesici bir rüzgar altında, kar çölünün içinden yürüyoruz ve bu egzersiz hoşumuza gidiyor. Zirve, sadece 160 metre yüksekte ve rüzgara karşı olsa da böyle bir ay manzarasını seyrederek kayaklarla yürümek son derece keyifli. Bazı yerlerde; aniden güçlü bir şekilde dışarı çıkan sıcak gaz olarak bilinen ‘’fümerolün’’, karı yumuşatıp delik ya da çatlak oluşturması ihtimaline karşı dikkatli olmalıyız. Fümerol yüksekliği bazen 10 santimetreye bazen 50 santimetreye kadar ulaşabiliyor. Olumlu düşünmeye çalışıyoruz ve bir sonraki çatlağın çok derin olmamasını umuyoruz.
Ardından dolambaçlı yoldan Husavik'e geliyoruz. İzlanda'da balina izleme olanağıyla ünlü deniz kenarındaki şehir, özellikle kışın yeni bir yönüyle ilgi çekiyor. Burada, nefes kesici bir biçimde uçurumla birleşmiş GeoSea termal havuzlar bulunuyor. Havuzlar, İzlanda'da en güzel gün batımlarının keyfini çıkarırken yaklaşık 39°C suda yüzme şansı da veriyor. Sıcaklığa kefil olabiliriz ama manzara konusunda aynı şeyi söyleyemiyoruz, çünkü baktığımız her yer kar fırtınası altında. Yalnızca 20 metre uzaklıktaki bir deniz fenerinin dış hatlarını seçebiliyoruz. İki saatlik keyifli bir dinlenmenin ardından BMW X3 aracımıza geri dönmeye karar verdiğimizde yan çıkıştan geçmemize izin veriliyor. Görünen o ki bekçinin mesaisi çoktan bitmiş ve ana giriş kapısı, kar yığınının 1 metre altında kalmış!
ÇILGINLIK ZAMANI.
Olafsfjordur'a geri döndüğümüzde, kar felaketi devam ediyor. Hatta kar nedeniyle bir buçuk gün kadar mahsur kalıyoruz. Buna rağmen bir kayak turuna çıkıyor, süpermarkete gidiyoruz. Çıldırma zamanı geldi: Kutup kaşifleri gibi giyinip tipide yürüyoruz. Rüzgar, kasırga şiddetiyle eserken, kabinin yakınındaki BMW X3'ümüz çoktan kar yığını altında kaldı bile. Geri kalan zamanda, rüzgar dışarıda yeri yerden oynatırken biz kâh yatakta iyi bir kitap eşliğinde doğanın gücünün keyfini çıkarıyoruz kâh kabinin verandasında kendi sıcak su havuzumuza atlıyoruz. Havuz çok mu sıcak? O halde kabinin hemen önündeki 1 metre kalınlığındaki karın içine dalabilirsiniz!
Fırtına anca beşinci günde hızını kesiyor ve Olafsfjordur civarındaki dağlar, bulut yığınlarının arasından kendini gösteriyor. Gösteri zamanı… Hızlıca kayak botlarımızı giyip aracın dışına çıkıyoruz. Kayaklarla turumuzun başlama noktasına kadar gitmemiz on dakikadan kısa sürüyor. Günlerdir yağan kar ve esen rüzgardan sonra çığ riskini değerlendirmek zor olduğu için yukarı doğru çıkarken çok güvenli bir rota tercih ediyoruz. İrtifa arttıkça kayak turunun büyüsü bizi yeniden etkisi altına alıyor. En başta yalnızca nefes almaya ve ritmimizi bulmaya çalışırken bir noktadan sonra manzara sarf ettiğimiz çabaya üstün geliyor ve bizi daha da motive ediyor. Ve gerçekten, burada, Troll Yarımadası’nda görülecek çok fazla şey var. Renkli Olafsfjordur, oyuncak gibi küçük görünmeye başladığında dağ zirvesinin sırtları, attığımız her adımla bize daha da ulaşılabilir geliyor. Şu fiyort içinde görünen bir balina mı?
Üç saat sonra yaklaşık 1.200 metre yüksekliğe çıktığımızda, zirveye de ulaşmış oluyoruz. Eğlencenin ikinci kısmı burada başlıyor. Yukarı çıkarken olduğu gibi aşağı inerken de bir rota seçiyoruz ve yol göstermesi için yukardan belirlenebilecek kilit işaretleri aklımızda tutuyoruz. Böylece dağdan aşağı inerken birbirimizi takip ederek kar üzerinde izlerimizi bırakıyoruz. Mümkün olduğunca yumuşak bir şekilde, geniş bir alana yayılarak, irtifayı mükemmel bir şekilde kullanarak, keskin dönüşler olmadan ve gereksiz yavaşlamadan kaçınarak kullanılan bir kaçış rotası, beklenmedik bir çığ durumuna karşı her zaman mevcut olmalı. İzlerimiz, biz ayrıldıktan günler sonra bile dağda nasıl eğlendiğimizi ve dağa duyduğumuz saygıyı tıpkı bir tablo gibi herkese gösterecek.
İZLANDA YOLUNDA
✔ Acil durum donanımı: Havalandırma ve ısıtmalı koltukların olması çok iyi, ancak İzlanda'da kışın otomobille yolculuk ediyorsanız otomobilin içerisinde mutlaka son derece dayanıklı kışlık botların dahil olduğu bir kış kıyafeti takımınız bulunmalı (kayak botları da kullanabilirsiniz). Çünkü her an burada mahsur kalabilirsiniz ve buna hazırlıklı olmanız gerekir.
✔ Bagaj limitinizi sonuna kadar kullanın: İzlanda'da gıda fiyatlarının çok yüksek olduğu düşünüldüğünde, uçak bagaj limitinizi müsli barlarla doldurmanız tuhaf kaçmaz. Ancak evde bagajınızı tartmayı unutmayın. 23 kg olduğunu düşündüğünüz valizinizin 27 kg olduğunu havaalanında öğrenmek istemezsiniz.
✔ Yol koşullarını düzenli olarak kontrol edin:www.road.is web sitesinde seçtiğiniz rotadan geçip geçemeyeceğinize yönelik güncel bilgileri bulabilirsiniz. Yolculuğunuza başlamadan önce bu web sitesinin kontrol edilmesi, bizce zorunlu bir uygulama haline gelmeli. Yine de kar yığınları yeni temizlenmiş bir yoldan geçmeyi dakikalar içinde imkansız hale getirebilir. Herhangi bir şüpheniz olması halinde, ayağınızı gazdan hemen çekin.
✔ Depoyu doldurun: Benzin deponuzu mümkün olan her noktada doldurun. Reykjavik ve Akureyri yerleşim alanlarının dışında benzin istasyonu bulamayacaksınız. Bu nedenle özellikle ülkenin bir ucundan diğerine doğru yolculuk ederken deponuzu doldurmak için karşınıza çıkan her fırsatı değerlendirmelisiniz.
✔ Yiyecek ve içecek: Tıpkı benzin istasyonları gibi, yerleşim alanlarının dışında iyi ve uygun fiyatlı restoran sayısı da çok sınırlı. Bu nedenle "kendin pişir kendin ye" türü konaklama tesislerini tercih etmeniz akıllıca olacaktır.
TEKNİK DESTEKLE İNİŞ KEYFİNİ EN ÜST SEVİYEYE ÇIKARIN.
Böyle bir kayak turunun tek dezavantajı nedir diye soracak olursanız, yukarı çıkmaya kıyasla aşağıya her zaman çok daha hızlı inmeniz. Bu nedenle yolculuğumuzun son günü, son kozumuzu oynama zamanı: Kuzey Kutbu'nda Helikopterli Kayak (Arctic Heli-Skiing). Dalvik'in yakınlarında yer alan aynı isimli şirketin sahibi Joküll Bergman, on yıldan uzun bir süre önce İzlanda'nın ilk helikopterle kayak şirketini kurdu. Bergman, şirketin kendi otelinde tek geceden tam pansiyonla bir haftalık lüks bir tatile kadar farklı programlar sunuyor ve 12 saat içerisinde biz gizli kayakçılar için uçuş programında bir yer ayarlayabilecek kadar esnek. Bu şekilde, sonunda biraz teknik destekle, kötü hava şartları yüzünden kaçırdığımız dikey yüksekliğe kavuşuyoruz.
Troll Yarımadası'nda başlangıç ve zirve arasındaki mesafeler oldukça kısa; bu nedenle helikopterdeki yerlerimizi aldıktan sonra beş dakikadan kısa bir süre içerisinde deniz seviyesinden yaklaşık 1.200 metre yukarı ulaşıyoruz. Burada tüm yönleri ve zorluk seviyeleriyle göz alabildiğine geniş harika rotaları bulunuyor. Tabii bol miktarda kar da var. Ayrıca, helikopterli kayağın bir diğer avantajı da dağdan aşağı inmeye başlarken bacaklarınızın henüz hiç yorulmamış olması.
Kısa bir süre sonra, bisikletle bile yapmaya korkacağınız bir hızda bayırlardan aşağıya doğru adeta uçuyoruz. Başlangıç ve bitiş noktası arasında en kısa dönüşleri yapmak veya yaklaşık 30 metre alçalarak peş peşe geniş yaylar çizmek... Seçim size kalmış. Benim için bundan daha güzel bir hareket yok. Koşmaya çıktığınızda her zaman sizi "akışta" tutacak bir şeye ihtiyaç duyarsınız; kalın karda kayak yaparken ise bunu ilk dönüşten itibaren hissediyorsunuz. Hemen şu ana geliyorsunuz ve o anda tek önemli olan şey bir sonraki mükemmel dönüşünüz oluyor. Çığ durumu sabit ve eğim orta düzeyde olduğu için rehber de bayıra birlikte girmemize izin veriyor. Deniz kenarında park etmiş olan helikoptere hızla yaklaşırken küçük çocuklar gibi birbirimize kar atmaya çalışıyoruz.
İZLANDA’NIN EN MÜKEMMEL HALİ.
Deniz bulutlar arasında kaybolmadan ve görüşümüz bozulmadan önce, dört unutulmaz iniş gerçekleştirmeyi başarıyoruz. Zaman doldu! Güneş olmadan kontrast, kontrast olmadan da kayak yapmanın keyfi olmaz... En azından geniş, ağaçsız İzlanda bayırlarında durum böyle. Beş dakika sonra, konforlu otelimize geri dönüyoruz. 10 dakika sonra duşumuzu almış ve yola çıkmaya hazır oluyoruz. Dönüş uçağımız, ertesi sabah 7:00'de kalkacak ancak ne yazık ki havaalanı adanın diğer tarafında…
Reykjavik'e geri dönerken İzlanda ışık ve manzara açısından yine bizim için elinden geleni yapıyor ve biz de bu sırada masaj fonksiyonlu koltuklar, panoramik cam tavan ve Harman Kardon ses sistemiyle yolculuğumuzun keyfini arttırıyoruz. Güneş batana kadar biraz daha zamanımız var. Güneyin sıcak akşamüstü ışıkları altında boş ve son derece temiz çevre yolunda, halen kışın olağanüstü yaşandığı bu harika ülkede geçirdiğimiz macera dolu haftadan ilham alarak ilerlemeye devam ediyoruz. Bundan daha güzel bir karayolu yolculuğu sonu düşünemiyoruz.
KUZEY İZLANDA'DA MUTLAKA GÖRMENİZ GEREKEN 8 YER.
Godafoss and Dettifoss: İzlanda'nın en ünlü şelalelerini aslında yaz aylarında ziyaret etmelisiniz; ancak kış aylarında da büyüleyici buz şatolarına dönüşüyorlar.
Gisli Eirikur Helgi Kaffihus: Dalvik'in ana caddesindeki bu samimi kafe, yerel halkın yanı sıra dünyanın dört bir yanından gelen kayak sporcuları için de bir toplanma noktası. Sırf her gün, akşamüstü saatlerinde sunduğu balık çorbası bile buraya uğramak için bir sebep…
Arctic Heli-Skiing Iceland: İzlanda'da helikopterli kayağın öncüleri, İzlanda'nın dağlarında bir günden bir haftalık 5 yıldızlı lüks bir tatile kadar değişen seçeneklerle eksiksiz bir program sunuyor. Ayrıntılı bilgi için www.arcticheliskiing.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
Kış macerası için kulübelerde kamp: Olafsfjordur civarındaki bu küçük kulübeler, Kuzey İzlanda'da bir kış macerası için pek çok yönden en iyi kamp alanını sağlıyor. Yedi kişiye kadar kapasiteye sahip kulübelerde donanımlı bir mutfak ve dış kısımda bir sıcak havuz bulunuyor. Ayrıntılı bilgi için www.brimnes.net adresini ziyaret edebilirsiniz.
Kuzeyin mavi gölü: Myvatn Gölü'ndeki termal havuzlar, en az Keflavik'teki uluslararası havaalanının yakınındaki termal havuzlar kadar güzel. Tek bir fark var; burası çok daha sakin oluyor. Ayrıntılı bilgi için www.myvatnnaturebaths.is adresini ziyaret edebilirsiniz.
Herring Town'a hoş geldiniz: 2010 yılında açılan iki tünelden sonra kış aylarında yalnızca kara yolu ile ulaşılabilen Siglufjordur'ın keyifli yerleşim alanı, şehirde cazip bir gezi olanağı sunuyor. Geçmişte şehir, geçimini ringa balıkçılığı ile sağlıyordu. Bugün ise bu küçük, renkli şehre gelen ve ona hemen gönülden bağlanan turistler ekonomiye katkı sağlıyor. Kayak turu için bir ipucu verelim: Tüneller arasındaki vadide mükemmel turlara başlayabilir.
Manzaraya karşı sıcak havuz: Kısa bir süre önce Husavik'te açılan GeoSea, "İzlanda'daki en güzel sıcak havuz deneyimi" unvanını kesinlikle hak ediyor. Deniz üzerindeki manzara, gözleriniz için bir ziyafet sunarken büyük bir kısmı yer altında olan tesis, hem zihniniz hem de bedeniniz için mükemmel bir dinlenme merkezi oluyor. Ayrıntılı bilgi için www.geosea.is adresini ziyaret edebilirsiniz.
Eve uzun yoldan dönün: Troll Yarımadası'ndan doğrudan havaalanına gidebilir veya buzul gölü, siyah kumsallı Vik plajı ve Selfoss şelalesi gibi güney şeridinde öne çıkan ve keyifli manzaralarla dolu "uzun yolu" kullanabilirsiniz. Bu yolu kullanırsanız programınıza fazladan yalnızca bir gün eklenir.
İzlanda'nın bilinen ve bilinmeyen, tüm görülmeye değer yerlerini öğrenmek için www.hiticeland.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
Tam anlamıyla sıkıştık. Dört tekerlek de dönüyor, ama boşuna… Çünkü aracımızın alt gövdesi, yolun ortasında, tamamen karın üzerinde kaldı. Saat gece yarısı 1:00, rüzgar 8 şiddetiyle karı üzerimize üflüyor. Bugün için planlanan 430 kilometrenin 400'ünü tamamlayabildik. Varış noktamız olan küçük Olafsfjordur kasabası, kuş uçuşu yalnızca 10 kilometre uzağımızda. Bundan kısa bir süre öncesine kadar yıldızları, dolunayı ve olağanüstü Kuzey Işıklarını hayranlıkla izleyebiliyor, yolda aracımızı sorunsuz bir şekilde kullanıyorduk. Ancak birkaç kilometre içinde hava durumu tamamen değişti. Önce yollarda yalnızca rüzgarın oluşturduğu küçük kar yığınları vardı. Sonra yavaş yavaş kar yükseldi; BMW X3'ün xDrive dört çeker sistemi sayesinde ilerlemek oldukça kolaydı. Tabii bu durum, önümüzde ilerleyebileceğimiz bir yol olduğu sürece geçerliydi.
İzlandalılar, yollarını temiz tutma konusunda uzman olsalar da yol temizleme hizmeti gece yarısı sona eriyor. Önümüzde ise gidecek 30 kilometremiz daha var! Uzun ve tek şeritli yolun sağında ve solunda da bir insan boyuna denk gelen, makineyle kazınmış kar kuleleri… Durum zorlaşıyor. Küçük bir yerleşim alanından geçiyoruz ve derin kar içerisinden tek şeritli yolu izlemeye devam ederken yol ani bir şekilde sona eriyor. Bu noktada, kar küreyici bile geri gitmeye başlıyor.
KAR KÜREYİCİYE DİKKAT.
Tabii biz de aynısını yapmak, yani geri geri gitmek isterdik. Ancak bizim römork çeki demirimizde, önümüzdeki birkaç haftalık kayak turumuzda otel odamız olacak olan sarı-gri, küçük bir karavan bulunuyor. Geri mi dönmeliyiz? İmkansız. Teoride doğruca karavanımıza binip, ısıtma sistemini açıp, koşulların iyileşmesini bekleyebilirdik. Ancak pratikte buna cesaret edemiyoruz; çünkü kar yağışı ve rüzgar, bizi kısa bir süre içinde "görünmez" hale getirebilir. Bu nedenle daha farklı bir yol izliyoruz. Çantalarımızdan çığ küreklerimizi çıkarıyor, kayak gözlüklerimizi takıyor ve hava koşulları ile yüzleşiyoruz. İlk amacımız ayrık römork için alan açmak ve ardından BMW X3 aracımızı döndürebilmek için etrafındaki karı temizlemek. Tipi altındaki bir saatlik yoğun çalışmamızın ardından, sonunda SAV'ı yolda 180 derece döndürmeyi başarıyoruz. O esnada kar hâlâ devam ediyor.
Uydu navigasyonuna varış noktamızı yeniden girdiğimizde, merkeze doğru "güvenli" rotayı seçiyoruz. Sistem, 180 kilometre daha gitmemizi söylüyor. Aman ne güzel… Kışın İzlanda yolculuğu, oldukça zorlayıcıymış. Sonunda, gece 3:30 civarı Olafsfjordur'a varıyoruz. Dağların diğer tarafında ilerlememizi engelleyen fırtına, burada da son derece şiddetli olsa da önlenemez bir yoğunlukta değil. Artık hepimiz için karavana binip iyi geceler dileme vakti.
İzlanda'daki tüm açık ve kapalı yollara ilişkin, neredeyse gerçek zamanlı bilgiler veren www.road.is web sitesini, yolculuğumuzun telaşı içerisinde kaçırmışız. İlerleyen günlerde, bu göz ardı edilemeyecek kaynağa danışmadan direksiyon başına geçmedik.
KIŞIN KAMP YAPMAK MI?
İzlanda yolculuğumuzu, Alpler'de kış aylarında karın çok yoğun olmadığı bir dönemde yapmayı planlamıştık ama kuzeyin üst noktalarında kışın öngörülemeyen bir yanı olduğunu bilmiyorduk. Bunun nedeni, Grönland'daki düşük basınç alanlarını saran ve bunları bir inci dizisi gibi İzlanda'ya gönderen, Kuzey Kutbu'ndaki son derece güçlü kutup girdabı. Sanki kar, aralıktan şubata kadar aralıksız yağmış gibi hissettiriyor ve denize uzanmaya devam ediyor. Dalgalar yer yer 5 metreyi bulan bir kar örtüsü altında kalıyor.
BU YOLCULUKTA KİMLER VAR?
ANNIKA SCHLACHTER
Annika Schlachter, şu anda Innsbruck, Avusturya'da öğrenim görüyor. Avusturya-Almanya sınırındaki dağlık Allgäu bölgesi yerlisi Annika Schlachter, Alp disiplini kayak yarışlarında kariyer yaptıktan sonra şimdi "freeride" yarışmayı tercih ediyor. Schlachter, katıldığı ilk etkinlik olan "Pitztal Wildface 2019"u kazandı. Devlet sertifikalı bir kayak eğitmeni olan 22 yaşındaki Schlachter, yeni nesli eğitmek için de elinden geleni yapıyor.
MARTHE KRISTOFFERSON
Tromsø'da doğan ve şu anda Lillehammer'da yaşayan 31 yaşındaki Norveçli Marthe Kristofferson, başarılı bir kayaklı koşu sporcusu. Kendisi Vancouver, Kanada'da gerçekleşen 2010 Kış Olimpiyatlarında ülkesini temsil etti. Ancak uzun süre önce kayaklı koşuyu bırakıp Alp disiplinli kayağa geçti; kış aylarında bir dağa tırmanmadan neredeyse bir gün bile geçirmiyor.
MATZE BRUSTMANN
Wolfratshausen, Bavarya’lı, 41 yaşındaki Matze Brustmann ise çeşitli yeteneklere sahip. Akarsu kanosu kullanıyor, Balloon Pilot grubunun müzisyenlerinden ve aynı zamanda kayak sporcusu. Matze, Münih yakınlarındaki Brauneck'te üç yaşındaki ilk kayak manevralarından bu yana dünyanın dört bir yanındaki dağ ve kanyonlarda hiç kaza yaşamadan 40 yıl geçirmiş.
Karavandaki gecemiz kısa ve fırtınalı olsa da inanılmaz konforlu geçiyor. Karavan için; harici bir mutfağa sahip olan tekerlekli bir yatak diyebiliriz. Bu, yaz aylarında bir rüya gibi olsa da kış aylarında ilk tercihiniz olmayabilir. En azından bu kadar zorlayıcı şartlarda tercih etmeyebilirsiniz. Karavan için rezervasyon yaptığımızda, aklımızdaki daha çok şöyle bir şeydi: İzlanda'nın çok sayıdaki kaplıcalarından birinin yakınına park ederiz. Ekstra ısıtma sistemi, içeriyi sıcacık yapar. Uzun bir kayak turunun ardından yorgun bedenlerimiz şilte üzerinde dinlenirken cam tavandan Kuzey Işıklarını izleriz. Sürprizi bozmadan şu kadarını söyleyeyim: Bu hayale yaklaşamadık bile!
Sürekli yağan kar bir yana, karla birlikte gelen fırtına çok daha heyecan verici. Kapılar yalnızca çok dikkatli bir şekilde açılabiliyor ve bu hareket bile yatak örtüsü üzerine bir miktar kar sıçramasına neden oluyor. Yine de tuvaleti kullanmak için soğuğa göğüs germeye kararlıysanız kendinizi Güney Kutbu'na doğru yol alan Kaptan Scott gibi hissediyorsunuz; ama Kaptan Scott'ın aksine siz en azından eve geri dönebiliyorsunuz.
YENİ BİR PLAN.
Böylece İzlanda turumuzun daha ikinci gününde, karavan planımızdan vazgeçiyor ve Olafsfjordur'da küçük bir kulübe kiralıyoruz. Bundan sonra, karavanı sadece oldukça geniş hacimli kayak donanımımızı taşımak için kullanıyoruz. Bu küçük şehir, Akureyri ve Varmahlid arasında, tam olarak denizin üstünde yer alıyor. Burası Troll Yarımadası olarak biliniyor ve çevresinde kayak turu için İzlanda'nın en iyi dağları yer alıyor. Baktığınız her yerde, deniz seviyesinin yaklaşık 1.500 metre yukarısından denize kadar, her yönde inişler ve çıkışlar görüyorsunuz. Bölgenin potansiyelini fark etmek için Google Earth'e 5 dakika bakmanız yeterli - hemen bu turu listenize eklemek isteyeceksiniz. Fiyort, İzlanda'nın en iyi sörf alanı olarak görüldüğü ve 2017 yılında gösterime giren Chris Burkard filmi Under an Arctic Sky sayesinde dünya çapında üne kavuştuğu için, sörf tahtanızı da dilerseniz yanınızda getirebilirsiniz.
Üçüncü gün de gerçek bir kar fırtınası ve minimum görüş açısıyla başlıyor. BMW X3 aracımıza biniyor ve denizden uzaklaştıkça koşulların daha iyiye gideceğini düşünüyoruz. Aktif volkan özelliği ile bilinen Myvatn bölgesini ziyaret etmek istiyoruz. Kuzey İzlanda'da en çok fotoğrafı çekilen Godafoss şelalesinde mola verdikten sonra Grjótagjá mağarasının yakınında kısa bir kayak turuna başlıyoruz. Mağarada bir kaplıca bulunuyor; Game of Thrones dizisinin hayranları bu mağarayı çok iyi bilir. Üçüncü sezonun bir bölümünde dizinin kahramanı Jon Snow, Ygritte ile burada zaman geçirmişti.
KAYAKLARLA YÜRÜYÜŞ.
Varış noktamız, Krafla yakınındaki volkanik sistemin bir parçası olan Hverfjall krateri. Buz gibi bir havada ve nefes kesici bir rüzgar altında, kar çölünün içinden yürüyoruz ve bu egzersiz hoşumuza gidiyor. Zirve, sadece 160 metre yüksekte ve rüzgara karşı olsa da böyle bir ay manzarasını seyrederek kayaklarla yürümek son derece keyifli. Bazı yerlerde; aniden güçlü bir şekilde dışarı çıkan sıcak gaz olarak bilinen ‘’fümerolün’’, karı yumuşatıp delik ya da çatlak oluşturması ihtimaline karşı dikkatli olmalıyız. Fümerol yüksekliği bazen 10 santimetreye bazen 50 santimetreye kadar ulaşabiliyor. Olumlu düşünmeye çalışıyoruz ve bir sonraki çatlağın çok derin olmamasını umuyoruz.
Ardından dolambaçlı yoldan Husavik'e geliyoruz. İzlanda'da balina izleme olanağıyla ünlü deniz kenarındaki şehir, özellikle kışın yeni bir yönüyle ilgi çekiyor. Burada, nefes kesici bir biçimde uçurumla birleşmiş GeoSea termal havuzlar bulunuyor. Havuzlar, İzlanda'da en güzel gün batımlarının keyfini çıkarırken yaklaşık 39°C suda yüzme şansı da veriyor. Sıcaklığa kefil olabiliriz ama manzara konusunda aynı şeyi söyleyemiyoruz, çünkü baktığımız her yer kar fırtınası altında. Yalnızca 20 metre uzaklıktaki bir deniz fenerinin dış hatlarını seçebiliyoruz. İki saatlik keyifli bir dinlenmenin ardından BMW X3 aracımıza geri dönmeye karar verdiğimizde yan çıkıştan geçmemize izin veriliyor. Görünen o ki bekçinin mesaisi çoktan bitmiş ve ana giriş kapısı, kar yığınının 1 metre altında kalmış!
ÇILGINLIK ZAMANI.
Olafsfjordur'a geri döndüğümüzde, kar felaketi devam ediyor. Hatta kar nedeniyle bir buçuk gün kadar mahsur kalıyoruz. Buna rağmen bir kayak turuna çıkıyor, süpermarkete gidiyoruz. Çıldırma zamanı geldi: Kutup kaşifleri gibi giyinip tipide yürüyoruz. Rüzgar, kasırga şiddetiyle eserken, kabinin yakınındaki BMW X3'ümüz çoktan kar yığını altında kaldı bile. Geri kalan zamanda, rüzgar dışarıda yeri yerden oynatırken biz kâh yatakta iyi bir kitap eşliğinde doğanın gücünün keyfini çıkarıyoruz kâh kabinin verandasında kendi sıcak su havuzumuza atlıyoruz. Havuz çok mu sıcak? O halde kabinin hemen önündeki 1 metre kalınlığındaki karın içine dalabilirsiniz!
Fırtına anca beşinci günde hızını kesiyor ve Olafsfjordur civarındaki dağlar, bulut yığınlarının arasından kendini gösteriyor. Gösteri zamanı… Hızlıca kayak botlarımızı giyip aracın dışına çıkıyoruz. Kayaklarla turumuzun başlama noktasına kadar gitmemiz on dakikadan kısa sürüyor. Günlerdir yağan kar ve esen rüzgardan sonra çığ riskini değerlendirmek zor olduğu için yukarı doğru çıkarken çok güvenli bir rota tercih ediyoruz. İrtifa arttıkça kayak turunun büyüsü bizi yeniden etkisi altına alıyor. En başta yalnızca nefes almaya ve ritmimizi bulmaya çalışırken bir noktadan sonra manzara sarf ettiğimiz çabaya üstün geliyor ve bizi daha da motive ediyor. Ve gerçekten, burada, Troll Yarımadası’nda görülecek çok fazla şey var. Renkli Olafsfjordur, oyuncak gibi küçük görünmeye başladığında dağ zirvesinin sırtları, attığımız her adımla bize daha da ulaşılabilir geliyor. Şu fiyort içinde görünen bir balina mı?
Üç saat sonra yaklaşık 1.200 metre yüksekliğe çıktığımızda, zirveye de ulaşmış oluyoruz. Eğlencenin ikinci kısmı burada başlıyor. Yukarı çıkarken olduğu gibi aşağı inerken de bir rota seçiyoruz ve yol göstermesi için yukardan belirlenebilecek kilit işaretleri aklımızda tutuyoruz. Böylece dağdan aşağı inerken birbirimizi takip ederek kar üzerinde izlerimizi bırakıyoruz. Mümkün olduğunca yumuşak bir şekilde, geniş bir alana yayılarak, irtifayı mükemmel bir şekilde kullanarak, keskin dönüşler olmadan ve gereksiz yavaşlamadan kaçınarak kullanılan bir kaçış rotası, beklenmedik bir çığ durumuna karşı her zaman mevcut olmalı. İzlerimiz, biz ayrıldıktan günler sonra bile dağda nasıl eğlendiğimizi ve dağa duyduğumuz saygıyı tıpkı bir tablo gibi herkese gösterecek.
İZLANDA YOLUNDA
✔ Acil durum donanımı: Havalandırma ve ısıtmalı koltukların olması çok iyi, ancak İzlanda'da kışın otomobille yolculuk ediyorsanız otomobilin içerisinde mutlaka son derece dayanıklı kışlık botların dahil olduğu bir kış kıyafeti takımınız bulunmalı (kayak botları da kullanabilirsiniz). Çünkü her an burada mahsur kalabilirsiniz ve buna hazırlıklı olmanız gerekir.
✔ Bagaj limitinizi sonuna kadar kullanın: İzlanda'da gıda fiyatlarının çok yüksek olduğu düşünüldüğünde, uçak bagaj limitinizi müsli barlarla doldurmanız tuhaf kaçmaz. Ancak evde bagajınızı tartmayı unutmayın. 23 kg olduğunu düşündüğünüz valizinizin 27 kg olduğunu havaalanında öğrenmek istemezsiniz.
✔ Yol koşullarını düzenli olarak kontrol edin:www.road.is web sitesinde seçtiğiniz rotadan geçip geçemeyeceğinize yönelik güncel bilgileri bulabilirsiniz. Yolculuğunuza başlamadan önce bu web sitesinin kontrol edilmesi, bizce zorunlu bir uygulama haline gelmeli. Yine de kar yığınları yeni temizlenmiş bir yoldan geçmeyi dakikalar içinde imkansız hale getirebilir. Herhangi bir şüpheniz olması halinde, ayağınızı gazdan hemen çekin.
✔ Depoyu doldurun: Benzin deponuzu mümkün olan her noktada doldurun. Reykjavik ve Akureyri yerleşim alanlarının dışında benzin istasyonu bulamayacaksınız. Bu nedenle özellikle ülkenin bir ucundan diğerine doğru yolculuk ederken deponuzu doldurmak için karşınıza çıkan her fırsatı değerlendirmelisiniz.
✔ Yiyecek ve içecek: Tıpkı benzin istasyonları gibi, yerleşim alanlarının dışında iyi ve uygun fiyatlı restoran sayısı da çok sınırlı. Bu nedenle "kendin pişir kendin ye" türü konaklama tesislerini tercih etmeniz akıllıca olacaktır.
TEKNİK DESTEKLE İNİŞ KEYFİNİ EN ÜST SEVİYEYE ÇIKARIN.
Böyle bir kayak turunun tek dezavantajı nedir diye soracak olursanız, yukarı çıkmaya kıyasla aşağıya her zaman çok daha hızlı inmeniz. Bu nedenle yolculuğumuzun son günü, son kozumuzu oynama zamanı: Kuzey Kutbu'nda Helikopterli Kayak (Arctic Heli-Skiing). Dalvik'in yakınlarında yer alan aynı isimli şirketin sahibi Joküll Bergman, on yıldan uzun bir süre önce İzlanda'nın ilk helikopterle kayak şirketini kurdu. Bergman, şirketin kendi otelinde tek geceden tam pansiyonla bir haftalık lüks bir tatile kadar farklı programlar sunuyor ve 12 saat içerisinde biz gizli kayakçılar için uçuş programında bir yer ayarlayabilecek kadar esnek. Bu şekilde, sonunda biraz teknik destekle, kötü hava şartları yüzünden kaçırdığımız dikey yüksekliğe kavuşuyoruz.
Troll Yarımadası'nda başlangıç ve zirve arasındaki mesafeler oldukça kısa; bu nedenle helikopterdeki yerlerimizi aldıktan sonra beş dakikadan kısa bir süre içerisinde deniz seviyesinden yaklaşık 1.200 metre yukarı ulaşıyoruz. Burada tüm yönleri ve zorluk seviyeleriyle göz alabildiğine geniş harika rotaları bulunuyor. Tabii bol miktarda kar da var. Ayrıca, helikopterli kayağın bir diğer avantajı da dağdan aşağı inmeye başlarken bacaklarınızın henüz hiç yorulmamış olması.
Kısa bir süre sonra, bisikletle bile yapmaya korkacağınız bir hızda bayırlardan aşağıya doğru adeta uçuyoruz. Başlangıç ve bitiş noktası arasında en kısa dönüşleri yapmak veya yaklaşık 30 metre alçalarak peş peşe geniş yaylar çizmek... Seçim size kalmış. Benim için bundan daha güzel bir hareket yok. Koşmaya çıktığınızda her zaman sizi "akışta" tutacak bir şeye ihtiyaç duyarsınız; kalın karda kayak yaparken ise bunu ilk dönüşten itibaren hissediyorsunuz. Hemen şu ana geliyorsunuz ve o anda tek önemli olan şey bir sonraki mükemmel dönüşünüz oluyor. Çığ durumu sabit ve eğim orta düzeyde olduğu için rehber de bayıra birlikte girmemize izin veriyor. Deniz kenarında park etmiş olan helikoptere hızla yaklaşırken küçük çocuklar gibi birbirimize kar atmaya çalışıyoruz.
İZLANDA’NIN EN MÜKEMMEL HALİ.
Deniz bulutlar arasında kaybolmadan ve görüşümüz bozulmadan önce, dört unutulmaz iniş gerçekleştirmeyi başarıyoruz. Zaman doldu! Güneş olmadan kontrast, kontrast olmadan da kayak yapmanın keyfi olmaz... En azından geniş, ağaçsız İzlanda bayırlarında durum böyle. Beş dakika sonra, konforlu otelimize geri dönüyoruz. 10 dakika sonra duşumuzu almış ve yola çıkmaya hazır oluyoruz. Dönüş uçağımız, ertesi sabah 7:00'de kalkacak ancak ne yazık ki havaalanı adanın diğer tarafında…
Reykjavik'e geri dönerken İzlanda ışık ve manzara açısından yine bizim için elinden geleni yapıyor ve biz de bu sırada masaj fonksiyonlu koltuklar, panoramik cam tavan ve Harman Kardon ses sistemiyle yolculuğumuzun keyfini arttırıyoruz. Güneş batana kadar biraz daha zamanımız var. Güneyin sıcak akşamüstü ışıkları altında boş ve son derece temiz çevre yolunda, halen kışın olağanüstü yaşandığı bu harika ülkede geçirdiğimiz macera dolu haftadan ilham alarak ilerlemeye devam ediyoruz. Bundan daha güzel bir karayolu yolculuğu sonu düşünemiyoruz.
KUZEY İZLANDA'DA MUTLAKA GÖRMENİZ GEREKEN 8 YER.
Godafoss and Dettifoss: İzlanda'nın en ünlü şelalelerini aslında yaz aylarında ziyaret etmelisiniz; ancak kış aylarında da büyüleyici buz şatolarına dönüşüyorlar.
Gisli Eirikur Helgi Kaffihus: Dalvik'in ana caddesindeki bu samimi kafe, yerel halkın yanı sıra dünyanın dört bir yanından gelen kayak sporcuları için de bir toplanma noktası. Sırf her gün, akşamüstü saatlerinde sunduğu balık çorbası bile buraya uğramak için bir sebep…
Arctic Heli-Skiing Iceland: İzlanda'da helikopterli kayağın öncüleri, İzlanda'nın dağlarında bir günden bir haftalık 5 yıldızlı lüks bir tatile kadar değişen seçeneklerle eksiksiz bir program sunuyor. Ayrıntılı bilgi için www.arcticheliskiing.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
Kış macerası için kulübelerde kamp: Olafsfjordur civarındaki bu küçük kulübeler, Kuzey İzlanda'da bir kış macerası için pek çok yönden en iyi kamp alanını sağlıyor. Yedi kişiye kadar kapasiteye sahip kulübelerde donanımlı bir mutfak ve dış kısımda bir sıcak havuz bulunuyor. Ayrıntılı bilgi için www.brimnes.net adresini ziyaret edebilirsiniz.
Kuzeyin mavi gölü: Myvatn Gölü'ndeki termal havuzlar, en az Keflavik'teki uluslararası havaalanının yakınındaki termal havuzlar kadar güzel. Tek bir fark var; burası çok daha sakin oluyor. Ayrıntılı bilgi için www.myvatnnaturebaths.is adresini ziyaret edebilirsiniz.
Herring Town'a hoş geldiniz: 2010 yılında açılan iki tünelden sonra kış aylarında yalnızca kara yolu ile ulaşılabilen Siglufjordur'ın keyifli yerleşim alanı, şehirde cazip bir gezi olanağı sunuyor. Geçmişte şehir, geçimini ringa balıkçılığı ile sağlıyordu. Bugün ise bu küçük, renkli şehre gelen ve ona hemen gönülden bağlanan turistler ekonomiye katkı sağlıyor. Kayak turu için bir ipucu verelim: Tüneller arasındaki vadide mükemmel turlara başlayabilir.
Manzaraya karşı sıcak havuz: Kısa bir süre önce Husavik'te açılan GeoSea, "İzlanda'daki en güzel sıcak havuz deneyimi" unvanını kesinlikle hak ediyor. Deniz üzerindeki manzara, gözleriniz için bir ziyafet sunarken büyük bir kısmı yer altında olan tesis, hem zihniniz hem de bedeniniz için mükemmel bir dinlenme merkezi oluyor. Ayrıntılı bilgi için www.geosea.is adresini ziyaret edebilirsiniz.
Eve uzun yoldan dönün: Troll Yarımadası'ndan doğrudan havaalanına gidebilir veya buzul gölü, siyah kumsallı Vik plajı ve Selfoss şelalesi gibi güney şeridinde öne çıkan ve keyifli manzaralarla dolu "uzun yolu" kullanabilirsiniz. Bu yolu kullanırsanız programınıza fazladan yalnızca bir gün eklenir.
İzlanda'nın bilinen ve bilinmeyen, tüm görülmeye değer yerlerini öğrenmek için www.hiticeland.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
*Fotoğraflar/ Video/ Yazı: Michael Neumann; Çizimler: Madita O'Sullivan | Yazı için kaynak: https://www.bmw.com/en/automotive-life/iceland-road-trip.html
*Fotoğraflar/ Video/
Yazı: Michael Neumann; Çizimler: Madita O'Sullivan | Yazı
için kaynak: https://www.bmw.com/en/automotive-life/iceland-road-trip.html